İzmir depremi
olduktan sonra FOK Tv de bir deprem uzmanı ‘’
Depremlerde olan fakire olur. Siz hiç varlıklı veya ünlü kişinin depremden
etkilendiğini veya göçük altından çıkarıldığını gördünüz mü?
Göremezsiniz.
Çünkü kişi başına milli gelirimiz ….. Ülkelerden
bile az’’ diyerek aslında ülke olarak fakirlikten kurtulmayınca depremlerin
zararlarından da kurtulamayacağımız gerçeğini, çok güzel anlatmış oldu.
Depremlerin
dünyamızın farklı bölgelerinde sık sık olduğunu duyuyoruz. Ne yazık ki fakir
ülkelerin insanları depremler ve sellerden binlercesi olumsuz şekilde
etkilenirken, zengin ülkelerin yapılarında çatlak ve patlakların bile
oluşmaması bizlere her şeyi açıkça göstermektedir. Gerçekten de insanları
depremler öldürmüyor. Yanlış yapılaşmaların öldürdüğünü artık birçoğumuz
biliyoruz.
Ülkemizin ekonomik
durumu düzelip milli gelirimizi eşit paylaşmadığımız sürece, üst gelir gurubuna
sahip kişiler hep sağlam ev yaparak kendilerini depreme ve sele karşı güvene
alacaklar. Alt gelir gurubuna sahip veya
az geliri olan vatandaşlarımızda uygunsuz yapılarda ‘’Kafamı sokacak bir yerim olsun da nasıl olursa olsun’’ diyerek depremlerde
ve diğer afetlerde uygunsuz yapılar yüzünden ölmeye devam edecekler.
Bizi
yönetenler alt gelir gurubuna sahip vatandaşlarımıza ‘’Senin rızkın bu kadarmış. Allah sana bu kadar vermiş. Sen buna rıza
gösterir, isyan etmezsen öbür dünyada Cennete gidersin’’ diyerek kendi
geleceklerini, soyunu sülalesini bu dünyada Cennette yaşatırken, vatandaşın Cennetini
öbür dünyaya bırakarak, kendisi lüks, şata vat içinde yaşamasına devam
edebiliyor.
Eğer vatandaş
bir dese ki ‘’Kardeşim siz hep bizlere
bir lokma bir ekmeğe razı ederek öbür dünyayı vadedip birçok farklı alanlardan
gelirler elde ederek milyonları götürerek Cenneti bu dünyada yaşıyorsunuz. Birde siz öbür dünyada cenneti yaşayın, birde
biz bu dünyada cenneti yaşatın’’ deseler inanın bunların saltanatı da,
yalanları, dolanları da bitecek. Bunlarda büyük bir huzursuzluk başlayacak,
eyvah millet uyanıyor diyecekler.
Büyük bir panik
içinde, çabaya düşecekler.
Senin olanları,
senden aldıklarını, senden çaldıklarını, yıllarca sana vermediklerini yavaş
yavaş değil, hızlı hızlı vermeye başlayacaklar.
İşte o zaman depremlerde
ve diğer doğal felaketlerde sadece senin evin yıkılmayacak, Sadece senin evini
su basmayacak, sadece sen moloz yığınlarının altında kalmayacaksın.
Başımıza
gelecek olayları hep beraber yaşayıp, tüm acıları aynı oranda hissedeceğiz.
Eğer bundan
sonra depremde ve diğer doğal afetlerde kimsenin ölmesini istemiyorsak, bunda
da samimi isek, ülkemizdeki gelir adaletsizliğini bir an önce gidermeliyiz.
Gelirler arsındaki uçurumlar olduğu müddetçe birileri derme çatma derler de sel
ağızlarında kaçak veya güvensiz evlerde yaşamlarını sürdürmek zorunda kalırken,
birileri de kendilerine demir zırh içerisinde çelikten evler yapmaya devam
edeceklerdir.
Gelir
adaletsizliğini düzeltmediğimiz, her insanımızın gelirlerini yükseltmediğimiz
müddetçe yine fakirin evi yıkılacak, yine fakirin evini sel götürecek, yine
fakirler ölecek, yine fakirlerin anası ağlayacaktır.
Deprem zengin
ülkeyi de, zengin insanı da sevmez. Depremin tek korkusu zenginliktir. Öyleyse
ülkemizi zengin edip, onu da eşit ve adaletli şekilde paylaştığımız zaman
depremden korkmadan mutlu ve güvenli ortamlarda tüm doğal felaketlerde daha
güvenli bir şekilde yaşayacağımız unutulmamalıdır.