Kurtlar olur çobanların
koyunu
İtten öğrenirse, kendi soyunu
“Azerilik” komunizmin oyunu
Azeri değiliz, Türk oğlu Türk’üz!
Bahtiyar VAHAPZADE
11.
yüzyılda Selçuklular ile birlikte Türk idaresine giren İran, yaklaşık 9
yüzyıl boyunca Türk hanedanları tarafından yönetildi. Bölgeye kitlesel
Türk yerleşimi ise Selçuklu hâkimiyetinden yaklaşık yarım asır önce
kuzeyden Horasan bölgesine inen Türkmen aşiretleri tarafından
gerçekleşmiştir. Dağlık arazisi ile Cengiz istilasının önünden kaçan
Türkmen boylarının sığındığı yerlerin başında gelen İran’da 12. ve 13.
yüzyılda Türk nüfusun çoğunlukta olduğu bilinmektedir. İran’da sırasıyla
Selçuklular, İlhanlılar, Safeviler, Nadir Şah ve Kaçarlar 1941 yılındaki
Sovyet işgaline kadar ülkeyi yönettiler. Güney Azerbaycan, 1828 yılında
Kaçar Hanedanı ile Rusya Çarlığı arasındaki Türkmençay Antlaşmasıyla
ikiye bölünen Büyük Azerbaycan bir parçasıdır. Rus işgaline maruz kalan
Kuzey Azerbaycan ile Aras Nehri sınır olmak üzere ayrılmıştır.
1941
yılına kadar Kaçar hakimiyetinde kalan İran 1941’de Sovyet ordusu
tarafından işgal edilmiştir. 1941’den 1946’ya kadar Sovyetler Birliğine bağlı Güney
Azerbaycan’da Seyyid Cafer Pişevari başkanlığında “Azerbaycan Millî Hükümeti”
kurulmuştur. Azerbaycan Milli Hükümeti
tarafından yönetilen Güney Azerbaycan, 1946 yılında BM kararı ile
İran’a bağlanmıştır.
1979
yılındaki İran İslam Devrimine kadar ülkeyi yöneten Fars kökenli Pehlevi
Hanedanı, Güney Azerbaycan ve İran’ın çeşitli bölgelerindeki Türklere
yönelik baskı kurdu. Pehlevi iktidarının Türklere karşı cephe almasının
en önemli nedenleri arasında Türk nüfusun dini değerler bağlı oluşu ve Şahların
reformist siyasetine gösterdikleri muhalefetti.
İran’da yaşayan
Türklerin nüfusu ile ilgili net bir rakam olmamakla birlikte 2005 yılında İran
Türklerinin nüfusu yaklaşık 30/33 milyon olarak verilmektedir. İran
coğrafyasında Türklerin yoğun olarak yaşadıkları üç bölge bulunmaktadır.
Bunlardan en büyüğü merkezi Tebriz olan Güney Azerbaycan’dır. Güney Azerbaycan
kuzeyde Aras, güneyde Hamse, doğuda Talış ve Hazar Denizi, batıda Türkiye ve
Irak ile çevrilidir. Güney Azerbaycan’ın kendisi de 5 ayrı eyaletten oluşur. Bu
beş eyalet Doğu Azerbaycan, Batı Azerbaycan, Erdebil, Zencan ve Hamedan
eyaletleridir. Tebriz’in dışında en çok Türk nüfusun bulunduğu şehir
Tahran’dır.
Günümüzde
İran İslam Devleti’nin 83 milyonluk nüfusunun %35’i Azeri Türkleri %3’ü
Türkmenler, %2’si Kaşkaylar ve %2’si Avşar, Kaçar, Halaç gibi diğer Türk
boyları olmak üzere toplam %42’si Türklerden %45 ise Farslardan
oluşmaktadır. Kuzeydoğuda yaşayan Türkmenler dışındaki tüm Türkler
Şii’dir. Türkler, ülkenin Kuzeybatısı (Güney Azerbaycan) ile güneyi ve
kuzeydoğusunda yoğunlaşmaktadır. Tebriz, İsfahan, Urumiye ve Tahran en
çok Türk’ün yaşadığı şehirlerdir. Türkçe’nin dünya üzerinde en çok
konuşulduğu ikinci şehir İstanbul’un ardından İran’ın başkenti
Tahran’dır.
