Bir tarikat şeyhinin
on iki yaşındaki kız çocuğuna cinsel istismarda bulunarak gündeme gelmesi, son
günlerin en üzücü olaylarından birisidir. Özellikle bu kişinin devlet
protokolünde ön sıralarda yer verilip ağırlanması ise daha da üzücü bir
durumdur. Tüm bu şeyh ve tarikatların son zamanlarda kontrolsüz ve fütursuzca
hareket ederek şımarmaları dikkatlerden kaçmamaktadır.
Bu olayı
duyunca bir kez daha aklıma yatılı öğretmen okulları geldi.
O gün bu okulları
yapanlara, köy çocuklarını okutarak Anadolu’nun aydınlanmasına salanlara, bir kez
daha hayran oldum.
Bir kez daha o okulları yapanlara,
yaşatanlara ne kadar çok teşekkür etsek az diye düşündüm.
Bir kez daha Cumhuriyeti getiren, kadına
hak veren, onu medeni ülkeler içinde öne çıkaran, Atatürk’ümüze hayranlık
duydum.
Aslında tüm
Anadolu kadını eğer bugün eşi ile eşitlik ilkesi içinde ülkemiz yönetiminin her
safhasında varım diyorsa bunu Atatürk’e borçlu olduğunu unutmamalıdır.
Ne yazık ki
bugün birçok kadınımız erkek egemen olduğu bir durumdan kurtulup kendi
haklarını tam olarak anlayamadılar. Hala hoca nikâhıyla bilmem kimin kaçıncı
karısı olarak yaşamakta, hala haklarının ne olduğunu bilmeden yaşayan birçok
kadınımız bulunmaktadır. Maalesef uygulanan eğitim sistemiyle, çokça İmam Hatip
açtık diye övünerek, Cumhuriyetin getirdiği hak ve özgürlükleri küçük düşürmeye
çalışmaktadırlar.
Eğer öğretmen
okullarını kurup köy çocuklarının geleceğini aydınlatanlar olmasaydı, belki
bizlerde köylerde duvar diplerinde açmadan solan bir gül gibi solacaktık. Belki
de geleceğimizi o gün bitirecek, karartacaklardı.
Aslında köy
çocuklarını öğretmen okullarında veya Köy Enstitülerinde okutanlar kalkınanında
köyden başlamasına önem verenlerdi. Köylünün bu milletin efendisi olduğunu
kanıtlandığı, bunun için geliştirildiği bir eğitim sistemiydi.
Ülkemizde
birçok Köy Enstitüsü veya öğretmen okulu yıllarca köy çocukların okutmuşlardır.
Buralarda böyle bir sapkınlık ne olmuş, nede duyulmuştur. Burada okuyan köy
çocukları on bir on iki yaşında bu okullardan anne ve baba hatta aile şefkati
içinde aydın birer birey olarak mezun olup, hem fakir ailelerinin hem de
ülkemizin makûs talihini yenmek için ülkemizin her tarafında eğitim meşalesini
yakmışlardır. Bu sayede nüfusunun yüzde altısı okuryazar iken, kısa zamanda okuryazar
oranı çok yukarlara çıkmıştır.
Bunun için Türk
düşmanları, yobazlar, gericiler bu okullardan çok korkmuşlardır. Bu okulların
kapanması için büyük çaba sarf ederek bunda başarılıda olmuşlardır.
Son günlerde
yaşlı sapkın bir cemaat liderinin, o iki yaşındaki bir kız çocuğuna cinsel
istismarı ile acaba bizi yönetenlerin artık uyanarak cemaatlerin kontrolsüz
varlıklarını sürdürmelerine dur diyecekler mi?
Artık bunlarda
çok oluyor diyecekler mi?
Oy uğruna, koltukta
oturmak uğruna, tüm bunların yaptıkları sapkınlıkları görmezlikten gelecekler
mi?
Aslında
bunların hiç birinin diğerinden farkının olmadığını inanın bizi yönetenler ve
siyasilerin birçoğu biliyorlar. Fakat seçimlerde belki değirmenlerine su
taşıyacağı umuduyla tüm bunların yaptıklarını görmezlikten geliyorlar.
Bu görmezlikten
gelmeler ilerde devletimizi ve milletimizi Allah korusun altından kalamayacağı
bir aczin içine düşürebilir.
Tüm bu
cemaatler birleşerek devlete ve millete düşman olan bir kişiyi iktidara
getirebilirler.
Ne yazsak, ne söyle
sekte iradesini Şıhlara ve tarikatlara teslim edenlerin uyanması zor görünüyor.
Burada sapkın
şeyhin tuzaklarını ifşa eden babayı kutlamak gerekir. Tüm yapılan maddi ve
manevi rüşveti iterek kamuoyuna açıklayan bu babada, koca bir yürek varmış. O
babaya sahip olup, tüm korkutma ve yıldırmalara boyun eğmemesini sağlamalıyız.
Bu baba başkalarına örnek olarak gösterip cemaat ve tarikatlardaki başka
sapkınlıkların da ortaya çıkmasını sağlamalıyız.
Besle kargayı
oysun gözünü hesabı bir gün gelecek en büyük kötülüğü onları besleyenlerin
çekeceği unutulmamalıdır. İşte bunu on beş temmuzda gördük. Cemaatle hükümetin
iktidarı paylaşma savaşlarından bu milletin çekmediği kalmadı. Devletimiz ve
demokrasimizin geleceği direkten döndü.
Devleti
yönetenler kendi koltukları ve siyesi gelecekleri uğruna bunlara göz yumarsa, kontrolsüz
çalışma ortamları yaratılırsa, torunlarınızın bunlarla daha zor şartlarda mücadele
etmelerine neden olacaktır.