Türkler tarih sahnesine çıktığı günden beri
özellikle de son iki yüz yıllık dünya tarihi Türklere karşı yapılan soykırım,
katliam, işkence ve sürgünlerle doludur.
Kırım’da, Tripoliçe’ de, Hocalı’da, Doğu
Türkistan’da, Kerkük’te ve dünyanın birçok bölgesinde çeşitli kıyımlara uğrayan
hep biz Türkler ve Müslümanlar olmuştur.
Rejimler ister faşist, ister komünist,
emperyalist yada diktatör olsun fark etmiyor. Herkesin Türk’ü katlettiği gibi, Zulüm Türk’e olunca dünya kamuoyu kör, sağır
ve dilsiz olabiliyor.
Yine Doğu Türkistan’da Türk olan, Müslüman
olan, İnsan olanlara karşı yapılan Barın Katliamı; 5 Nisan 1990 tarihinde Doğu
Türkistan’da, Kaşgar’ a bağlı Barın nahiyesinde Çinliler tarafından Uygur
Türklerine yapılan katliamdır. Katliam’da 9 köy haritadan silinmiş, 5 bin
civarında Uygur Türk’ü vahşice öldürülmüştür. Çin, bu katliamda 7 aylık bir
bebeğe 77 kurşun sıkarak caniliğini, acımasızlığını gözler önüne sermiştir.
Bu zulüm, soykırım ve baskılar günümüze kadar
devam etmektedir. Çin hükümeti, Uygur Türklerine yönelik doğum kontrolü ve
zorunlu kürtaj ile “demografik soykırım” yapmaktadır. Uygur Türklerinin namaz
kılması, oruç tutması ve hatta cenazelerini dini usullere göre defnetmeleri
dahi yasaklanmış durumdadır. Bunun yanı sıra toplama kamplarında tutulan Uygur
Türklerinin köle olarak çalıştırıldıkları, çeşitli işkencelere maruz
kaldıkları, insani olmayan şartlarda yaşamaya zorlandıkları bilinmektedir. Doğu
Türkistanlı çocuklar Çin okullarında eğitime mecbur edilerek kendi dilleri ve
kültürleri unutturulmaktadır. Kız çocukları zorla Çinli erkeklerle
evlendirilmekte böylece bir asimile politikası uygulanmaktadır. Dayanışma ve
kaynaştırma projesi denilerek kardeşlerimizin evlerinde Çinli erkekler
yaşamaktadır. Kadınlarımız ve kızlarımızın namusuna, ırzına kastedilmektedir.
Doğu Türkistan’daki kardeşlerimiz bizden
sadece Müslüman Türk kardeşlerine sahip çıkmamızı, Doğu Türkistan sorununun
Birleşmiş Milletlerin gündemine taşınmasına öncülük etmesini ve Türkiye Büyük
Millet Meclisinden “Türkiye Cumhuriyeti ile Çin Halk
Cumhuriyeti Arasında Suçluların İadesi Antlaşması” ile ilgili kanun teklifini
reddetmesini beklemektedir.
Millet olarak endişemiz 3-5 milyar dolar için
Doğu Türkistan’daki soydaşlarımızın hakkı, hukuku ve namusunun Çine feda
edileceğidir. Doğu Türkistan davasına tek sahip çıkan siyasetçinin Meral
Akşener olduğunu görüyoruz. İyi Parti Genel Başkanı Sayın Meral Akşener
Hanımefendi hepimizin duygularını dile getirerek 5 Nisan “Barın Katliamını”
eleştiren paylaşımından dolayı Çin'in
Ankara Büyükelçiliği resmi Twitter hesabından tehdit içerikli bir paylaşımda
bulundu. Çinli yetkililer yaptıkları paylaşımda Sayın Meral Akşener ve Ankara Büyükşehir Belediye
Başkanı Mansur Yavaş'ı etiketleyerek tehdit
ettiler.
Çin Büyükelçisinin bu küstahça
paylaşımından dolayı Dış işlerine
çağrılmasının yeterli olmadığı ortadadır. Türk milleti olarak ta bizim
duygularımızı dile getiren Sn. Meral
Akşener’i hedef alan diplomatik lisana aykırı ve küstahça açıklamasını şiddetle
kınıyorum. Doğu Türkistan’daki zulmü ve soykırımı dünyaya haykırıyoruz; sessiz
kalanları tarihe havale ediyoruz.
Bu vesileyle özellikle Barın da, Doğu
Türkistan’dan ve dünyanın bir çok bölgesinde soykırıma uğrayan soydaşlarımıza
Allah’tan rahmet, yapılan zulmü ve soykırımı nefretle kınıyoruz.