İnsanlık tarihi; adaletten
ayrılıp zulmü seçen, güç zehirlenmesi sonucu kendi kanları
içinde boğulup giden zalim kral
ve imparatorlarla doludur. Bunlar bazen Nemrut, bazen
Firavun olarak tarih sahnesine
çıkar, bazen de Baltazar, Mussolini, Hitler, Franco, Pinochet!..
Gerek bazı yöneticiler gerekse
yönetilenler, yaşanan tarihi acı olaylardan ve kutsal kitapların
uyarısına rağmen nedense
bunlardan ibret almamışlardır.
★
Türk İslam Hükümdarı Gazneli Mahmud atının üzerinde
kılıcıyla eski zalim bir hükümdarın
mezarını işaret ederek şu
beytini söylüyordu:
“Yoklansın kafatası mezarda her
ölenin,
Farkı var mı bakalım, hükümdarla kölenin.”
★
Yine Hint’li bir bilge filozof Beydeba: “Zulüm kılıcını kullanan, aynı
kılıçla öldürülür.”
Tarihe zulmüyle geçmiş olan
zalim Kral Baltazar’ın Tevrat’ta geçen hikâyesi.
★
M. Ö. 6. Yüzyıl. Nemrutlar
ülkesi, Babil Krallığı,
Ateşe tapan Kral Nebukadnezzar
diğer adıyla Buhtunnasr.
Kudüs’ü ele geçirmek hayaliyle
hileye başvurup halkını ayaklandırdı.
Kudüs Kralı karşı çıkıp Babil’e
verdiği yıllık vergiyi kesti.
Sefer düzenleyip kanlı
katliamlar sonucu Filistin, Kudüs, Suriye ve Mısır’ı aldı.
M. Ö. 586 yılında Yahudileri
Babil’e sürgün etti.
Babil’i, ganimetle, kanla, talanla büyük bir ticaret merkezi haline
getirdi.
★
Yerine geçen oğlu Kral Belşatzar
namı diğer Baltazar daha acımasız, daha vahşiydi.
Süleyman mabedinden getirdiği
kutsal kaseler ve kaplar içinde şaraplar içti.
Esir alınan
Yahudi kadınlarına, kızlarına tecavüz, kölelerine acımasızca eziyet, işkence
yaptı.
Zafer sarhoşluğu içinde Babil’de
görkemli ve şatafatlı bir şölen düzenledi.
Kral, komutanlar, askerler, dans eden dilberler, hizmet eden
köleler, cariyeler, şarap testileri.
Herkes zevki sefa içinde
eğlendiği, sarhoş, mest olup kendinden geçtiği bir anda;
Birden
kalabalığın önünde, esrarlı, görünmeyen, gövdesiz bir el tarafından,
Nurani bir
ışıkla duvarda “Mene, Tekel, Peres“ yazısı belirdi.
Kral,
komutanlar, askerler, şenlikte bulunan herkes korku ve dehşet içinde kaldı!..
İlk defa
gördükleri bir şey, gözle görülen ama elle tutulamayan,
Var olan ancak
ne olduğu anlaşılamayan kimsenin bilmediği bir dilde yazı.
Çengi-çalgı,
kadeh şakırtısı, insan sesi hepsi sustu, derin bir endişe ve sessizlik kapladı
ortalığı!
★
Baltazar: — Bu
da nedir?
Herkes şaşkın!
Suskun!
Kahinleri ve
bilgelerine sordu:
— Aranızda bunu
bilen var mı?
Kimseden ses
çıkmadı.
Hiçbir kraliyet
büyücüsü ya da danışmanı sözleri yorumlayamadı.
Baltazar
tekrarladı:
— Bir bileniniz
yok mu?
— Efendim, biz
her şeyi biliriz ama birtek bunu bilemedik. Bunu ancak Danyal bilir, dediler.
— Danyal da
kim? Kimin nesi?
— Efendim
Danyal bir Yahudi esiri.
— Nasıl bir
kişi bu Danyal?
— Peygamber
olduğunu söyleyen esrarlı ve ilginç bir kişi.
— Çağırın
gelsin Danyal’ı!..
— Bu nedir, ey
Danyal?
— Ey Kral, bu
kutsal kitabımız Tevrat’ta geçen bir ayet, Rabbimin sözü.
— Peki ne diyor
bu yazıda senin Rabbin?
— Mene, Tekel,
Peres diyor Yüce Rabbim.
— Ne demek bu?
— Tekel demek;
Ey Kral terazide tartıldın ve eksik bulundun!..
Herkeste büyük
bir korku!..
— Peres ne
demek?
— Ey Kral,
ülken ikiye bölündü yarısı Med‘lere yarısı Pers‘lere verildi!..
Kral
Baltazar‘ın korkudan dizlerinin bağı çözüldü, eli ayağı tutmaz oldu.
— Mene ne
demek;
— Ey Kral, seni
krallığından men ettim, krallığını sona erdirdim!..
Birden büyük bir kargaşa, kaos, katliam sonucu Baltazar o gece, orada
baltayla kendi köleleri
tarafından
öldürüldü.