Sabahın
zifiri kör karanlığı
Hava
ayaz, şafak daha sökmemiş
Yer
ilahi sükûta büründüğü
Rahmet
ve bereketin aktığı
Ahali
derin gaflet uykusunda
Gökte
yıldızlar, yerde cırcır böceği sesi
Ezelden
ahire, başlangıçtan sonsuza
akıp
gidiyordu zaman
“Erken
kalkan iki kere şanslıdır*” sözü
“erken
kalkanın rızkı bol olur”** emriyle
Davar
sürüsü, tıkırdak sesleri tık, tık ,tık
Arkasında
iri yapılı bir adam silueti kis, kis, kis
Hayvanlarını
otlatmaya, yazıya-yabana götürüyor
Peygamberlik
mesleğiydi çobanlık, kutsal meslek
İbrahim
(a.s), Musa (a.s), Yakup (a.s), Muhammed (sav)
hepsi ömür boyu çobanlık yapmışlar
İrecep
derlerdi ona ömrü hayvan otlatmakla geçmiş
Arkasından
bir diğer çoban Katil Osman
En
arkada Tırık Halil elinde değneği, eşeği ve köpeği
Sıcak
yatak yüzü görmemiş, kahvaltı nedir bilmezler
Heybelerinde
bir omaç dürümü bir de su tası.
Emek
kutsaldı onlar için alın teri helal
“Çalma,
çırpma, tembellik etme.” diye diyordu din
“Sizin
en hayırlınız insanlığa hizmet edendir” diyordu peygamber
“Ben
Kur’an’ı Besmele içine yerleştirdim” ilahi emrine uyup
Ya
Bismillah gücüyle başlayıp her işe, katlandılar bin bir acıya
Kar-kış,
ayaz, kurt-çakal, akrep ve çıyanlar
Her
tehlikeyle baş başaydılar gece ve gündüz
Geceler
korkunç, geceler ıssız, karanlık ve ürkütücü
Hayat
keskin dişli canavar gibi acımasız
Tutunacak
hiçbir dalları yok
İnançları
emrediyordu “çalışmak dinin yarısıdır”
Ve
de “rızk çalışmaktır” düşüncesiyle yaşadılar
Yılmadılar,
pes etmediler bir ömür boyu
Ne
sosyal güvenceleri vardı ne dayanakları
Ne
başlarını okşayacak şefkatli bir sıcak el
Ne
omuzlarını sıkıp güçlerine güç katacak çelik bilek
Kendi
kaderlerini kendileri çizdiler
Topuklarına
inen alın teri, yavan ekmeğiyle
Biri
iki ettiler, ikiyi üç ettiler, beşi on, elliyi yüz...
Nokta
kadar menfaate virgül kadar edilmediler
Yine
de aç kalmadılar.
Omuzları
ilerde, başları dikti
İlahi
ışık, nur, cemali, şavkı görünüp
Seher
yeli küfül, küfül estiğinde
Yaylaya
düğüne gider gibi gider
Neşe
kaplayan yürekleri türkü çağırır
“Seher
vakti çaldım yârin kapısını
Baktım
yârin kapıları sürmeli
Boş
bulmadım otağının yapısını
Çıka
geldi bir gözleri sürmeli
Aslanım
eller eller
Kokuyor
güller, güller
Ne
bilsin eller eller
Perişan
hallerim”
Böyle
geçti bir ömür
Emeği
kutsal, çalışmayı dinin emri
Fazla
uykuyu haram
Çalışmayanı
zararlı sayarlardı.
Helal
lokma zor, kazanmak meşakkatliyli