Tractor Sazi
“Futbol
asla sadece Futbol değildir” sözünün tam karşılığıdır Tractör Sazi takımı.
Güney
Azerbaycanlıların taleplerini ortaya koymak konusunda edebiyat, şiir, basın gibi
kaynaklar yanı sıra 1970 senesinde Tebriz’de kurulan Tractor Sazi Futbol Klübü
de onların taleplerini İran Devleti’ne iletmenin bir aracı olmuştur. Nitekim
futbol, kulüpler, stadyumlar, yarışmalar gibi etkinlikler ve mekânlar topluma
ortak bir hissiyatla bir arada olma imkânı vermektedir. Bu atmosfer zaman zaman
“protesto” ve “siyasi uyanış” için olanak sağlamaktadır. Yüz binlerin
toplandığı stadyumda sık sık Türkiye lehine de sloganlar atılmaktadır.
Güney Azerbaycan
Milli Uyanış Hareketi
Güney
Azerbaycan Milli Uyanış Hareketi (GAMOH / Güney Azerbaycan Bağımsızlık
Hareketi) adı ile 1995 yılında Türklük idealizmi çerçevesinde Mahmut Ali Çöhreganlı’nın
başkanlığında kurulmuştur.
2002
yılında GAMOH’ın lideri Çöhreganlı’nın İran’dan sürgün edilmiştir. Bu durum
GAMOH’un çeşitli ülkelerde büro açmasına ve uluslararası bir boyut almasına
sebep olmuştur. 2002 yılından sonra GAMOH’un, Azerbaycan’da, Türkiye’de,
Avrupa’da, ABD’de temsilcilikleri açılmıştır. GAMOH, Birleşmiş Milletler’in
çeşitli komisyonlarının, uluslararası kurumların, Avrupa Birliği’nin, Avrupa
Parlamentosu’nun tanıdığı uluslararası bir teşkilat halini almıştır
GAMOH,
daha önceki siyasi hareketler gibi İran’da Azeri Türkleri’nin başta gelen
talepleri olan ana dilde eğitim konusunu savunmuştur. İran Anayasası’nın 15.
maddesinde açıkça güvence altına alınan anadilde eğitim hakkının engellenmesini
İran’ın Türk nüfusuna yönelik sistemli bir asimilasyon çabası olarak
değerlendirenler olmuştur
Çöhreganlı
bir röportajında Güney Azerbaycan Türkleri’nin durumunu ve taleplerini şu
sözlerle ifade etmiştir: Fars hakimiyetinin ağır asimilisyon projesinin
etkisi altında kalarak bütün sosyal ve kültürel haklarından mahrumdur. Amacımız
milletin milli ve siyasi şuurunu yükseltmek, onu çağdaş, modern ve demokrat
bir millet seviyesine çıkartmak, bu aşamaya vardıktan sonra milletimizin
mukadderatını kendi eline emanet etmektir. Güney Azerbaycan, bu
demokrat ve federal sistemde kendi hakimiyetini kurarak, federal ve
demokrat İran’ın parçası gibi hayatını ve varlığını sürdürebilsin.
1989
yılından beri aktif olan milliyetçi şiarlarla güneyde yaşayan Azerbaycan
Türklerinin İran’dan ayrılması konusu gündeme gelmiştir. Elçibey döneminde
siyasal söylem olarak dile getirilen bu düşünce İran yönetimini rahatsız
etmiştir. Bütün bunların ışığında, Elçibey’in “Birleşik Azerbaycan” düşüncesi
İran açısından ciddi endişeyle karşılanmıştır. İran, Elçibey yönetiminin
milliyetçi söylemlerine, Dağlık Karabağ’da Ermenistan’a sağladığı iktisadi ve
siyasi destekle “cevap” vermiştir.
Karikatür Olayı
12
Mayıs 2006 Cuma günü İran resmi haber ajansı İRNA’ya bağlı “İran” adlı
gazetenin “İranı Cuma” adlı gençlik ekinde yer alan bir karikatürde Azerilerin
hamamböceğine benzetilmesiyle milyonlarca Güney Azerbaycan Türkü’nü sokağa
döken mitingler başlamıştır. Tepki hareketleri, çoğunluğu üniversiteli gençler
tarafından başlatılmıştır. Türk asıllı öğrenciler bildiriler yayınlamışlardır.
