Gazi
Mustafa Kemal Atatürk, Türk kurtuluş destanının en büyük kahramanı olarak hem
Türk milletinin kalbinde hem de tarih sayfalarında şerefli yerini almıştır.
Makedonya’ya
yerleştirilmiş Kocacık Türkmenlerindendir. Çok yönlü dahi bir liderdi O. Kitap okumayı, müzik
dinlemeyi, dans etmeyi, ata binmeyi ve yüzmeyi çok severdi. Zeybek oyunlarına,
güreşe, Rumeli türkülerine aşırı ilgisi vardı. Tavla ve bilardo oynamaktan
büyük keyif alırdı. Sakarya adlı atıyla, köpeği Fox'a çok değer verirdi. Zengin
bir kitaplık oluşturmuştu. Akşam yemeklerine devlet ve bilim adamlarını,
sanatçıları davet eder, ülkenin sorunlarını tartışırdı. Temiz ve düzenli
giyinmeye özen gösterirdi. Doğayı çok severdi. Sık sık Atatürk Orman Çiftliği'ne
gider, çalışmalara bizzat katılırdı.
Trablusgarp’tan Suriye’ye, Çanakkale’den Sakarya’ya ve
Büyük Taarruz’a bir kahramanlık destanı yazmış, milleti için cephede ve
mecliste elinden geleni yapmış, yeri geldiğinde canını feda etmekten bir an
bile çekinmemiştir.
Türkiye
Cumhuriyetinin oluşması ve büyümesi için çok büyük çabalar sarf eden
Atatürk, hem askeri hem de siyasi başarısı ile tüm dünya üzerinde,
yıllarca kendisine karşı savaşmış olan düşmanından bile övgü dolu sözler alan
örnek bir dünya lideri olmuştur.
Türk
gençliği olarak çok büyük zorluklar içerisinde kazanılan Kurtuluş Savaşı’nın ve
kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin değerini daha iyi anlamaları için O’nun
vatanı adına yapmış olduğu hizmetleri gelecek nesillerimize en iyi şekilde
anlatmalı ve öğretmeliyiz.
Mustafa
Kemal’i ve onun fikirlerini anlamak onları yaşatmaktan geçer. Vatanın her
köşesi işgal altında iken bir an bile esareti düşünmeden, Türk milletine
liderlik yaparak bağımsızlık mücadelesin mimarı olmuştur.
Atatürk’ün
halkını ülke yönetiminin tek sahibi yapması, ülkenin öz kaynaklarını da
milletin hizmetine vermesi, O’nu son derece, diktatörlükten uzak, vatan ve
millet sevdalısı bir lider olarak karşımıza çıkarmaktadır. Kendisini Türk
milletinin bağımsızlık mücadelesine adayan Atatürk, hiçbir zaman şahsi
menfaatini düşünmemiş, sadece milletin menfaatleri doğrultusunda hareket etmeyi
yegane yol olarak görmüştür.
Atatürk’ü
anlamak O’nun hayatını, ilkelerini ve bizden yapmamızı istediği şeyleri,
bilimsel olarak ortaya koymak ve uygulamak, bizlerin birinci vazifesi
olmalıdır.
“Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak
olacaktır; ama Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır” diyen
Atatürk'ün aziz hatırasına sahip çıkmak, onun “en büyük eserim” dediği
Cumhuriyetimizi onun kendi deyimiyle “muasır medeniyet seviyesinin üzerine”'
çıkarmakla mümkün olacaktır.
10
Kasımlar O’nu anmakla birlikte anlamanın ülkeyi daha da ileriye nasıl
götürebileceğinin ortaya koyulduğu gün
olmalıdır. Gelecek nesillere onu anlatmak demek, istiklal harbini anlatmak demektir.
Özgürlüğü, cumhuriyeti, Türk Milliyetçiliğini, insan sevgisini, bilimi anlatmak
demektir.
Her ne kadar bazı soysuzlar Türk milletinin
şerefini yani bağımsızlığını kazandığı savaşı “keşke Yunan kazansaydı”
izansızlığında bulunuyorlarsa da birileri bu ülkenin menfaatlerinden sonuna
kadar faydalanıp ona bu vatanı hediye edenlere hakaret etme densizliğinde
bulunsa da “Muhtaç olduğu kudreti damarlarındaki asil kanda hisseden şerefli
Türk evlatları Atasını asla unutmayacaktır