İçinizde derin bir yolculuğa çıkmaya ne
dersiniz? Ruhunuzun kuytu köşelerinde kendi kimliğinizi bulma
umuduyla kocaman bir anlam denizine dalmak gibi. Ya da bu anlam denizine hiç
dalmadan daha yüzeysel ve stabil yaşamaya devam mı etmek isterseniz? Belki de
iç dünyanızda kendi eksiklerinizi görmek yerine, kolaya kaçmaya ve
başkalarını suçlamaya devam edersiniz! Kendinizle yüzleşme cesaretiniz var mı?
Ne dersiniz? Kendinizi keşfetmeye hazır mısınız?
"Hayat" Allah'ın insana
tanıdığı bir süre, sunduğu bir lütfudur. İlk nefes ile son nefes
arasında bir yolculuk. Bu derin yolculuğu ya boş geçirirsiniz ya da
anlamlandırarak hayatı daha yaşanılır kılmaya çalışırsınız. Anlam
katmak önce kendi benliğini bulmak, kendini keşfetmek sonra diğer insanları
tanımak ve yaşamın amacını sorgulayıp anlamak ile başlar.
Modern hayatın insanlara birçok kolaylık sağladığı tartışılmaz bir gerçek. Ama
bunun yanında insanın ödediği birçok bedel de var. Kişinin kendini sokmak
zorunda olduğunu hissettiği kalıpları, "daha güçlü","daha zengin","daha
havalı","daha güzel","daha başarılı" , "daha
özgür", "daha iyi" görünmek adına taktığı sahte maskeler,
değiştirdiği kılıklar, mimikler, söylemler....Adeta her "daha" için
yeni kimlikler yaratıyor.
Ruhunun
derinliklerinde iyiliği ve güzelliği barındırdığı gibi kötülüğü ve karanlığı da
barındırır insanoğlu. Ancak çok az kişi içindeki bastırılmış, gizlenmiş olan
iyi, kötü,olumlu,olumsuz duygularıyla hatta karanlık yönleriyle
yüzleşir ve onları yönetebilecek ruhsal bir olgunluğa erişebilir. Bazıları
da olgunlaşmama pahasına toy kalmayı, daha çiğ ve tatsız bir hayatı yaşamayı
tercih eder. Günlük hayatın anlık zevkleri ve yalan dünyanın hengâmelerine
karışıp mutsuzluğu, duygusuzluğu,hissizliği, boşluğu, huzursuzluğu soluyup
öylece yaşar.Daha sonra da havasızlıktan,rutin alışkanlıklardan ve
bunalmışlıktan söz edip kederlenir.Kimi zaman depresyonun kıyısında gezinir
hatta bazen içine girip geri çıkar.
İçsel yolculuğundan,bilincinin en derinlerine gömdüğü
düşüncelerden,hislerinden, korkularından, kusurlarından ve belki de sönmeye yüz
tutmuş o en derinliklerindeki ışığından bile kaçar, bilincini uyandırma
cesaretini kendinde bulamaz çünkü bilir ki kendiyle yüzleşmesi sancılı,
karmaşık ve yorucu olacaktır. Hissetmemek ve kendinden uzaklaşmak kurtuluştur
onun için. O yüzden kendini anlamak yerine kaçabildiği kadar uzağa kaçar
kendinden. Kimi ortam değiştirir,kimi iş,kimi şehir,kimi ülke...Ama mekan ve
dekor değişse de dekorun ardındaki aynı kalır. Ne kadar kaçsa da zihni,kalbi ve
ruhu onunla birlikte gelecektir.
Kimi kendini biraz rahatlatmak, olumsuzluktan kurtulmak için müzik dinler,kitap
okur, spor yapar çeşitli mutluluk reçetelerine başvurur.Kimisi de zihnini,iç
sesini acısını ve yüreğini susturmak,hissizleşmek için alkole, uyuşturucuya ve
farklı farklı ve geçici hazlara yönelerek kendini uyuşturur.
Oysa kaçtığı gerçekler kendi gerçekleri,bastırdıkları, söylemek isteyip
söyleyemedikleri, yalanları,yapmak isteyip yapamadıkları, incittikleri, unutmak
isteyip unutamadıkları, geçmişi, kırgınlıkları,görmezden geldileri, kendine
bile itiraf edemediği duyguları, arzuları, zorunlulukları, egoları, hataları,
korkuları,affedemedikleri, vicdanı, ihtiyaçları,başkalarının gölgesinde ve
etkisinde kalmayan kendi gerçekleri,ruhunun derinliğindeki keşfedilmeyi
bekleyen öz benliği, asıl kişiliği. Yani aslında yüzleşmek zorunda olduğu
tek gerçeği...
İnsanlar bu gerçeklerle yüzleşmeli. İçinde gizlenmiş ya da donmuş tüm o
duygularının buzlarını çözmeli. İç ve dış dünyasındaki anlamın
derinliğinden korkup, kendiyle saklambaç oynamak yerine acı tatlı farkındalığı
yaşama cesareti göstermeli. Ancak bu sayede doğruya ulaşabilecektir.
Kendini ve yaşamı gerçek anlamda keşfedebilir.
Hayatta herkesin bir varoluş açıklaması, herkesin bir hedefi, tutmuş
olduğu bir yol, direksiyonu çevirdiği ya da takip ettiği bir yön vardır. Ama
unutulmamalıdır ki kendini bilmek sonunda asıl benliğini kabul etmeye
başlamakla olacaktır. Yaşamını, yaşadıklarını ve yaşattıklarını anlayabilmekle
mümkün olacaktır. Ancak bu şekilde kendi kişisel tarihini yazıp, kimliğini
onaracak ve kendini yeniden inşa edecektir..
Kendini
bilen Rabbini bilir, kendini bilen dünyayı bilir. İnsan kendini ve toplumu,
toplum dünyayı değiştirir. İnsan kendini ve dünyayı değiştirmezse, dünya insanı
değiştirecektir.Haydi o zaman! Kabuğunuzu kırıp kendinizle yüzleşmeniz ve
varoluşunuzun farkındalığına erişebilmeniz dileğiyle.