Allah
Resulü (sav)’in annesi Hz. Âmine annemiz Ebva köyünde hastalanıp vefat edeceği
vakit, Peygamberimiz, "Anne sen de mi gidiyorsun?” diye sual yöneltince
Hz. Âmine
annemiz, Peygamber Efendimize “Her başlayan
biter, her gelen gider, her yeni eskir,
her taze bayatlar, her güzel çirkinleşir, her yaşayan ölür; ezeli ve ebedi olan sadece Allah’tır. Oğlum
Muhammed’im, yolun bundan sonrasını bensiz gideceksin; korkma Allah (cc) seni
asla zayii etmeyecektir!" der.
İşte
yine bir Şehr-i Ramazan gidiyor. Her şeyin gittiği ve bittiği gibi sonu geldi.
Geçen yıl yanımızda olanlar bu yıl ramazan ayında yoklar. Gelecek sene belki
biz olmayacağız. Kimi değerini bildi, kimi geçen ay ile bu ayın farkına bile
varmadan geçirip gitti. Bizler nedense elden gidince, kaybedince
ağlayanlardanız. Bir türlü elimizdeyken kıymet bilenlerden değiliz. Hayatımızda
bununla alakalı bir sürü örnek sayabiliriz. Ama sonuç yine hüsran, gidince
değer biliriz. Gelip giderken 11 aylar geldiğinde kaldığımız yerden mi devam
edeceğiz? Üzerimize yapışan kirlerden arındık mı? Yapamadıklarımızı yapıyor
muyuz? Mübarek ay geldiğinde namazlarını aksatmadan devam edenler, ya ramazan
bitince?.. Bir büyüğüm bana “Oruç ile aran nasıl?” diye bir sual yöneltmişti.
Ben de ona “Benim aram iyi de mühim olan onun benimle arası iyi mi, onu
bilemem.” demiştim. Arayı iyi tutabildik mi? Senede bir ay misafir olarak gelir
gider; bizler nasıl karşıladık, nasıl uğurladık? Ya her gün yapmamız
gerekenler?
Namazlarımızı
eda edebiliyor muyuz? Her gün beş defa huzura çağrılıyoruz, gidebiliyor muyuz?
Bize bu hayatı bahşedene, sağlığımızı verene, bu topraklarda doğduk diye, son
peygamberin ümmeti olduk diye, teşekkür edebiliyor muyuz? Bir rekât namaz, 30
gün ramazan orucuna bile tekâbül etmezken,
dinin direği, Peygamberimizin “gözümün nuru” dediği, kulluğun mührü olan
namazlarımız ne âlemde?
Bu
ramazanda yaptıklarımıza bir çizgi çekip, nefsin ve şeytanın oyunlarına
aldanmayıp, huzura varmanın o güzelliğini temaşa etmenin hazzını yaşayalım.
Gelen gitti elbet, bizler de varacağız. Zaman bir su misali akıp gidiyor,
yarına ertelemenin zayi olacağı bir hayat var önümüzde. Elimizden kayıp
gitmeden, değerini bilmek temennisiyle…