“Kendini
kendinle tanı, kendini tanıyan Tanrıyı tanır.”
Sokrates
Zorluklarının
üstesinden gelmenin ve hayatı kolaylaştırmanın her zaman bir yolu vardır. Bu
dünyada var olduğumuz müddetçe doğa, çevre, toplum ve diğer insanlarla birlikte
hayatı düzgün ve uyumlu şekilde bir arada yaşamak zorundayız. İnsan işe yaramayanı, yanlış ve faydasız olanı değiştirebilme; fiziksel,
zihinsel ve ruhsal anlamda daha iyi ve daha mutlu bir şekilde yaşayabilme
yeteneğine, kabiliyetine, becerisine sahiptir. Her insanın içinde hem kutsal
bir yaşam hem de canice bir yaşam vardır. Hayatınızda kimse size değer
vermemiş olabilir, hatta Fransız Filozof Saint Simon’un “Şakirtlerimden bir tek beni Michelet anladı o da yanlış
anladı” sözünde olduğu gibi en yakınlarınız bile anlamayabilir.
Ancak tarihe adını yazdırmış ünlü kişiler tek başlarına var olmuşlardır.
Fransız
Filozof Volter: “İnsanın çok tanıdığı az dostu olur”,
Macar
Filozof Emil Michael Cioran’ın: “Herkes sizden iyi söz ettiği zaman, vay halinize!” sözleri önemlidir.
İnandığınız yolda, bilge seviyesinde kendinizi yetiştirip doğru yolda yürüyün
gerisi boştur.
Arjantinli
Marksist siyasetçi Che
Guevara’nın: “Hayatta
daima gerçekleri savun! Takdir eden olmasa bile, vicdanına hesap vermekten
kurtulursun. İyilik yapmaya devam et, karşındaki o iyiliğe layık olmasa bile,
sen o iyiliğe layıksın.” Sözlerinde
olduğu gibi daima iyi niyetli ol, hep kazanırsınız.
Eskiye
nazaran, hayatın hiçbir döneminde olmadığı kadar şanslı durumdasınız. Bilgiyi,
kültürü uzaklarda aramamıza gerek yok her şey elinizin altında. Devir kafa
devri, bilgi devri, başarı, mutluluk ancak bilgi sayesinde kazanılır. Bu günkü
modern çağın mürşidi, yol göstereni, başarıya götüreni internet, medya gibi
bilişim organlarının mucize etkilerinden, sunduğu sınırsız olanaklardan
faydalanarak mutlu ve başarılı olabilirsiniz. Kültürünüzü, eğitiminizi,
kişiliğinizi, sosyal yönünüzü geliştirip, vasıflı, faydalı, verimli ve
nitelikli insan olabilirsiniz.
Eğer
mutluluğunuzun kalıcı olmasını istiyorsanız en ufak olumsuz düşüncelerden, can
sıkıcı ortamlardan, kızgın durumlardan, tartışmalardan, kıvılcımlardan,
cehaletten uzak durmanız gerekir. Aksi takdirde bedeninizde fiziksel ve ruhsal
rahatsızlıklar ortaya çıkar. Kişi ne
kadar neşeli, pozitif, dahi seviyesinde bilgili olursa o kadar sağlıklı olur. Neşeli olup da hasta olan insan
yoktur.
Bir
atasözümüzün söylediği gibi “Adamı yıkan
gamdır, duvarı yıkan nemdir.” Her şeyden şikâyet eden, yakınan, negatif
enerjilerle dolu, olumsuz düşüncelere sahip, karamsar insanlar hasta kişilikli
insanlardır. Bu insanlar zayıf karakterli olduklarından hiçbir zaman acıdan
kurtulamazlar, acıyla beslenirler, etrafına negatif enerji yayarlar. Sürekli bozlak, hoyrat, aydost, ağıt, uzun hava
türküleri dinlerler. Kadercidirler, yakınıcıdırlar.
