Bir yer
var insanın gömüldüğü, sessiz sedasız, ezansız, kimsenin bilmediği, gömenin her
daim hissettiği, uçsuz bucaksız bir yere. Hatırladıkça, bazen özlediği, bazen
hüzünlendiği, bazen de yüzünde oluşan bir tebessüm ile yâd ettiği. Hatıralara
bakıp bir ah geçirdiği, gelmeyecek günlerin bazen pişmanlığı sarar bedenini.
Geri gelmeyecek anlılarla doludur. Fotoğraflarda arar özlediklerini, uzun
uzadıysa baktıkları. Pişmanlık fayda vermez. Keşkelerle doludur hayatı.
Hayallere dalar ama hep hayallerde kalır. Çıkarır koyar hatıraları bir adım
öteye gidemez, hüzünlenir yanar yüreği. Uzanmak ister uzanamaz, çağırmak ister
çağıramaz zaman geçmiştir, geri döndüremez. Hep elinden gidince anlar değerini.
Gece
karanlık çöktüğü zaman, buhranlık sarar tüm benliğini. Bazen yıldızlara bakar,
tefekküre dalar. Rüzgârın bedenine hissettirdiği soğukluğu bile hissedemez
olur. O arayış içinde olur ama bulamaz bulmak istediğini. İmkânsızlıklar
girdabında kaybolur anıları.
İnsanın gömüldüğü yer gömen kişinin kalbidir. Hep orada
kalır, kimse bilmez, bildirmek istemez. O yürek bazen kırılır, bazen sevinir,
bazen hüzünlenir. O kalp çok mühim bir organdır. Hüznü, kederi, sevinci, her
duyguyu yaşar. Peygamber Efendimiz (sav) der ki " Kalp kırmak Kâbe’yi
yakmaktan daha günahtır”. Orada yaşanır tüm özlemler, tüm hasretler. Çok iz
olup ama izini bile göstermeyen tek yerdir. Bilmezler ki insan kırdığı yerden
kırılır.
Hayat
böyle gelir geçer. Güzel bir insan der ki " bir iyilik yapın yüreğim
incilmesin. Yürek bu inciliyor bazen, bir sözden bir davranıştan. Hayat hızlı
akıp giderken, bazen neye üzüleceğini bilmiyor insan. Geçen zamana mı,
pişmanlıklarına mı, kırdıklarını mı, kırıldıklarına mı? Bir şekilde geçiyor
zaman öyle ya da böyle. Karacaoğlan der ya "Sağ olsam gelmez idin / Öldüm
yasa mı geldin?” diye. Mühim olan sağ iken kıymet bilmek gerek.
Bazen
kalbe gömülen insanlar tekrar canlanabiliyor, ya toprağa gömülenler? Gidip de
geri dönmeyenler? Toprak aldığını geri vermiyor. Elbet herkes bir gün göçüp
gidecek. Giderken hayata dair bir iz bırakalım, kalplere değil.