Cumhurbaşkanlığı Hükümet sisteminin gelmesiyle tek kişinin
karar verip, yönettiği bir sistemin uygulanması hükümetten nemalananlar hariç
birçok kişiyi rahatsız etmiştir.
İktidar partilerinin milletvekilleri bile kendilerinin
yönetimde söz sahibi olup etkilerini kaybetmelerinden sıkça şikâyet eder duruma
gelmişlerdir.
Parlamenter sistemin uygulandığı zamanlarda vatandaşların
devlet dairelerinde takip edeceği bir iş için direk meclise gidip: seçtiği
milletvekili ile görüşerek devlet dairesinde işlerini vekili yolu ile takip
ediyordu.
Meclisin içini kendi şehrinden, sokağından bile daha iyi tanıyan
insanlar vardı. Hatta merkezde ve yakın illerde olan bazı vatandaşlar mecliste’’ …..Milletvekilimizin yanına gideyim bir
çayını içip yemeğini yerim. Yedirmezsede
nasıl olsa meclisin yemekleri bizim evdeki çorbadan bile ucuz’’diyerek
soluğu mecliste alıyordu.
Meclis vatandaşlar
tarafından dolup taşıyordu.
Vekilleriyle yüz yüze görüşen vatandaşlar da işlerinin
vekilleri eliyle takip edilmesinden çok mutlu oluyordu.
Bugüne gelecek olursak devlet Saraydan yönetiliyor. Saray
ise partili Cumhurbaşkanlığında sadece iktidarın varıp geldiği, muhalefetin hiç
uğramadığı bir yer durumuna gelmiştir.
Meclis öyle miydi?
Toplumun her kesiminin gelip işlerini takip ettiği bir
yerdi.
Birçok vatandaşımız Sarayın kapısı nereden açılır, nasıl
gidilir bilmiyorlar.
Bakanlar, milletvekili olmayanlardan atandığı için bırakın
vatandaşlarla görüşmeyi Milletvekillerinin bile aramalarına cevap vermediğini
söyleyip, yazıyorlar.
Bu sistemde kanun yapmaktan başka hiçbir görevi olmayan
milletvekilleri mecliste bulunmaktadırlar. Fakat meclis ve milletvekilleri
özgür kanun çıkarmaktanda mahrum bir şekilde çoğunluğu temsil eden bu sistemde
bir kişinin dediğiyönde kanun çıkarmak zorunda kalıyorlar.
Bunun için çok
ÖZLEDİM:
Parlamenter sistemde herkesi kucaklayan Cumhurbaşkanını
özledim.
Hangi siyasi partiden olursa olsun parti rozetini çıkarıp
herkesi kucaklayan Cumhurbaşkanını özledim. Bu ülkede ‘’Çocuklarına gücü yetmeyen bir baba benmiyim’’ diyen
Cumhurbaşkanını özledim.
Şapkasını vatandaşlar kapınca, şapkasını kurtarmak için
hamle yapan ‘’Şapkayı kurtardık’’
diyen Başbakanı özledim.
Hergün karikatürleri yapılarak basında çıkan mizahlara dava
açıp ses çıkarmayan başbakanları, cumhurbaşkanlarını özledim.
Yazar kasayı protesto için Başbakanlığın kapısına atılınca,
hoşgörüyle karşılayan Başbakanı özledim
Parlamenter sistemde meclis hem muhalefetinhem deiktidarın
ortak yeri olunca halkında tamamını temsil eden bir yerdi.
Şimdiöylemi?
İktidar Sarayda,muhalefet ise sadece meclistevarlığını
gösterebiliyor. Böyle olunca işler saraydan yönetilip,sorunlar saraydan
çözülünce,halkımızda ortak bir noktada buluşamıyorlar.
Görüşler ve düşüncelerde siyasi olarak aralarında derinleşen
görüşayrılığı ile dahada karmaşık ve çözümsüz bir duruma geliyor.
Bize çok yakışan, daha çok küvetler ayrılığının temsil
edildiği, daha çok kişinin temsil edildiği parlamenter sistemi tolumu
muzdabirçok kişinin özlediği bir gerçektir.
İlerdeyalnış seçeceğimiz bir kişi ülkemizi tahmin edemeyeceğimiz
bir yerlere götürebilir.
Allah korusun ülke ve millet olarak çok zor durumlarda
kalabiliriz.