Unıcef bir rapor yayınlamış "önümüzde bir
kaç ay içinde pandeminin ağırlaşması nedeniyle 1 milyon 200 bin çocuk
ölecekmiş." Aklıma şu hadisi şerif geldi. Allah Resulü (sav) "
komşusu aç iken tok yatan bizden değildir." Hz. Âişe (ra) validemiz rivayet
ettiği bir hadis de ise " Resûlallah (sav) dünyadan göç edişlerine kadar
arka arkaya üç gün doyacak şekilde yemek yememiştir." Bize dinimizi tebliğ
eden peygamber tam manası ile dünya nimetlerin den yararlanamamış. Şimdi
soruyorum sizlere dünyada bu kadar insan, hatta bu kadar çocuk açlıktan ölmeye
yakınken, bizlerin keyfe keder yaşaması biraz acımasızlık olmaz mı o insanlara?
Bu kadar büyük nimetlerimiz varken onlara şükretmek lazım gelmez mi? Resûlallah
efendimiz derki" midenin üçte birini su, üçte birini yemek, üçte birini
ise hava ile dolması gerek" diye. Bizler maalesef o kadar çok yiyoruz
tüketiyoruz ki, gözlerimiz görmüyor görmesi gerekeni.
Ve bir o kadar da israfçı toplumuz ki,
çöpe atılan ekmekler Afrika da ki insanlara verilse inanın kimse aç kalmaz.
Beğenmediniz yemekler, iki gün üst üste aynı yemek yememek, bayatlayan ekmek
sofralarımızda yer almaması. Peki, dünyada bu kadar insan açlıkla
cebelleşirken, beğenmeme lüksümüz var mı, tabi ki var ama hesabı da var
unutmamak gerek.
Bize dinimiz emrediyor vermeyi, paylaşmayı.
Kapitalist rejimin ön gördüğü yaşam biçimi o kadar odak noktamız haline gelmiş
ki, düşeni aç kalanı görmüyoruz, ya da görmemezlikten geliyoruz.
Muhacir bir çocuğa sorulduğun da ne
istiyorsun diye battaniye demesi vicdanları bir nebze de olsa da sızlatması
lazım. Soğuk kış günlerinde, rahatımız yerinde olmasından dolayı soğukta kalan
kardeşlerimizi anlamasak da, hiç olmazsa onlar için biraz yardımda bulunmak,
onların için dua etmek lazım. Kulakları çınlasın Bayram KAMALI hocamın,
paylaşımın da sormuştum “ körelmiş vicdanlarımızı acep uyandırır mı hocam?
diye. Cevabı; “bende kendime soruyorum gardaş?