Uzunca bir zamandan beri camilerimizin, siyasetin arenası şekline getirilmiş
olmasını, kendi adıma red ve
protesto ettiğimden dolayı, aklım
erdiğinden beri olağanüstülükler dışında terk etmediğim cumalarıma gitmiyorum!
Dolayısıyla evdeki çalışma odamda, bilgisayarımın başında oturmuş, yarım asrı geçen bu şeh – i ikâmetimle ilgili hatıralarımı yazmaya
çalıştığım kitabımın satırları arasında kaybolmuş bir vaziyetteyken, GSM’
in mesaj gongu çaldı.
(
- DEPREM oldu! Şiddetliydi ve
uzun sürdü! Ben Beylikdüzü’ ndeyim. Sizler
de hissettiniz mi?). Mesajın sahibi İstanbul’ da ikamet eden, çok muhterem ve aynı zamanda değerli
bir akademisyen arkadaşımdı!
Bir an durakladım. Gerçi depremi bilmeyen,
hiç yaşamayan biri değildim. Bizim
buralarda öyle depreme benzer bişeyler olmamıştı!
Hemen
salona geçerek TV’ den rastgele bir haber
kanalını açtım. Günün akışıyla
ilgili programı devam ediyordu.
Fakat alt yazıdan da EGE DENİZİ’ nde
6. 6 şiddetinde deprem olduğu
bilgisini geçiyordu!
Şaşırmıştım! Mesaj İstanbul’ dan geliyor ama deprem Ege’ de oluyordu! İşte
ben bu ikilem arasındayken yine bir mesaj daha geldi! ( - Biz iyiyiz, merak
etmeyin!). Bu mesaj ise Ege’ den yani
İzmir’ den geliyordu!
Kafam
allak – bullak olmuştu! TV’ nin alt yazısıyla son gelen mesaj
örtüşüyordu! Hemen mesajı gönderen Atalay ÖZÇEKİRGE Bey’ i İzmir’ i arayıp, geçmiş
olsun dileklerimi ileterek, haberi
henüz alt yazıdan yeni öğrendiğimi bildirdim!
Depremi
bu şekilde öğrenmişken, arkasından
ekranlara görüntülerde gelmeye başlamıştı.
Çocukların evcilik oynarken yaptıkları çamurdan evler gibi, birbiri üstüne yığılmış olan o
katların görünümü insanın içini acıtıyordu!
Akşam geç vakte doğru TV Kanalının birisinde canlı yayına
gelen, bu konularda söz sahibi Prof. Övgün Ahmet ERCAN Hoca, daha on gün önce yaptığı açıklamada, bu felaketin haberini bir bilim adamı
olarak verdiğini, bunun bir bilimsel
veri olduğunu açıklaması dikkatlerden kaçmamıştı!
Aynı hoca devam eden
bilgilendirmelerinde; Deprem insanı
öldürmez! Depremde öldüren, oturulan mekândır! Depremde fakirler ölür!
Çünkü onlar ucuz yapılarda oturmak zorundadır. Bu ilgilerden sonra ekran
görüntülerinden enteresan sahnelerden bahsedeceğim!
Kamerayla
an be an çöküşü kaydedilen bir binanın o yere yığılma görüntüleri! Daha sonraları medyaya düşen
haberlere göre, köşe zemin katta
bulunan o yerin bir zincir markete ait olduğu, inşaatın kolonlarının kesilmek suretiyle yer genişletmesi
yapılması sonucu olayın meydana geldiği belirtildi. Bu AVM’ nin enkazı
yanına gelen, gülerek poz veren, hükümetin bir bakanı ve de o AVM’ nin Yön. Kur. Üyesi olduğu
belirtiliyor!
Bir başka haberdeki
resimde görüleceği üzere, henüz
yapımı daha tamamlanmamış olan Viyadük korkuluğu olan blok betonunun, yerinden düşmüş hali dikkatimi çekmişti!
Bunun dışında çeşitli şekillerde
medyaya yansımış bulunan, kaç
katının yere gömüldüğü tespit edilemeyen yahut PİZA KULESİ gibi yamulmuş olan apartmanlar ile o sekiz katlık
apartmanın, iki buçuk kata inmiş
halinden de bahsetmeyeceğim!
O sekiz katı gömülüp giden ya da PİZA gibi eğilen binaların da tekmil
teknik kadrosundan başlayıp,
müteahhidinden boşlayıp hepsini toplayıp o enkaza gömeceksin ki, bundan sonrasına ibret - i âleme bir
örnek olsun!
Kimse kusura bakmasın! İnsan hayatının bu kadar ucuz olduğu
bir başka ülke yok dünyada çünkü! İşte
onun için bir çözüme kavuşturulamıyor tüm bu olumsuzluklar!
Söylemek istediğim konu şu: Bizim bildiğimiz ülkemizin deprem
kuşağında olduğudur! Bununla ilgili
olması gerekenlerde, çeşitli ilgili
kanun ve yönetmeliklerle belirlenmiştir!
Bunların uygulanması ve kontrolünden sorumlular da bilinmektedir!
Bu arada konuyla ilgili olarak ‘’YAPI DENETİM PROJE VE KONTROL MÜHENDİSLERİ’’,
sistemin sağlıklı çalıştırılamadığına isyan ediyorlar! Nasıl mı, bakın
yazayım:
Denetime
gidilen inşaatın imalatında gördükleri yanlışlıkların düzeltilmesiyle ilgili
olarak müteahhidi ikaz ettiklerinde, denetmenden
pas geçilerek bir üst kademeye işlerini hallettirdiklerini ve bu gibi
durumların sonucunu da deprem gibi afetlerde anlaşılabildiğini ifade ediyorlar!
Yine diğer bir eksiklik olarak bu konuda görev yapan
mühendis ekibine ‘’Jeoloji Mühendisi ’’ nin dâhil
edilmesi ve Bayındırlık – İskân Bakanlığınca
yetkilerinin artırılmasını belirtiyorlar.
Doğan Cüceloğlu; ‘’Depremi önleyemeyiz ama karakter sahibi,
liyakate önem veren fertler yetiştirerek, depreme dayanıklı binalar yapan bir
toplum olabiliriz!’’ diyor.
Hatırlanacağı üzere Körfeze inşa edilen
Osmangazi Köprüsünün Japon Mühendisi, aslında doğrudan kendisiyle de
alakası olmayan bir hatadan dolayı,
kendisini o köprünün kulesine asmıştı!!!
İşte iş ahlakı, işte sorumluluk bilinci,
işte eğitim, işte terbiye!!! Anlayana sivrisinek saz misali! İlgililerine arz olunur!!!
Bu
arada şu hususu da bir cümleyle bahsetmeden geçemeyeceğim. Birtakım sosyal medya ortamlarında İzmir’ deki depremi müteakiben,
ne idüğü meçhul kişilerce, toplumu
tahrik edici ve halk arasında kişileri birbirine düşürmeye yönelik paylaşımlarda
bulunan soysuzlardan bir kısmı emniyetçe toplanmak suretiyle, gözaltı ve tutuklamaların yapıldığı
da bildirilmektedir.
İzmir merkezli Ege ve Marmara Bölgesini de kapsayan büyük depremde, öncelikle hayatını kaybeden
yurttaşlarımıza, Cenab - ı Allahtan rahmet, geride kalan yararlılarımıza geçmiş olsun dileklerimi iletirim!