Mehmet Rıfat
Efendi 1860-1941
Mehmet Rıfat Efendi, 1860'da
Ankara'da doğmuştur. Babası Börekçizadelerden Ali Kazım Efendi'dir. Mehmet Rıfat
Efendi, ilk ve orta öğrenimini Ankara'da
tamamladıktan sonra yüksek öğrenimi için İstanbul'a gitmiştir. Burada Beyazıt
Medresesi müderrislerinden Atıf Efendi'nin tedrisine devam edip dini yüksek
ilimleri ve alet ilimleri tahsil ederek diploma almaya hak kazanmıştır. (1)
İlk memuriyetine Ankara Fazliye
Medresesinde öğretim üyesi olarak başlayan Mehmet Rıfat Efendi, 10 Ekim 1898'de
Ankara İstinaf Mahkemesi azalığına getirildi. 25 Kasım 1908 tarihinde de Ankara
Müftüsü oldu.
İşgal düşman güçlerine karşı, hep
ön saflarda yer aldı. 23 Nisan 1920’de toplanan TBMM’sine, Muğla mebusu olarak
girdi. 27 Ekim 1920’de istifa edip müftülük görevine döndü. 4 Nisan 1924’de
kurulan Diyanet İşleri Başkanlığına getirildi. Soyadı kanunda Börekçi soyadını
aldı. 5 Mart 1941 yılında vefat etti.
Ankara Müdafaa-i
Hukuk Cemiyeti'nin Kuruluşu ve Milli
Mücadelede M. Rıfat Efendi
Müftü Mehmet Rıfat Efendi, 27 Aralık 1919
tarihinde Mustafa Kemal Paşa’nın
Ankara’ya gelişinde, karşılayan heyetin başında idi. 700 kişilik piyade, 3000
kişilik atlı Seymen Heyeti karşılamış, bunu Mehmet Rıfat Efendi hazırlamıştı.
Milli mücadelenin başarıyla sonuçlanmasında çok büyük katkısı oldu. “Vatansız
hürriyet, hürriyetsiz din olmaz” diyordu.(2)
Ankara'da
da Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kurulması cihetine
gidildi. 29 Ekim 1919 tarihinde yapılan
seçim
sonunda söz konusu cemiyet; Müftü M. Rıfat
Efendi'nin başkanlığında kuruldu.
M.
Rıfat Efendi'nin Milli Mücadele için yaptığı
mali
yardımlar, sadece belirtilenlerden
ibaret değildir. Mesela, Onun başkanı bulunduğu Ankara Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin TBMM
hizmet binası için harcadığı miktar,
5068 (beşbin altmışsekiz) liradır.) Bu para tarihlerdeki
değerine göre hiç de azımsanmayacak miktardır. Ali Fuat Paşa'nın
da
teyid ettiği gibi bu paranın
büyük bir kısmını Müftü Efendi; şahsi gayret
ve çabasıyla halktan toplamıştır. Buna, M. Rıfat Efendi'nin Keskin Müdafaa-i Hukuk
Cemiyeti idaresine gönderdiği ve aslı Bayram
Sakallı'da mahfuz olan
1.4.1336 (1920) tarihli telgrafı güzel bir örnektir. Bu telgrafla
yardım olarak Keskin halkından 100
(Yüz) lira istenmektedir. (3)
Müdafa-i Hukuk Cemiyeti Sivas’tan Ankara’ya intikal etmişti.
Ülke yokluk ve sefalet çekiyordu. O zamanki ölçülere göre paraları 48 kuruştan
ibaretti. Bu çaresiz durum içindeyken ummadıkları bir misafir gelir. Bu kişi Ankara
müftüsü Börekçizade Rıfat efendi’dir. İlk önce Mustafa Kemal Paşa’yı ziyaret
etmiştir. Ondan sonra Müdafa-i hukuk Cemiyeti’nin idari işlerine bakan Mazhar
Müfit bey’in yanına gelir.
Para yardımına ait
ayrıntıyı Mazhar Müfit Kansu şöyle anlatır:
"
... içeriye giren zat Müftü Efendi'nin geldiğini
söyledi.
Eyvah. şimdi Müftü Efendi'ye kahve ısmarlamak lazım. Kahve var ama şeker yok
... Ya şekerli kahve içerse ... Çünkü şeker çok
pahalı idi ... Kimde para vardı ki?
...
-Paşa'ya haber veriniz dedim.
-Paşa size gönderdi. Paşa ile
görüştüler.
