Bugün
Moldova (Moldavya, eski adıyla Besarabya) Cumhuriyeti’nin güneybatısı ile
Ukrayna’nın batısında Prut nehri civarında yaşayan Gagauzlar Hıristiyanlaşmış
fakat kimliklerini yitirmemiş bir Türk boyudur.
Gagavuz
Türklerinin ad ve kimliklerine ilişkin değişik görüşler ve kaynaklardan
karşımıza çıkmaktadır. Gagavuz adının etimolojisine dair öne sürülen görüşleri
şunlardır: Gaga Uz “Uzların bir boyu”, Hak Oğuz “Hakka bağlı kalan Oğuz”, Kaka
Uz, Aga Uğuz, “büyük Oğuz”, Ganga/Kanga Uz “Balkaş Gölü civarında yaşayan bir
Türk topluluğu”, Kalauz “sınır bekçisi”, Gök Oğuz/Kara Oğuz, “Göktürk veya
Karapapak, Kara-kalpak gibi bir sıfatla nitelendirilmiş bir Oğuz boyu”,
Keykavus “Selçuklu Sultanı İzzeddin Keykavus’un adı”.
Gagavuz kimliğinin şekillenişi, üst üste
üç tabakadan meydana gelmektedir. Birinci tabaka
4. yüzyılda
Hunlar’ın Avrupa içlerine uzanmasıyla başlayıp Karadeniz’in kuzeyinden Bulgar,
Hazar, Peçenek Kuman ve Uz akınlarıyla devam eden Türklerin Batıya göçü Gagauz
(Gagavuzlar – Gökoğuzlar) Türklerinin etnik kimliğinin başlangıcını (ilk
dalgasını) teşkil etmiştir.
Uzlar ilk
yurtları Hazar Denizi çevresi olan Oğuz topluluklarıdır. Peçenekleri takiben,
Avrupa’ya yerleştiler, 1030’da Kumanlar tarafından Don boylarından
çıkarıldılar. 1060 yıllarında Orta Dneper (Dinyeper) kıyılarına çok sayıda Uz
topluluğu yerleşti. 1064 yılında Tuna’yı geçip Bizans’la savaşları sonucu
katliamdan ve âfetlerden kurtulabilen küçük bir Uz grubu ise Bizans tarafından
Hıristiyanlaştırılarak Dobruca’ya, yerleştirildi. Bu Uz’lar ağırlıklı, bugünkü
Hristiyan Gagavuz Türklerinin atalarını oluşturmaktadır.
İkinci göç
dalgasını bir bölümünü 1260 da taht mücadelesini kaybederek Bizans’a sığınarak
Kırım’dan Balkanlara geçen Selçuklu Sultanı II. İzzeddin Keykavus’un
beraberindeki binlerce Selçuklu Türk, Güneyden-Balkanlar’dan gelen, Anadolu ve Rumeli’nin
fethi sırasında kahramanlığı ve veliliği ile efsanevi bir şahsiyet olan Sarı
Saltuk Baba ve müridleri oluşmaktadır. Bu gruplarda Gagauzlarla karışmıştır.
Üçüncü dalgada
Osmanlı hakimiyeti sırasında Ortodoks Hıristiyan Karamanlı Osmanlı tebası Balkanlar’a
iskan edilmiş ve onlar da Gagavuzlarla kaynaşmıştır.
İlk Gagauz Devleti
Gagavuzlar 1263
de Dobruca’da ilk devletlerini kurdular. İlk yıllarında resmi olarak Bizans’a
bağlıydılar fakat fiilen bağımsızlardı. Başlarında Selçuklulardan Sarı Saltuk
vardı.
Osmanlı Hakimiyeti
Güneyde Bizans
zayıflayıp önceliği Osmanlı’ya kaptırınca bölge I. Murad zamanında Osmanlı
egemenliği altına girmiştir. 1398’de de I. Bayezid bölgeyi tamamen fethedip
Osmanlı topraklarına katmıştır. Gagauzların Osmanlı tebaasına girmesiyle
Bulgaristan’a göçler yaşanmıştır.
1774 Küçük
Kaynarca Anlaşması sonrasında Ruslar Ortodoks olmaları nedeniyle Gagavuzların
hamiliğini üstlendiklerini ilan ettiler. Bu süreçte Rusya İmparatorluğu’nun
baskısı yüzünden Gagavuzların bir bölümü Besarabya’ya göç etti. Besarabya
günümüz Moldova’sına Rusların verdiği ad olup Osmanlı İmparatorluğunun Boğdan
eyaletinin Prut nehrinin doğusunda kalan kısmını teşkil etmektedir.
