İktidarın
yanlış ekonomi politikalarındaki inadı, duyarsızlığı sebebiyle geldiğimiz
noktada; artık mutfaklardaki tencerelere kaynamaz hale gelmiştir.
Hayat
pahalılığına, adaletsiz gelir dağılımına, üretmeyen ekonomiye, işsizliğe, ağır
vergilere, israflara karşı çıkarak; İşimize, aşımıza, kendimize ve geleceğimize
hep birlikte sahip çıkalım yanlış yönetiliyoruz ve bunu hak etmiyoruz.
Halkın
hemen her kesimi perişan ve mutsuz,
ekonomiden, hukuksuzluktan herkes muzdarip.
Öğretmenler; Aynı işi yapan, aynı okul mezunu, aynı dersi anlatan
öğretmenler uzman, kadrolu öğretmen, sözleşmeli öğretmen, ücretli öğretmen diye
çeşitlere ayrılıyor. Bu garip ve haksız uygulamaya bir an önce son
verilmelidir. Öğretmenleri sınıflandırarak meslek onuru ile oynanmamalıdır.
Kadrolu
öğretmen rapor aldığında, hamilelik gibi durumlarda sınıflar boş kalmasın diye
alınan ücretli öğretmenler artık devlette bir kadro haline gelmiştir. 106 bin
öğretmene ihtiyacımız varken, 69.126
öğretmen maalesef ücretli olarak çalışmakta ortalama 18 saat derse giren
öğretmen 1544 tl ücret almaktadır.
Devlet asgari ücret altında öğretmen çalıştırmaktadır.
Çiftçi; Eskiden
tarlasını eken çiftçi altın gününe girmiş gibi idi. Yani yıl boyunca tarlasına
harcadığı parayı hasatta geri alıyordu. Yani harcadığı kadarını geri alıyordu.
Şimdilerde inatla hala tarlasını ekmeye çalışan çiftçi ürettiği maliyetine bile
satamamaktadır. Girdileri mazot, gübre, tohum vs kat kat artarken ürünü
neredeyse tarlada kalmaktadır.
Esnaf; Türkiye’de faaliyet gösteren 300 bin civarında küçük esnafın
borçluluk oranı yüzde 65’i geçmiştir. Zaten ekonomik durumu kötü olan esnafa
birde pandeminin verdiği zarar düşünülürse küçük esnafın belini doğrultması
kolay olmayacaktır. Esnafımızın asıl beklentisi karşılıksız hibe desteği,
vergi affı gibi daha etkili maddi desteğinin sağlanmasıdır.
Asgari Ücretli; Ülkemizde çalışanların % 46’sı açlık sınırının altında ücretle çalışmaktadır. Asgari ücret artık ülkede
normal ücret olmaya başladı. Yani ülkede 66 milyon açlık ve yoksulluk
içerisinde yaşamaktadır.
Emekli; Devletine
yıllarca hizmet ederek emekli olan vatandaş bugün 1500 liradan başlayan maaşlar
almaktadır. Asgari ücretin açlık sınırı altında kaldığı ülkede bu maaş ile
emekli yaşam savaşı vermektedir. Emekli maaşının hiç yoksa asgari ücret
oranında olması gerekir.
EYT; Maç
başladığında kural değiştiren hükümet “Emeklilikte Yaşa Takılanlar” yani EYT’lilere
büyük haksızlık yapmaktadır. EYT’liler sadece hakları olan emekliliği
istemektedirler. Kaldı ki iktidarı muhalefeti ile bütün siyasi partiler söz
verdiği halde hala bu hak gasbı giderilmemiştir.
3600; Kamuda
çalışan binlerce memura söz verildi. Öğretmenler, hemşireler, imamlar, polisler
3600 ek göstergenin çıkmasını bekliyorlar. Emekli olduklarında neredeyse
maaşları yarı yarıya düşen memurlar bu
sebeple 65 yaşı beklemek mecburiyetinde kalmaktadırlar. Hükümetin söz verdiği
3600 ek gösterge verilirse yeni istihdam alanı açılacaktır.
Saydığımız
bu sosyal grupların kendilerine has
sıkıntılarının yanında ortak sorunları ekonomidir. Vatandaşı dar boğazdan
kurtarmak için acilen bazı tedbirler alınmalıdır.
Bir
an önce israf ekonomisinden üretim ekonomisine geçilmeli, özellikle gıda
enflasyonunu önlemek öncelikli çareler düşünülmelidir. Açlık sınırının dahi
altında düşen asgari ücret yeniden düzenlenmeli ve bu ücretlerden vergi
alınmamalıdır. Elektrik, su, doğalgaz, internet ve iletişim giderleri gibi
sabit giderlerden alınan vergiler düşürülmelidir.
Her şeyden önce mutfakta ki yangın bir an önce söndürülmelidir. Aksi
halde tencere ile gelenler tencere ile gideceklerdir