Salya falan değil o.
Tükürüktür.
Hatta kusmuktur.
Kim kime tükürdü derseniz,
Tabiat insanlığı tükürdü ve dahi kustu.
Hatta tükürdükten sonra yüzünü de çevirdi.
Ne haliniz varsa görün gibisinden.
Çişini, pisini, elinin kirini, yüzünün makyajını denize
attın yetmedi kurduğun
fabrikaların ne kimyasal artığı varsa onu da denize
iteledin.
Denize kir atmak için iyi de bir yöntem var: derinden
borularla. Sebep?
Kimse fark etmesin..
Dert gibi bir şey, içine ata ata büyüttü.
Mesaj da verdi ama kimseler anlamadı.
Haliç’te ince ince de değil, kalın bir görüntü verdi,
nerede ise Haliç Altınboynuz
tarihteki tüm varlığının tersine az daha kapanıp imar
alanı haline gelecekti. Zar zor sıyrıldı.
İçinde alık hatta denizanası falaN görünce nasıl mutlu
olduk. Hayat geri geldi diye. Okku vardı
o da kayboldu. Gelsin deniz manzaraları, tekne gezileri,
deniz kenarı piknikler.
Ama tabii çabuk unutup sefahati sefalete çevirmekte
üzerimize yok.
Boğaza ait balıklar vardı. Bir bir yok oldu. Sofradan
kalktı. Lüferin tanesi 100 lira oldu.
Gazetelerde sadece pahalılığı haber oldu. Niye başımıza
bu geliyor sorumlusu olmadı hiç.
Bu ülkede deniz araştırmacıları var, denizcilik
fakülteleri var, çevre bilimcileri, çevre
bakanlığı bile var. Tabiatı korumakla görevli devlet birimleri
ve bunların yasaları var. Bunların
yapılmaması halinde hapise varan cezaları var.
Neredeler? Herkesler neredeler?
Çıksın sorumlular ortaya.
Allah aşkına 2 kişi istifa etsin. Biz maaşımızı buradan
alıyorduk ama millet bu şekli ile
bize helal etmez bunu. Sorumluluk benim. Eksik yaptım,
sesimi duyuramadım, dirayetimi
muhafaza edemedim, karşı koyamadım rantçılara,
dikilemedim sorumsuzluk yapanların
önüne desin. Fabrikaların sorumsuzluğunu kontrol
etmeyenler, her kirliyi denize salınca
temiz kalacağını zanneden beceriksizlik abideleri
neredesiniz?
Şimdi tiyatroyu seyredin bakın. Meseleyi particiliğe
iteleyenleri, ben yapmadım
sorumlusu sensin feryatlarını, kimin döneminde oldu ki bu
goygoycularını, biz gidince oldu,
biz gelince karşılaştık ucuz siyasetini.
Norveç dağlara yapılan asfalt yollara sınırlama getirmiş.
Çok da kolay ulaşılıp insanlar
tabiata zarar veremesin diye. Tabiatı korumanın bir
vazife olduğunun bilincinde olan bu
gavurlara ne öğretebiliriz?
Ucuz bir tarzımız var ve gerçekten medeni davranmıyoruz.
Siyasi parti meselesi zannedenler, çıkarlarını muhafaza
için ülkeyi ateşe verenler,
tabiata, hayvana, dağlara taşlara zarardan yüksünmeyenler
kahrolun emi…
Duam odur ki bunların cezası ahirete kalmasın. Adalet
devletin dinidir. Bu dünyada
görelim.