|
 |
Hakan Öztürk
|
|
Basın yazarlığı yapmaya
başladığım ilk günden bu zamana kadar bir çok konuda, çeşitli mevzuları
kaleme aldım.
Kimi zaman toplumun
kanserleşmiş sorunlarını çözüme kavuşturmak maksadıyla, kimi zaman anlam dolu
bir günü anımsatmak amacıyla, kimi zaman da gözlerden kaçan konulara dikkat
çekmek için...
Lâkin son zamanlarda
hepimizin de ortak bir sorunu olan vatandaşın geçim sıkıntısı çekişi, alım
gücünün düşüşü için bir çok kesimden öylesine talepler geldi ki...
İşçisi, köylüsü,
emeklisi, memuru, asgari ücretlisi, özel kurumlarda çalışanları, engellisi...
Kaleme alıp bu sancıyı dile
getirmek, toplumun sesi olmak şart oldu bir bakıma...
EVET, VATANDAŞIN ALIM GÜCÜNÜN DÜŞÜŞÜ...
Hemen herkes o kadar dert
küpü ki!...
Bir dokun, bin ah işit cinsinden...
Nasıl olmasınlar!?
Yılın ilk başlarına gidip
detaya girmeden basit bir analiz yapacak olursak, durum daha net anlaşılır
sanırım.
Ocak ayında marketleden 25-30
liraya aldığımız yemeklik sıvı yağ, 8-9 ayda %100 artarak 55-60 liraya
yükseldi.
20-25 lira olan çay, 35-40
liraya, pirinç, bulgur, fasulye, nohut, hemen hemen %100'e yakın artışlar
gösterdi...
Peki ya döviz kuruna ne demeli!?..
Ocak ayında dolar kuru
5.95 seviyelerindeyken bugün 8 liraya, euro 6,67 iken 9,5 liraya, çeyrek
altın 480 lira iken 800 liraya yükselmiş durumda.
Düşürülen faiz oranları ise
ne dövizin kurunu aşağıya çekti, ne de ekonomiye katkısı oldu. Hatta derde çare
olmadığı gibi, tamamen ters tepti. Ev ve araba fiyatları %50 ile %75
arasında artışlar gösterdi.
Yükselen bu döviz
değerleri ise tamamen market, semt pazarı ve giyime yansıdı....
Hal böyleyken çalışanların,
emeklilerin aldıkları %3'lük -%5'lik senelik zam ise çoktan eridi gitti.
Esnafın hâli ise perişan.
Dünyayı ablukaya alan koronavirüs salgını dönemi de tabir yerindeyse ölüm
vuruşu gibi oldu.
Durum böyle olunca
marketlere, pazarlara giden vatandaş, harcadıkları onca paraya rağmen
ellerindeki iki poşeti dolduramıyor bile.
Bir de üstüne gelen doğalgaz,
elektrik, benzin v.b. zamlar, halkı ciddi derecede fakirliğe doğru itip, alım
gücünü iyice düşürdü.
Her ayın başında açıklanan
enflasyon oranlarında, sıfırın yanındaki virgülden sonra gelen rakamlar, sadece
vatandaşı imâlı bir şekilde güldürmekten öte gidemiyor.
Bu rakamsal değerler
açıklanırken, her ne kadar döviz kuru ve artan bütün temel ihtiyaç ürünlerinin
reyon fiyatları gözardı edilse de, gerçekler her daim göz önünde durmaya devam
edecektir...
Elini boş cebine daldırıp, maaşı
eline bile geçmeden harcanıp giden vatandaş, okulların da açılmasıyla
iyice bunalmış durumda. Bu durum ise halk üzerinde ciddi bir şekilde psikolojik
baskı yapıyor. Ev içerisinde şiddet meyilini artırıyor.
Bir toplumda, bir
ailede, giderle gelir dengesi bozulursa, sıkıntıların baş göstermeye başlaması,
kaçınılmaz olur.
Bunun için vatandaşa verilen
ücret zammı da ürünlerle aynı hizada olmalı ki, toplumda sağlık ve huzur olsun.
Ülkemizi emanet edeceğimiz sağlıklı nesiller başlasın. |