Bildirilerde Türklüğün İran Devleti’ne bugüne kadar olan katkıları vurgulanarak
“Biz tarih boyunca muhafaza ettiğimiz devletin dönüp de Türkler’e
saldırmasına müsaade etmeyiz. İçteki ve dıştaki Pan İran yanlıları ve Fars
şovenleri unutmasınlar: Şah’ı kovabildiğimiz gibi, bize karşı duran diğer
güçlere de cevap verebiliriz!” denilmiştir. Tepkilerin yoğunlaşması üzerine
söz konusu gazete kapatılmış ve yöneticileri tutuklanmıştır. 2005
yılına kadar İran Türkleri arasında güçlü bir milliyetçi hareket
gözlenmemiştir. Fakat Karikatür ayaklanması Güney Azerbaycan Milli
Hareketini ve İran’da Türk kimliğinin korunmasına yönelik talepleri kitlesel
hale getirmiştir.
Bugünkü Durum
İran
İslam Devrimi, Güney Azerbaycan ve diğer Şii Türklerden ciddi destek
görmüştür. İslam Devrimi sonrasında Türkler için nispeten daha rahat bir
ortam sağlanmış oldu. Yine de Türkçe eğitim ve kültürel haklar
konusundaki noksanlıklar devam etti.
İran’da
Türklerin yıllarca milli bir hareket geliştirmemiş olmasının temel
nedeni, İran’ın milli kimliğinin tüm etnik kökenleri kapsayan Şiilik
üzerine kurulmasıdır. Ancak Mahmut Ahmedinecad yönetimi Farsçılık yönünde
bir kültürel ve siyasi politika yürütmekte ve Türklerin tepkisine neden
olmaktadır.
İran’ın
dini lideri Hamaney Azeri Türküdür. İran Türkleri arasında siyasi bir
birlikten söz etmek bugün için güçtür. İktidar ile muhalefet arasında
bölünen Türk nüfus arasında Türkçülük yaygın olsa da bağımsızlık isteği
azdır.
İran’daki
Azerbaycan Türkleri azınlık statüsünde görülemeyecek kadar kalabalık bir nüfusa
sahip olduklarını ifade etmekte; buna rağmen temel hak talepleri karşılık
bulmamaktadır. Sahip oldukları Türk kimliğini korumak ve sürdürmek
istemektedirler. Sovyetler Birliği’nin dağılması bağımsız Azerbaycan Cumhuriyeti’nin
kurulması ve medya imkânlarının da gelişmesiyle Türklük bilincinin ve Türk
milliyetçiliğinin İran’daki Azerbaycan Türkleri arasında yükseldiği
görülmektedir. Bu milli hislerin yükselmesinin bir diğer sebebi İran’da
yıllardır devam eden hak taleplerine karşılık bulunamaması ve buna karşılık
artan kontrol ve baskıdır.
Türkiye’de
ise Güney Azerbaycan konusuna ilgili sadece İYİ Parti Genel Başkanı Sayın Meral
Akşener ve İYİ Parti Türk Dünyası ve Dış
Türkler başkanlığını görüyoruz. Pandemi
dönemine rağmen zoom üzerinden yaptığı toplantılarda Güney Azerbaycan konusunda
bilinç oluşturmaya çalışmaktadır.
Bugün ne yapabiliriz sorusuna şu cevapları
verebiliriz:Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Tahran’da Büyükelçiliği ve Tebriz,
Urumiye, Meşhed’de konsoloslukları var. Yunus Emre Enstitüsünün Tahran’da ofisi
var. TİKA Tebriz’e bir ofis açabilir. Burada ortak bir üniversite kurulabilir.
TRT yayınlarının izlenmesi ve ortak programlar yapılması istenebilir. Güney
Azerbaycan meselesine sahip çıkarak dış güçlerin bu kardeşlerimizi kullanma
isteklerinin önüne de geçmeliyiz.
Her
ne kadar Güney Azerbaycan Türkleri şimdilerde bağımsızlık gibi bir talepleri
olmasa da hiç unutulmamalıdır ki bağımsız Güney Azerbaycan Türkiye’nin Hazar
Denizi’ne ulaşmasına sebep olacaktır.