Bir hikayeyi okuduğumuzda ANAFİKİR nedir
diye sorduk...
Güzelim ülkemize diğer bir
isim olarak ANADOLU kelimesini en lâyık bulduk.
Karışım olmayan sade gerçekci
renk tonuna ANARENK olarak belirledik...
Bilgisayarlarımızın en mühim
parçasına ANAKART dedik.
Yollarımızın en güzel olanına
ANAYOL diye hitap ettik.
Bir organizasyona yön veren
birimi ANAKUMANDA masası olarak görevlendirdik.
Doğumdan ölüme kadar ANNE gölgeliği
aradık...
Bebeklikte, bünyesinden
verdiği cansuyu sütle hayat bulduk...
Onun kokusuyla ilk nefesi
aldık...
Düştüğümüzde ah ANNEM diye
yakındık, o acısını bizden daha çok hissetti...
Belki bir çok gereksizliklere
efkârlandık, o hüznünü daha çok yaşadı...
Evdeki düzen...
Mutfaktaki ses...
Çantadaki öğünün...
Ütülü gömleğin...
Sobadaki sıcaklığın...
Sofrandaki afiyetin...
İyi ki varsın dediğin...
Dünyadaki meleğin...
Yokluğu cehennemin...
Gülüşünü dünyalara değişmeyenin..
Karşılık beklemeksizin seni her daim sevenin...
Yaslandığın koca bir dağın...
Bayramda öptüğün elin...
ANNENdir mutlu edenin...
*******
Bir belgesel izlemiştim.
Ceylanlar aslanlardan kaçarken yavru ceylan geride kalıp aslanların arasında
kalmıştı. Onu gören annesi ise tekrar geri dönüp o aslanların arasına kendini
bırakmış ama yavrusu oradan uzaklaşana kadar arkasından bakıp emin olana kadar
teslim olmamıştı...
İşte annelik böyle bir
duygu...
Evlâttır onun dünyası...
Anne dünyadaki cennetini
evladının gülüşüne, Mevlâ ise ayakları altına sermiş...
Hayattayken sahip olduğunuz
cennetin bahçesinin bilin kıymetini. Kaybettiğin zaman, arı olsan ne yazar,
kovan dolduracak bal bulamazsın...
Vefat eden bütün
annelerimize yüce Allah'tan rahmet diliyor,
hayatta olanların ise anneler gününü kutlarken, sonsuz saygı ve
hürmetlerimi sunuyorum...