Yıl 1983 Kırşehir öğretmen okulundayım.
Şiir yazıyorum ufak tefek kendimce.
Şehrin yazarlarıyla, şairleriyle sohbetlerimiz oluyor
zaman zaman. İçlerinden biri var dikkatimi çekti. Onun sohbeti beni çok
etkiliyordu.
Bayağı samimi olduk. Herkes aşık boyacı diyordu.
Güzel şiirleri vardı. Asıl adı Hüseyin Canıtez, 2000in
üzerinde şiirinin olduğunu söylerdi.
Valilik bazı şiirlerini kitap haline kitap haline getirip
yayınlamış bundan bahsederken gözlerinin içi gülerdi.
Bir gün heyecanlı heyecanlı Aşık Boyacıyı aradım gideceği
yerlerde. Ahi Evran Camiye yakın bir parkta buldum. Sohbete başladık elimde
bulunan Türk Edebiyatı dergisini uzattım. Boyacı dedim seni yazıyor. Aldı eline
dergiyi gözden geçirdi. Hiç bu kadar mutlu görmemiştim Boyacıyı.
Evet boyacı hakkında yazmış olduğum; Türk Halk
Edebiyatının Karacaoğlan'dan sonraki son temsilcisi Aşık Boyacı yazım
yayınlanmıştı. Yazıyı büyük bir özenle okudu yüzüme baktı ve gülümsedi,bende
çok mutlu idim.
Oturduğumuz yerden kalktık koluma girdi yok dedimsede
yakındaki pastaneye götürdü. Pastanenin sahibine "Benim en değerli
dostum" dedi.
Bir üzüm suyu istedi, üzüm suyu bir şişe geldi bana
uzattı.Biliyorum boyacının o son parasıydı.Parası olmadığı için o hiçbir şey
içmemişti bana da ne içersin diye sormamıştı.
O günden sonra boyacıya olan saygım ve sevgim bir kat
daha artmıştı.
Kış çetin geçiyordu o sene hasta olduğunu duydum yanlış
hatırlamıyorsam Özdağ'daki evine gittim. Beni görünce mutlu oldu. Dışarıda
şiddetli yağmur yağıyordu, evi çatısız damdı.
Evin damında birikmiş yağmur suları damlalar halinde
damlıyordu. Su damlalarının altına kovalar konulmuştu her yer ıslanmasın diye.
Evet Aşık Boyacı yalnız yaşayan bir halk ozanıydı,
odasının duvarında sazı asılı duruyordu.
O sene mezun olup Kırşehir'den ayrıldım.
Daha sonra o dam evde boyacının vefat ettiğini duydum.
Gerçi şimdi o üzüm suları üretilmiyor ama şişesi aynı gazoz şişesi gibi...
Nerede bir gazoz şişesi görsem Kırşehirli Aşık Boyacı
gelir aklıma Namî değer Hüseyin Canıtez.
Allah rahmet eylesin mekânı cennet olsun.
Gerçi gerçek halk ozanlarının sonu aynı değil mi
perişanlık.