Öğrenciliğimiz zamanında ve öğretmenliğimizin ilk yıllarının
‘Yerli Malı Haftası’ kutlamaları ne kadar önemliydi. Çiftçilerimizin
yetiştirdiği sebze meyve ve hayvansal ürünleri sınıflarda sergilediğimizde
bunlarımız var derken, sanayide gelişeceğimizin günleri nede heyecanla
beklerdik.
Bu gün bakkala, manava gittiğimizde tezgâhtaki ürünlerin menşelerini
okuduğumuzda veya sorduğumuzda birçok tarımsal ve hayvancılığa dayalı ürünlerin
dış ülkelerce üretilip yabancı menşeli olduğunu görürüz.
Bir zamanlar Ankara’ya giderken Irmak Köyü ile Kılıçlar
köyünün arazilerinde pirinç tarlalarımız vardı. Kırıkkale’mizin her tarafında
üzüm bağları, meyve bahçeleri vardı. Kesik köprü Barajının suladığı Kızılırmak Vadisi’nde
en leziz fasulyelerimiz olurdu. Uçsuz bucaksız tarlalarımızda en güzel arpa,
buğday mısır, mercimek, nohut gibi ürünlerimiz yetişirdi.
Hayvancılık dersen bir köyden büyükbaşlar; büyükler ve buzağılar
olmak üzere ikiye ayrılır, iki koca sürü olurdu.
Küçükbaş hayvanlar derseniz bir köyden en azından beş on
sürü meraya çıkardı. Eti sütü, tüyü tüm ailelerin büyük bir geçim kaynağıydı.
Tavuk, hindi, kaz, ördek her köylü ailenin olmazsa
olmazlarıydı.
Bugün Ayçiçeğini Moldova, Bulgaristan’dan,
Arpayı Fransa ve Danimarka’dan,
Buğdayı ve mısırı Rusya‘dan,
Pirinci Rusya ve ABD den,
Çay’ ı, Sri Lanka’dan,
İncir i Almanya, Fransa’dan,
Üzümü İran, Şili, Güney Afrika‘dan,
Et i ise Polonya Fransa, Romanya, Rusya ve Bosna- Hersek ten
alarak aslında kendi köylümüzün, kendi çiftçimizin daha çok üretmesine engel
olunmuştur.
Bir yerde köylünün tüm üretimindeki giderlerine büyük zamlar,
gelirken ithalata da kolaylıklar gelmesi yabancı çiftçilerin üretimini
desteklemek değilse, nedir?
Eskiden olduğu gibi ülkemiz tarımsal üretiminde kendi
kendine yeten bir ülke olmak istiyorsa kesinlikle ithalata son vererek,
çiftçilerimizin girdilerine destek olarak, köylünün üretici olmasını
desteklemeliyiz. Ekilmeyen tarlalarımızın ekilmesini sağlamalıyız. Tarım ve
hayvancılıkla ilgili gerçek kişi ve kuruluşların çalışmalarını desteklemeli,
her türlü kolaylığı sağlamalıyız.
Ülkemizde iyi ve bilinçli bir tarım politikası uygulanırsa
ürettiklerimiz kendimize yettiği gibi birçok yabancı ülkeye de tarımsal ve
hayvansal ürünler ihraç edebiliriz. Böylelikle ülkemize birçok döviz girdisi
sağlayabiliriz.
İhracata yönelik bir ekonomi politikası uygulamazsak her
zaman dış güçlerin oyuncağı olur, onların sözlerini tutmak zorunda kalabiliriz.
Bağımsız olma ve bağımsız düşünme yeteneğimizi kaybedebiliriz.
Ülkemiz dünyada konum olarak en güzel yerdedir.
Gerçekten ülke olarak tarım ve hayvancılıktaki bugünkü
olumsuzlukları hak etmiyoruz. Üç tarafı denizlerle çevrili, dağları ovaları ve
yaylaları verimli topraklarımız vardır. Tarım politikalarını iyi ve koşulsuz
uygulayacak insanları iş başına getirirsek, tarım ve hayvancılıkta dünyada adımızdan
söz ettirebiliriz. Bu konuda başarısızsak, kesinlikle bu bizim iş
bilmezliğimizin ve vurdumduymaz hareket etmemizin sonucu olduğumuzu
unutmamalıyız.
Eğer çiftçimizi
desteklemez ithalatın önünü açarsak ilerde kendi çiftçimizin yok olmasına neden
olurken, dışa bağımlılığımız daha da kötü duruma gelebilir. Kendi çiftçimizin
yok olmasına seyirci kalırken el kadar Hollanda’ya daha çok imrenerek
bakabiliriz.