Kırıkkale
Cumhuriyetle kurulan, onunla büyüyen, gelişmeye çalışan, yerleşim yerlerimizden
biridir. Cumhuriyetin ilk yıllarında hızlı bir gelişme ve nüfus artışı ile Orta
Anadolu, Orta Kızılırmak Havzasında, ülkemizin dört tarafından umut ve heyecanla
gelen vatandaşlarımızın ortak oluşturduğu, ilk ağır silah sanayinin, bizzat
Atatürk ün emri ve direktifleri ile kurulan şehrimizdir.
Kurtuluş Savaşı
bitip ülke düşmandan temizlendikten sonra, Atatürk savuma sanayinin zayıflığını
ve bu konuda sağlam temelleri olan bir yatırımın olması için yer arandığında,
Kırıkkale’nin, bunun için en uygun yer olduğu fikrine varır.
İşte bu düşünceden doğan Kırıkkale
1925 de on hanelik bir köyken;
1928 yılında Pirinç Fabrikasını,
1929 da Mühimmat Fabrikasını,
1931 de Çelik Fabrikasını,
1936 da Barut ve
Tüfek Fabrikalarının kurulmasıyla, 2001 yılında yirmi beş mahalleli ve 205 bin
nüfuslu kocaman bir il olur.
Cumhuriyet le
beraber Atatürk ün yaptığı en büyük yatırımKırıkkale’ye olmuştur. Bunun için
biz bu şehre kendi aramızda cumhuriyet
şehri deriz de Atatürk’ün adını pek söylemezdik.
Maalesef Kırıkkale’mizAtatürk’ten
sonra yavaş yavaş sanki bilinçli bir şekilde yatırımları ya durdurdularya da
buradaki yatırımların kollarını azar azar budamaya başladılar.
Özellikle son on
yirmi yıldır iktidarda bulunan AKP Hükümeti ,’’Mili Piyade Tüfeğimiz’ ’de olduğu gibi, bazı silah yatırımlarını
başka yerlere kaydırarak Atatürk ün şehrini küçültmeye ve yok olmaya doğru
götürmüşlerdir.
O gün ağır silah
sanayinin Kırıkkale de kurulmasına neden olan Atatürk ve arkadaşlarının ne
kadar doğru karar verdiklerini, ülkesini seven herkes anlamaktadır. Burada tüm
alt yapısı ve en elverişli bir coğrafi yapıya sahip Kırıkkale’nin tüm bu
özelliklerini yok etmeye çalışanlar, Kırıkkale’ye yapılan tüm olumsuzlukları
eğer art niyet bir davranışla yapmıyorlarsa bilgisiz ve ilerde olabilecek
olumsuzlukları düşünemediklerindendir.
Kırık Köyü, o
yıllarda çok küçük bir köyken, hepimiz yurdumuzun çeşitli yerlerinden gelerek
burayı yurt edindik. Kırıkkale bizim evimiz, yuvamız, işimiz,aşımız, olmuştur.
Şehrimiz, ülkemizin her yerinin ayrı bir değeri ve özelliğini taşıyarak, güzel
bir beraberlik oluşturmuşlardır. Bayramlarımızı, düğünlerimizi, cenazelerimizi
geldiğimiz yerlerden farklı değer yargılarının harmanlamasıyla oluşturduğumuz,
daha farklı birlikteliklerle beraber olduk.
Maalesef, Atatürk’ün şehri Kırıkkale,günden
güne küçülmekte ve insanlarımızın buralarda kalmasını gerektiren ortamların yok
olmasına çalışmaktadırlar. Bu şehri Atatürk kurduğu için, en yeni vecumhuriyetle
kurulan bir il olduğu için, en planlı ve en yaşanan bir yer olmalıydı.
Kırıkkale’miz, adata cumhuriyetle gelen yeniliklerin ve Atatürk ün tüm
yaptıklarının sergilendiği bir yer olmalıydı. Dış ülkelerden gelen herkes yüz
yıllık kazanımlarımızı, Atatürk’ün, arkadaşlarının bu ülke için yaptığı her
şeyi burada görmeliydi. Şehrimizin neresine bakarsak Atatürk’ten, cumhuriyetten
ve kurtuluş mücadelesinin anılarının canlandığı bir şeylergörülmeliydi.
Kırıkkale, Atatürk’ün ve cumhuriyetin her an yaşatıldığı kocaman bir Açıkhava
müzesi olmalıydı. En önemlisi adı Atatürk’le özleşen bir ad olmalıydı…
Kısacası başkente gelen yerli ve yabancı herkes
buraya uğramalıydı. En iyi okullar, en planlı yaşam alanları, en iyi programlar bu
ilimizde uygulanmalıydı. Cumhuriyetle gelen tüm kazanımlarımızı herkes burada
görmeliydi.
Özellikle belediye başkanımız ve ilerdede
belediye başkanı olacak vatandaşlarımız, bu ufuk ve görüş doğrultusunda bilgiye
sahip olurlarsa şehrimizin gelişmesi ve ileriye dönük büyük hamleler yapması
daha kolay ve kaçınılmaz olacaktır.
Kırıkkale’yi her yönüyle Atatürk’ün ve
cumhuriyetin amaçladığı çağdaşlık görüşüne paralelvizyonkazandırmaya çalışalım.
Göreceksiniz o zaman Atatürk’ün şehri Kırıkkale’de yaşamak çok farklı, çok anlamlı,
çok daha zevkli olurken, Kırıkkale’mizde bir numara bir
ilimiz olacaktır.