Bu yıl bize hiç iyi gelmedi. Elazığ ve Malatya depremi,
Van’da çığ felaketi, kazalar, terör eylemleri ama hiç birisi Çin Virüsü kadar
hayatın akışını etkileyemedi.
Tarih boyunca toplumlar, devletler birbirleri ile mücadele
etmişler kıyımlar, felaketler doğrudan insan eliyle yapılageliyordu. 2020 yılı
ise insanlık tarihinin önemli bir dönemeci oldu. Gözümüzle bile göremediğimiz
bir virüs bizi halden hale soktu.
Büyüğünden küçüğüne herkes maske takmaya başladı. Bu halimizi
görünce herhalde tarihçi olmam sebebi ile mi bilmem Peçenekler gelir aklıma da
gülerim doğrusu.
Sokağa çıkma yasağı arefesinde, herhalde aç kalma korkusu marketleri
yağmalamaya, yiyecek içecek depolamaya başladık. Allah toplumumuzu daha büyük
felaketlerden korusun. Maazallah büyük bir savaş, kıtlık olsa halimiz nice olur
diye düşünüyor ve endişeleniyorum.
Beyaz sabun, kolonya
eski şöhretli günlerine geri döndü. El yıkamanın ilmi inceliklerini seyrederek
öğrendik günlerce.
Yeni meslek dallarını öğrendik. Doktorlar, Enfeksiyon Hastalıkları
Uzmanları, Psikologlar, Psikiyatristler evimizin müdavimleri oldular. Lüzumsuz
gazetecilerden, memlekette ve dünyada ki her gelişmeden anlayan üniversite
hocalarından bıkmıştık.
Mesela milli bayramlarda kamyon üzerinde şehri dolaşan
mehteran ekibi ile bando takımları, müzik grupları ile tanıştık.
İlk defa cemaatsiz, taziyesiz, çadırsız cenaze törenleri ile
karşılaştık. Mezarlıkları ziyaret edemez neredeyse en yakınımızın cenazesine
gidemez olduk.
Arsa fiyatlarının hızla artığına şahit olduk. Bahçeli ev,
pandemi sebebi ile apartman
dairelerinden kafamızı çıkaramadığımız günlerde hayalimiz oldu.
Toplantılar, paneller, kongreler ertelendi. Okullar ve
dersaneler kapandı. Online eğitim hayatımıza girdi. Öğrencileri bilmeyiz ama
öğretmenlerde velilerde bu durumdan hiç
memnun olmadılar. Hatta ekran başındaki fedakar öğretmenlere “yattıkları yerden
para kazanıyorlar” ithamları başladı.
İlk defa camide namaz yasaklandı. Kaçak Cuma namazı kılanların
tutuklandığı bir ülke olduk. Omuz omuza namaz yerine birbuçuk metre hesapları yapmaya
başladık.
Dini bayram, milli bayram kutlayamaz hale geldik. Anamızın
babamızın elini öpemediğimiz bir bayram sabahı yaşadık.
Akşam gezmeleri, misafirlikler bitti. Sokakta karşılaşan baba
oğul cezadan çekindiği için yan yana gelemez oldular.
Kahvehaneler, sinemalar, berberler, lokantalar, AVM’ler
kapandı. Servisciler, düğünlerden geçimini sağlayanlar ekonomik olarak perişan
oldular. Hazırdan yiyenler, iflas edenler, işsiz kalanlar zaten hayatları çok
zor olan küçük esnafımızı tarumar etti.
Evden çıkamayan hane halkı birbirlerini o kadar çok görmeye
başladı ki karı koca bu durumdan şikayetçi olmaya başladı.
Ölümleri akşam tablolarda görerek alışsak da bu rakamlar
artık birer istatistik olsalar da ölümün bize ne kadar yakın olduğunu
göstermesi anlamında belki de bir uyanışa sebep olacaktır.
Bu garip durum bir an önce hem ülkemizi hem de dünyamızı
terkeder inşallah. Çünkü Pandemi sadece ekonomimizi, gündelik normal yaşamımızı
değil psikolojimizi de etkilemeye başladı.