-Peki
buyursunlar.
Müftü
Efendi : (Diyanet İşleri Reisi iken vefat eden merhum Rıfat
Efendi) odama
girdi.
Ortadaki yuvarlak ve küçük masanın
kenarında bir
iskemleye oturdu.
-Müftü
Efendi zannıma
göre
kahve içmezsiniz değil mi'?
-Evet
içmem.
-Sigara
-Onu
da kullanmam.
Halbuki Müftü Efendi kahve içerdi. Biz buna meydan vermemek
için sualde bulunduk. Müftü Efendi derhal vaziyeti anladı ve
"içmem" dedi. (Tebessüm ederek):
-Sizin
biraz sıkıntıda olduğunuzu öğrendik. Az da olsa yardımda bulunmayı vazife
bildik
... (diyerek) cüppesinin altından bir torba çıkardı. İçindeki kağıt paraları saymaya hazırlanıyordu.
-Müftü
Efendi teşekkür ederiz. Evvela Paşa ile
bu hususta görüşseniz iyi olur dedim.
(-Görüştüm. Kasa Mazhar Müfit Bey'dedir. Ona veriniz, dedi.
-Müftü Efendi ... nihayet tamam bin lira
saydı. Ben de ... paraları aldım ve kasaya koydum."
Müftü
M. Rıfat Efendi, kendisi ile eşi Samiye
Hanım için ayırdığı "cenaze
parasını" bir torba içinde
Mustafa Kemal Paşa'yı ziyaret ederek ayağının yanına bırakmıştır. Yine Mustafa Kemal ve arkadaşlarının Ankara'ya geldiklerinin ilk haftasında Müftü M. Rıfat Efendi'nin önderliğinde Ankaralıların aralarında kırkaltıbin beşyüz,
liralık yardım
topladıkları bilinmektedir.
Milli Mücadeleye Destek Veren Fetva
Mustafa Kemal ve
silah arkadaşlarına, mili mücadele önderlerine karşı çıkarılan ölüm fetvasına
karşılık, milli mücadele’ye destek veren Ankara Müftüsü Mehmet Rıfat Efendi ve
153 müftü ile birlikte, Anadolu’da başlayan mili mücadeleye destek verici
Ankara fetvasını yayınladılar. Bu fetvanın metni de şu şekildedir:
“1- Dünyanın
nizamının sebebi olan İslam Halifesi Hazretlerinin halifelik makamı ve saltanat
yeri olan İstanbul, müminlerin Emirinin (Padişahın) varlığının sebebine aykırı
olarak, İslamların düşmanı olan düşman devletler tarafından fiilen işgal
edilerek, İslam askerleri silahlarından uzaklaştırılıp, bazıları haksız olarak
şehit edilmiş, Halifelik merkezini koruyan bütün istihkamlar, kaleler, savaş
aletleri zapt edilmiş ve resmi işleri yürüten ve İslam ordusunu donatmakla
görevli Bab-ı Aliye (Başbakanlık) ve Harbiye Nezaretine el konulmuştur. Bu
suretle halife, milletin gerçek menfaatleri uğrunda tedbir almaktan men
edilmiştir. Örfi idare edilip harp divanları kurulmuş, İngiliz kanunları
uygulanarak kararlar verilmek suretiyle halifenin yargı hakkına müdahale
edilmiştir. Yine halifenin rızası olmadığı halde, Osmanlı toprakları olan
İzmir, Adana, Maraş, Antep ve Urfa taraflarına düşmanlar tarafından tecavüz
edilerek oradakileri, Müslüman olamayan uyruklarla el ele vererek İslamları
toptan yok etmeye, mallarını yağmalamaya ve kadınlarına tecavüze, Müslüman
halkın bütün kutsal inançlarına hakarete kalkışmışlardır. Anlatılan şekilde
hakarete ve esirliğe uğrayan halifelerini kurtarmak için, ellerinden geleni
yapmaları bütün Müslümanlara farz olur mu? Cevap: Hakikati Allah en iyi bilir
ki, olur.
2-
Bu suretle, Halifeliğin meşru hakkını elinden alanlardan kurtarmak ve fiilen
saldırıya uğrayan vatan topraklarını düşmandan temizlemek için uğraşan ve
çalışan İslam halkı şeriatça Allah yolundan ayrılmış olurlar mı? Cevap:
Hakikati Allah en iyi bilir ki, olmazlar.