İnsanı ve organizmasını içinde yaşadığı
olumsuz düşünce ya da duygular kadar başka hiçbir şey yıpratmaz. Acı, üzüntü bedenin gücünü kaybettirir.
Tüm hastalıklar kişinin kendisi
tarafından yaratılır.
Milattan
sonra ikinci yüzyıla ait gnostik felsefe düşüncesinde: “Kederli insanın duası
hiçbir zaman Tanrı’ya ulaşacak kadar güçlü değildir. Bir darbe yediğinizde
ettiğiniz hiçbir dua hedefine asla ulaşmaz.” sözü çok önemlidir.
Hayatın en aşağı dip
noktasında yaşayanlarda insandır, en üst zirve noktasında yaşayanlar da
insandır. En aşağı tabakada yaşayanlar bilim ve eğitim seviyesi düşük kitleler
ve şarlatanlar tarafından kuşatılmıştır. Duygu ile düşünce ile başkalarının,
çevrenin, eskimiş, demode olmuş geleneksel oluşumların, sahte inançların etkisi
altındadırlar. Burada kişi kendisi
değildir. Çevre, toplum, aile, kurum ve kuruluşlar kişinin kendisi olmasına
izin vermez, özgür bırakmaz. Hayatın en üst katmanında yaşayanlar ise akıl
ve bilimle barışık, özgür insanlardır.
Bugünkü
karmaşık dünyada yolunuzu kaybetmemek, var olabilmek, üstlendiğimiz konulara
tam egemen olabilmek, yaşamın üstesinden gelebilmek ve zirvelere yükselip orada
tutunabilmek için mutlaka bir öndere,
mürşide, bilgeye ihtiyacınız vardır. Bir tek fikir, duygu, düşünce bile zihninizde bir pencere, yeni bir
ufuk, bir mutluluk kapısı açar. Ama sadece çabalayana, gayret gösterene. Ünlü
ozanımız Muhlis Akarsu’nun söylediği gibi:
Deli
gönül feryat etme boşuna
Hal
bilmez kişiye yar olamazsın
Bir
mürşide bağlamazsan özünü
Hakkın
huzurunda var olamazsın
Mutluluğun
yolunu keşfetmek,
Hayatınızdaki
zayıflıklardan, yenilmişliklerden, kötülüklerden, zararlı olan acılardan
kurtulmak,
İçinizdeki
uyuşukluğu, gaflet uykusunu, tembelliği, acıyı, kederi öldürüp, güç-kudret
duygusunu yükseltmenin,
Tüm
engelleri aşıp mutluluk duygusunu derinden tadabilmenin, mutlu bir yaşam sürebilmenin yolu çok okuyup, araştırıp, sorup,
sorgulayıp, içinize bilgelik tohumları ekerek, dahi düzeyde ışıklanarak, bu
ışık şavkıyla hem kendinize hem tüm insanlığa yön verip aydınlatan kutup
yıldızı olmakla sağlanır. Bir kere ruhunuzu bilgiyle uyandırın, gerisi mutlaka
gelir. Uyanan ruh bir daha asla uyumaz. Sadece
bilge insanlar hakikati anlayabilir. Aksi taktirde hayatınız anlamsız,
tatsız hiçbir işe yaramayan sönmüş bir yıldız gibi akıp geçer.
Alman Filozof Friedrich Nietzsche:
“Fatihler
şansa inanmaz, hayat; kendisini alt edenindir.”,
İranlı sosyolog, Ali Şeriati: “İnsan kendi kendisinin sebebidir. Gecenin
hükümranlığında yetiştirin kendinizi”,
Amerikalı
yazar, filozof, siyasetçi ve diplomat
Benjamin
Franklin: “Tanrı, kendilerine yardım edenlere yardım eder.”
Sözlerinde olduğu gibi başarı kendi kendine gelmez. Kutsal ve
mutlu bir yaşama erişebilmek için, her daim, gündüz ve gece
kendinizi onarın, inşa edin, alt edin hayatı.