Uzun süredir yaz/a/mıyorum.
Yazmak için en gerekli şeyin "umut" olduğunu bu üretemediğim süreçte
iyice anladım. Meğer en karamsar satırlar bile küçücük bir umut ışığının
peşinden koşar da yer edinirmiş sayfada. Ne kadar da umutsuzmuşum/z bugünlerde.
Yazamadığım sürede memleketimizi
izledim, insanlarımızı gözlemledim. Kendi içimden dışıma doğru... Karanlık
günler gördük/görüyoruz. Yapışkan eller önce çocuklara uzandı, kadınlara
uzandı, sonra doğaya uzandı,memlekete uzandı; uzandı da uzandı. Koruyamadık.
"Korumaya da çalışmadık
belki." bu sitem cümlesini de niye mi kurdum şimdi? Gerçekten korumak
isteseydik hepsini de koruyabilirdik. Koruyacak güçler, denetimler, yönetimler
yaratabilirdik. Oysa yerimizde sayıp duruyoruz. Ne yerimizde sayması geriye
gidiyoruz demek daha doğru.
Birileri ölüyor "Başın sağ
olsun." birilerinin evleri yanıyor ya da selden zarar görüyor "Geçmiş
olsun."diyerek geçiyoruz. Kusura bakmayın ama bu dilekler çoğunuzda hiç de
içten değil. Üstelik bunlar empatiden yoksun sözler. Felaketlere maruz kalan
insanların ve diğer varlıkların canlarının ne derece yandığını bilmeden,
öylesine usulünce söylenmiş sözler işte. Eğer yaşananları gerçekten
anlayabilseydik "bir şey olmamış" gibi kolayca devam edemezdik
hayatımıza. "İyi ama hayat devam ediyor." diyebilirsiniz. Evet, devam
ediyor. Her gün gülümsemesi solarken çocukların, kadınların kanı dökülürken
toprağa, ağaç dibindeki karınca yuvasını saran ateş çıtırtılarla uğuldarken,
dallardaki kuşların çığlığı göğe ağarken... Sellerde evini barkını, bağını
bostanını en önemlisi de canını yitirirken insanlar; onların acısıyla özdeşim
kuramayanlar için hayat dolu dizgin devam ediyor. Tatil yerlerinde gülümsüyor
selfieleri..
Dünyanın bir ucunda ya da ne
bileyim geçmişte bile yaşanan haksız bir olay, bir felaket duyarlı insanı hâlâ
üzebiliyorken belki geçen sene ya da sadece birkaç hafta önce tatile gittiği
yerlerin yandığını, tur gezileri düzenlediği yerleri sel vurduğunu görmezden
gelen, yurduna ve insanına göz yaşı dökmeden, mücadele yoksunu "Geçmiş
olsun." deyip geçen insanları anlayamıyorum. Geçmiyor arkadaş, anlayın
artık! Geçse de yakıp yıkıp dağıtarak geçiyor. Kelebeğin desenli kanatlarını,
arıların bal kovanlarını, köylülerin umutlarını, çocuklarımızın yarınlarını
çalıp da geçiyor. İnsanlığınızı elinizden alıp da geçiyor.
Siz "Geçmiş olsun."
diyorsunuz ama geçmiyor. Hiçbir şey yokmuş gibi davrandığınız, mutlu
selfielerinizle sosyal medyayı sallamaya çalıştığınız, memleketin az ötesi
sanki size çok uzakmış sandığınız; açıp okumadığınız, akıl yürütüp
sorgulamadığınız sürece de geçmeyecek.
Dünyayı sorgulayanlar, bilgiyi
sorgulayanlar, sorguyu sorgulayanlar biz çoktan uyandık ve mutsuzuz. Açıp
okumayanlar, az ilerisini göremeyenler, azıcık saadetle yetinenler siz
uyuyorsunuz, aptal ama çokça mutlusunuz. Mutsuzluk geçici ama aptallık kalıcı,
size de geçmiş olsun. Aptalların çoğunlukta olup yarattığı bu atmosferde
yaşamak zorunda olduğumuz için bize de "Geçmiş Olsun!"