Enver Paşa
Osmanlılar
1812 de Boğdan’ın Prut nehrinin doğusunda kalan kısmı olan Besarabya’yı
Ruslara bıraktılar. Gagavuzların bölümü Rus işgali sürecinde
Anadolu’ya göç ettiler, dinlerini değiştirerek Müslüman oldular. Onlardan biri
de Enver Paşa’nın ailesi. Bulgaristan’da kalanlar da 93 harbi olarak
bilinen 1877-1878 Osmanlı Rus savaşından sonra Bulgaristan’ın
bağımsızlığını ilan etmesi üzerine Besarabya’ya kaçtılar.
Komrat Cumhuriyeti
Rusların yıllar
boyu sürdürdüğü baskı politikasına karşı milli kültür ve kimliklerini korumak
amacıyla 6 Ocak 1906 tarihinde Komrat’ta Andrey Galaţan (Galatsan) ve Atmaca
Pavlioğlu önderliğindeki Gagavuz çiftçiler, Rusya İmparatorluğu’na karşı
ayaklandı, Çiftçiler Komitesi adlı bir komite kurdular. Bu komite 10 Ocak
1906’da Komrat bölgesinin cumhuriyet olmasına karar verdi. Böylelikle
Komrat Cumhuriyeti resmen kuruldu. 21 Ocak 1906 tarihinde Ruslar tarafından Komrat
Cumhuriyeti tamamen yıkıldı. Önemli bir Gagavuz nüfusu başta Kazakistan olmak
üzere ecdad vatanları olan Orta Asya’ya geri döndü. Bir kısmı Güney Amerika’ya
gitti.
Romanya dönemi
Besarabya 1918
de Rusya’dan ayrıldı ve Romanya’ya katıldı. Daha doğrusu 1917 Ekim Devrimi
sonrası karışıklıklarını fırsat bilen Romanya tarafından işgal edildi. 1925’te
Gagauzlara karşı yoğun Romen asimilasyon faaliyetleri yapılmıştır. Gagauzların
bir kısmı bundan kurtulmak için Özbekistan Taşkent’e gitmiştir. Yine başka bir
kısmı Brezilya-Romanya arasındaki bir antlaşmaya dayanarak ücretsiz gemi
bileti, seyahat esnasında yemek, varıldığında da toprak imkanlar verilerek
SãoPaulo’ya gitmek zorunda kalmıştır.
Rus İşgali/Sovyet Dönemi
Besarabya 2.
Dünya savaşı sonlarında 1944 de Ruslar tarafından tekrar işgal edildi. 10 Şubat
1947 de Sovyetler Birliği sınırlarına dahil edildi. 1980 lerde Gorbaçov SSCB’si
glasnost (açıklık) ve perestroika (yeniden yapılanma) adları altında iki
düzlemde reform çalışmaları başlattı. Bu çalışmalar sonrasında Soğuk Savaş
bitirilmiştir. Yapılan seçimler sonucunda 31 Ekim’de Komrat’ta yeni bir Gagauz
Yüksek Sovyeti kuruldu, Stepan Topal Başkan seçildi.
Özerklik
1991’de
Sovyetler Birliğinin dağılmasıyla, Gagavuz Türkleri arasında
bağımsızlık yanlısı akımlar güçlendi. Moldova’nın 27 Ağustos 1991 de
bağımsızlığını kazanmasıyla Gagauzlar da kendi cumhuriyetlerini ilan ettiler.
Ancak Türkiye’nin de arabuluculuğuyla 1994 yılında bağımsızlıktan
vazgeçilerek Moldova’ya bağlı olarak Gagavuz Yeri Özerk Bölgesi kuruldu. Bütün
bu mücadelelerde hiç kan dökülmedi. Gagauzya’nın bayrağı ve marşı var.
Türkiye’nin yardımları
İlk olarak
Mustafa Kemal Atatürk Türkiye Cumhuriyeti adına Gagavuzlarla ilgilenmiş, 1930
da başta öğretmen olmak üzere çeşitli görevliler göndermiş. O öğretmenlere
Gagavuzlar “Atatürk’ün çocukları” adını vermiş. Komrat’ta Atatürk
Caddesi var.
1918-1944 arası
Romanya içerisinde kalmış Gagavuzya. O dönemlerde Romanya Büyükelçisi olan
Hamdullah Suphi Tanrıöver bütün Gagavuz köylerini ve şehirlerini gezerek tesbit
ettiği yaklaşık 100 öğrenciyi Türkiye’ye göndermiş. Onların hepsi okumuş,
kariyer sahibi olmuşlar. Ancak 2. Dünya savaşı çıktığı için Türkiye’de
kalmışlar. Tanrıöver Gagauz kasaba ve köylerinde Türkçe eğitim yapan okullar
açılmasını da sağlamış.
