Ramazan ayında Ankara’ya iftar yemeğine
davetliydim. İftarımızı yaptıktan sonra müsaade isteyerek namazımı eda etmek
için kalktım. Masa da bir tek ben namaz kılıyordum. Masaya gelince arkadaşımın
eşi bir sual yöneltti "Ne zamandan beri namaz kılıyorsun" diye. Biraz
duraksadım, cevabım ilginç ve biraz da düşündürücüydü, "Kendimi bildim
bileli namaz kılıyorum" dedim. "Ne kadar güzel genç yaşlardan
itibaren namaz kılmanız" deyince cevabım, biraz şaşkınlık etkisi
yaptı. "Çocuk yaşta başladığımı sandınız ama ben namaza kendimi bildim
bileli demem de ki söylem, daha yeni başladım ne zaman ki insan kendini bilir o
zaman namaza başlar. Çünkü dünyaya gelmemiz de ki amaç, kulluk. Kulluğun
başlangıcı ise namaz" deyince yüreklerindeki
buhranlığı gözlerinde görür gibi oldum.
Dünyaya gelmemizde ki maksak kulluk.
Kulluğun nasıl yapılacağını bize Resûlallah efendimiz (sav) bize öğretti.
Kuranı kerimde nasıl bir hayat süreceğimiz, anne karnından, ölümümüze kadar işimizde, ahlakımızda,
adaletimizde kısacası ne yaparsak yapalım kulluğumuzu kaybetmeden, İslam’ın esas ve
şartlarına göre davranmamız lazım. Dünya
gelip geçici olduğunu, elbet bizleri Yaradanın boşa
yaratmadığını, bunların bir hesabı olduğunu idrak etmemiz lazım. Nasıl
yaşadığımız şehirde, ülkede yaşam kurullarına uyuyorsak, bize bahşedilen bu
hayatı da, kurallar çerçevesinde yaşamamız şart. Bunun da en önemli hareketi
namazdır.
Namaz ölü bir ruhun dirilişidir. Ruhun
nefes alması, kirlerden arınmasıdır. Dünya kementlerini koparıp, huzura varışın
temsili gösterişidir. Nefs ve şeytanın hilelerinden kurtulup, emre itaatin bir
bağlılıdır. Masivadan kurtulup mevaraya gidişin yoludur. Ruhun üzerinde bulunan
beden nasıl ki belirli gıda almaz ise ölür, ruhun gıdası namazdır, şayet ruhumuzu namaz ile beslemez isek ruh ölür
beden yaşar sadece. Namazın muhtevası
o kadar değerlidir ki, Allah-u Teâlâ vahiy aracılığı ile değil, bizati Miraç
gecesinde Peygamber
efendimize (sav) bildirmiştir. Peygamber efendimiz bir hadisinde “Gözümün nuru
namazdır” demiştir. Namaz görülmeyeni görmemizi,
duyulmayanı duymamamızı,
hissedilmeyini hissetmemizi sağlayan manevi bir yükseliştir. Namazsız cennet olmaz amma velakin namaz ile de olmaz.
Allah ve Resulü ne yasakladı ise onlardan uzak durarak, Resûlallah efendimizin
hayatını şiar edinmek gerek.