Seksen milyonu geçen ülke nüfusumuzun, otuz milyonu geçen sürücü
belgeli kesiminin, yirmi milyonu geçen aracı kullandığı noktasından
hareketle, bilhassa son dönemlerde üretilerek piyasaya giren araçlar,
teknolojinin nimetlerindenyeterince yararlanmaktadır.
Çeşitli markalarda işte bu nimetleri,değişik modellerinin
üretimlerinde, alıcılarının kullanımına sunmaktadırlar.Bunların
çeşitleriyle ilgili olarak, bu araçları alan kullanıcıların
büyük çoğunluğu, bindiği aracın özelliklerini bilmeden kullanmaktalar!
Neden bunun böyle olduğunu sorarsanız, bu şekildeki araçlarda
kullanıma bağlı tezahür eden olumsuzluklar, durumun böyle olduğunu
göstermektedir!
Bu durumları yılların tecrübesiyle tespit eden Trafik ve Yol Güvenliği
Uzmanı olan arkadaşımız Sayın Ahmet TAŞTEKNE, aşağıdaki yazısını
yayımlamış bulunuyor.Bende genel okuyucularımızın bilgisine sunmayı
uygun bulduğumdan bugünkü köşeme alıyorum.
*
‘’Ahmet TAŞTEKNE * Trafik ve Yol Güvenliği Uzmanı ‘’
(KAYNAK:haberler-turkiye.com/kose-yazarlari/back
link)(21. Ekim. 2020 – Çarşamba).
Güvenlik Paketli Araçları Kullanan
Güvensiz Sürücüler!:
(Günümüzde üretilen araçların
birçoğunda artık güvenlik paketi dediğimiz teknolojiler var. On sene önce seçenek olarak sunulan teknolojiler günümüzde
standart olarak araçlarda piyasaya sunulmaya başladı.
Fren yaptığımızda tekerleklerin kilitlenmesini önleyerek, direksiyonla aracın yönünü değiştirebilmemizi sağlayan ABS’nin, sadece frenleme ile ilgili üretildiğini zanneden sürücü,kullandığı araç hakkında ne kadar
bilgisiz ise,Elektronik
Stabilizasyon Programı denen ESP’ li
bir aracın hiçbir şekilde savrulmayacağını düşünen sürücüde kullandığı araç
hakkında o kadar bilgisiz olduğunu söyleyebiliriz.
Para verip aldığımız teknolojileri doğru kullanmıyoruz. Doğru kullanmak için eğitim almayı ise eksiklik olarak görüyoruz.
İki tane eğitim salonu açtığınızı ve bu sınıfların birinde Güvenli Sürüş ve
Trafikte Riskleri algılama eğitimi, diğer
sınıfta Drift ya da Ralli sürücüsü eğitimi düzenlediğinizi düşünün.
Bu sınıfların hangisi daha çabuk dolar diye tahminde bulunmaya bence gerek
yok. Tabi ki önce Drift ya da Ralli
eğitimi veren sınıfların kontenjanı daha önce dolacaktır. Çünkü her meslek grubunda olduğu gibi, sürücülük mesleği yapan ya da işi gereği sürekli araç kullanan
sürücülerin çoğu kendinin eksiklerini bilmiyor ya da eksiği olduğunu
kabullenemiyor.
Sonrasında ne oluyor? Acil durum
freni yapması gerektiğinde ABS katır
katır öttü ama araç durmadı diyor. Viraja
hızlı girdiğinde ya da tehlikeli bir durum ile karşılaşıp direksiyonla
kaçınmaya çalıştığında, ekranda
ışıklar yandı ve araç kontrolümden çıktı diyor ve en basiti maddi hasarlı
trafik kazasına karışıyor.
Neden sonuç bu böyle oldu, ben
hatalı bir davranışta mı bulundum,
aracım neden beklediğim tepkiyi vermedi gibi soruları kendine sormak yerine,kusuru araçta ya da diğer araç
kullanıcılarında buluyor.
Aslında doğru soru neden böyle oldu değil,
neden böyle bir duruma düştüm olmalı!
Eksiğim neydi ve neyi yanlış yaptım acaba diye düşünmeli.
İstemediğimiz bir durumla
karşılaştığımız zaman,bu soruyu
kendimize sorduğumuzda,sadece
trafikte değil, başımıza gelebilecek
her türlü problemin çözümünü bulabiliriz.
Tabi sadece sorunu bulmak yetmez, bu
sorunu çözmek için gerekli bilgileri almak ve bunları da doğru anda kullanmak
gerekir.
Araç kullanmayı zaten trafik kurallarını doğru şekilde bilmeyen, yol kenarında dikilmiş levhaların her
gün yüzlercesinin yanından geçtiği halde tanımayan, araç güvenlik paketleri dediğimiz teknolojilerden haberi olmayan
babalarımızdan, abilerimizden araç
kullanmayı öğrendik. Bu yüzdende
Güvenlik Paketli araçlar satın alan tehlikeli sürücüler olduk.
Eksiklerimizi gidermek için eski şoför dediğimiz kişilerin, kulaktan dolma bilgilerini doğru kabul etmek yerine,bu konu hakkında profesyonel eğitim
veren kişi/kurumlara başvurmak en
doğrusu olacaktır.
Ralli ya da Drift eğitimi alan sürücü,
normal trafikte de pistte öğrendiğini zannettiği teknikleri uygulamaya
çalışacaktır. Burada uygulanan
teknikler,standart bir sürücüyü
trafikte insanın başını belaya sokabilir.
Ayrıca bu işi spor olarak yapanlar,düzenli
olarak trafiğe kapalı ortamlarda bu işin antrenmanlarını yaptıkları için
istedikleri zaman uygulamayı becerebilseler bile, yol üzerindeki su ya da toprak birikintisi, bir vida, bir cam şişe
parçası tüm bildiklerini,eğitimli
bir sporcu için bile, bir anda
uygulanamaz hale getirebilir. Zaten
öyle olmasaydı Ralli ya da Drift sporu ile ilgilenenlerin hiçbirisi yarış
sırasında kaza yapmazdı.
Demek oluyor ki kaza yapmamak için,
ne bilgili ve ne de tecrübeli olmak yeterli değildir. Tekrar yazımın ortalarına dönersek tek gerçek var. Araç teknolojilerini bilsek bile bu
teknolojiler fizik kuralları kadar geçerli.
Fizik kurallarını hiçbir araç/sürücü
aşamaz. Öyle bir duruma düşebilir ki; en güvenli araç bile kontrolden
çıkabilir, en iyi sürücü bile
kontrolü kaybedebilir.
Bu duruma düşmemek için sürücü,olasılıkları
erken fark edebilmeli ve doğru önlemleri alabilmelidir. Bizi kazadan koruyacak ya da en düşük hasar ile kurtulmamızı
sağlayacak tek şey; trafikte
dikkatimizi sadece yola vermek ve ileride oluşabilecek riskleri planlayarak
doğru önlemleri alabilmektir.
Tehlikeden kurtulmayı öğrenmek yerine bu tehlikeli durumun içine düşmemeyi
geliştirmeliyiz.Çünkü trafik
kazalarının tahmin bile edemeyeceğimiz sonuçları olabiliyor.Trafikte risk almak yerine,
riskleri erken görerek önlem almanızı tavsiye ederim.
Kazasız Günleriniz Olsun.)