Süleyman Demirel
de, Sovyetler çözüldükten sonra 1994 de Moldova ziyareti sonrasında
Gagauzlara yardım etmiş, içme suyu yatırımı için 20 milyon dolarlık kaynak
sağlamış, o yüzden Gagavuzlar tarafından çok seviliyor, Komrat Üniversitesi
önünde de büstü dikilmiş. TİKA Komrat’ta Atatürk Kütüphanesi’ni
kurmuş, Komrat Devlet Üniversitesi, Kuzey Kıbrıs’taki Orta Doğu Teknik
Üniversitesi ile işbirliği geliştirmektedir. Gagauz gençlerinin
Türkiye’de eğitim alması teşvik ediliyor. ilköğretimin 4. sınıfı sonuna kadar
anadilleri olan Türkçe de öğretiliyor. Komrat Üniversitesinde çok sayıda
Türkiyeden öğrenci de var.
Nüfus
Dünyadaki toplam
Gagavuz nüfusunun yaklaşık 350.000 olduğu tahmin edilmektedir. Yaklaşık 250 bin
Gagavuz, Moldova’da, Ukrayna’da, Kazakistan (Taşkent ve Fergana),
Kırgızistan, Özbekistan ve Kabardey olmak üzere eski SSCB topraklarında
yerleşiktir. Romanya’da (Dobruca), Balkanlar’da Bulgaristan (Deliorman) 5-6
bin,Yunanistan’da da, Makedonya’da da yaşamaktadırlar. 4 milyon nüfuslu
Moldova’da Gagauzların 160 000 kadarı yaşıyor. Bunların büyük bir kısmı Moldova
güneyindeki Bucak yöresinde yerleşik.
Dil
Konuştukları dil
Oğuz dil grubundan olup Anadolu Türkçesine epey yakın. Aralarında Gagavuzca
sokakta Rusça konuşuyorlar. Rusça hâlâ iletişim, eğitim ve basın dili
olarak kalmaya devam etmektedir. Moldova dilini benimseyememişler.
Gagavuz dil ve kültürleri ile ilgili yüksek eğitim Azerbaycan’daki Türkoloji
bölümlerinde yapabilmektedir.
Kiril dünyası
Rusya Federasyonu içerisinde olmalarına rağmen 1993 yılında Türkçü düşünür
Necip Hablemitoğlu’nun da desteği ile 3 harfi faklı Türk alfabesi kullanmaya
başladılar.
Din
Gagavuzlar 11.
yüzyılda Bizans kilisesinin etkisiyle Ortodoksluğu kabul ettiler, fakat Slav ve
Latin çoğunluk arasında Türk kimliklerini korumasını bildiler. Gagauzlar, eski
Türk inancı olan “Gök Tanrı Dini” (Şamanizm) ile Hıristiyanlığı birleştirip,
özgün bir inanç yapısı oluşturmuşlardır. Nitekim Hıristiyanlıkları diğer
Hıristiyanlara göre oldukça farklı. Mesela Hıristiyanlarda olmayan kurban kesme
adeti Gagauzlarda var. Ayrıca adak kesimi de yapıyorlar. Sağlık
için, herhangi bir dilek için. Ev yaptırınca mutlaka koç kesiliyor. Kurban
kesmeden eve girmek uğursuzluk kabul ediliyor. Ayrıca ölülerin yıkanması
ve domuz etinin yenmemesi, kiliselere ayakkabı çıkarılarak ve kadınların
başlarını örtülü girilmesi de başka Hıristiyanlarla aralarındaki diğer farklılıklar.
Gagauz Profesörü Ay Baba Mihail Çakır’ın çevirdiği İncil’i Türkçe okur,
ibadetlerini Türkçe yaparlar. Allah derler. Gagauzlar muska takarlar. Nazar
inancı Gagauzlar arasında da yaygındır, nazardan korunmak için nazar boncuğu
takılır, okuma ve dua ile tedavi yolları uygulanır. Adları genellikle Mariya,
Dimitri, İvan, Mihail gibi dini adlar olduğu için Türkçe değil. Soyadları ise
genelde Türk kelimeleri.
Gagauz Türkleri
dünya üzerindeki en orijinal ve bozulmamış Türk topluluğu olarak bilinmektedir.
Gagavuz
Özerk Yeri ilk kadın Cumhurbaşkanı İrina Vlah, Türkiye
ve Türk dünyası ile iyi ilişkileri Bokurtlu küpesi ile 21.
Yüzyıl’ın Tomris Hatunudur.
Gagauz Türkleri Turan’ın gerçekleşeceğinin en güzel
delillerinden biridir. Dinimiz yerine dilimizin birleştiriciliğinin ne kadar önemli ve güçlü olduğunu bir kez
daha görmüş olduk.