3-
Halifeliğin gasbedilen haklarını geri almak için düşmanlara karşı açılan
mücadelede ölenler ‘Şehit’ kalanlar ‘Gazi’ olurlar mı? Cevap: Hakikati Allah en
iyi bilir ki, olurlar.
4-
Bu suretle din uğrunda savaşan ve görevini yapan halka karşı düşman tarafını
iltizam ederek İslam arsında silah kullananlar ve adam öldürenler şeriat
bakımından en büyük günahı işlemiş ve fesatçılık işlemiş olurlar mı? Cevap:
Hakikati Allah en iyi bilir ki, olurlar.
5- Bu suretle aslında istemediği halde düşman
devletlerinin zoru ve kandırması ile olaylara ve gerçeğe uymayarak çıkarılan
fetvalar Müslümanlar için şeriatça dinlenir mi ve ona uyulur mu? Cevap:
Hakikati Allah en iyi bilir ki, uyulmaz. Ankara Müftüsü Rıfat Efendi (Börekçi)”
Bu fetva, 16
Nisan 1920 de Heyet-i Temsiliye Heyetince Anadolu’ya gönderilerek bütün
müftülüklere tebliğ edildi ve Padişah fetvasının esaret altında hazırlanan
fetvanın geçersiz olduğu belirtildi ve herkese anlatıldı. İnsanların milli mücadele
saflarına katılmaları istenildi. 19-22 Nisan 1920’de ise fetva, milli mücadele
yanlısı Öğüt, İrade-i Milliye ve Açıksöz gibi gazetelerde yayınlandı.
Ölene Kadar Diyanet İşleri Başkanı Oluyor
Memuriyet için yaş
sınırını (65 yaş) aşmasına rağmen, yetenek ve uzmanlığından bir süre daha
yararlanılmak üzere, Bakanlar Kurulunun 22 Ekim 1930 tarih ve 10112 sayılı
kararnamesiyle görevine devamı kabul edildi. Bu şekilde ölümüne kadar Diyanet
İşleri Başkanlığı görevini sürdürdü. 5 Mart 1941’de Ankara’da vefat etti. Evli
olup beş çocuk babasıydı. Oğulları Raşit Börekçi 7. ve 8., Fuat Börekçi 11. ve
12.. dönem Ankara Milletvekili olarak TBMM’de görev yapmışlardır.
Rıfat
Börekçi ile Atatürk’ün İlişkileri
Ayrıca
Mustafa Kemal Paşa bazen önemli kararlar arifesinde köşkten gizlice çıkıp
yanına gelerek fikirlerini öğrenmek üzere kendisini ziyaret ettiğini
belirtirken, dini konularda da Atatürk’e fikir babalığı yaptığını anlıyoruz.
Mehmet Rıfat Efendi’ye Diyanet İşleri Reisliği döneminde her bayram bin iki yüz
liralık çek göndermesi, özel otomobil tahsis etmesi ve yaverini sürekli Mehmet
Rıfat Efendi’ye göndererek hal, hatır sormasının aralarındaki ilişkinin
sıcaklığını en iyi şekilde anlatmaktadır. Daha önemlisi Mehmet Rıfat
Efendi’nin, idam edilme ihtimaline rağmen, karşı fetvâ vererek millet ve vatan
için başını ortaya koyacak kadar Atatürk’le samimi ilişkileri vardır. Atatürk,
Cumhurbaşkanlığı döneminde Diyanet İşleri Reisliği’ne, onun Reisi Mehmet Rıfat
Börekçi’ye, âzalarına çok önem verirdi. Bayram günlerinde Diyanet Reisini ve
azalarını dördüncü sırada kutlamalara kabul ederdi.(4)
KAYNAK
(1)Bayram Sakallı, Ankara
ve Çevresinde Milli Hareketler, Ankara I 988, s. 63-64.
(2)Necdet Bayraktaroğlu, Milli Mücadelede Yayınlanan Padişah Fetvası ve
Ona Karşı Verilen Anadolu Fetvası, İdarecinin Sesi Eylül/Ekim
(3) Ali Sarıkoyuncu, Mehmet Rıfat Efendi Börekçi’ nin Milli Mücadeledeki Hizmetleri,
Diyanet İlim Dergi, Ocak, Şubat, Mart 1995, Cilt: 31 • Sayı: 1
(4)Mazhar Müfit Kansu, Erzurum’dan Ölümüne Kadar Atatürk’le Beraber,
C.II, s.508.