Yıllardır
halledemediğimiz, kronik hale gelmiş sorunlarımıza son günlerde bir yenisi daha
eklendi. Ülke gündemine oturup hızla büyüyen, kimilerine göre insana psikolojik
fayda sağlayan, kimilerine göre toplumsal huzuru, yaşam kalitesini, ülke insanın
can güvenliğini, sağlığını tehlikeye sokan, her gün gittikçe sayıları artan,
onlarca insanın ölümüne sebep olan bir türlü halledilemeyen şehirlerde başıboş
gezen köpek sorunu. Peki, bu konuda kim haklı, kim haksız?
Aynı tarihlerde yaşanan insanlık dışı katliamlara,
vahşete, kana, acıya, milyonlarca insanların işsiz, aşsız, evsiz kalmasına
neden olan, masum bebeklerin, insanların öldüğü, tüm dünya ülkelerinin
ekonomilerini krize sokan Ukrayna-Rusya savaşında “Ben Putin’i tutuyorum”, “Ben
Ukrayna’yı tutuyorum” diyerek karakterini yansıtan ülke insanı bu defa köpekler
yüzünden ikiye bölündü. Olaya sanatçılar ve ünlüler dâhil oldu, tartışmalar daha
da büyüdü.
Her konuda olduğu gibi ülke insanı en
basit olaylarda bile sorun çözemiyor, sorunu yaratan, büyüten, sorunun kaynağı
oluyor, gereksiz tartışmalarla normal sorunlar daha da büyüyor. Son birkaç ayda
bu vahşi itler yüzünden onlarca insanımız yaralandı, sakat kaldı, ne yazık ki
çok sayıda insanımızın yaşamı sona erdi.
Ünlü bir sanatçımız köpeklerin insanlara saldırması,
parçalaması, öldürmesi olayının yol açtığı üzüntünün etkisiyle “insanlara grup halinde saldıran parçalayan öldüren köpeklerin insan
öldüren bir insandan farkı yoktur, saldıran köpekler zehirli et verilerek
öldürülmeli "tarzındaki
açıklaması sosyal medyada büyük tepki toplamıştır. Ancak, benzeri sözler
yıllardır yurdum insanı tarafından söylenen genel kabul görmüş, olağan hale
gelmiş sözlerdir. Ama bazıları meşhur olmak, sosyal medyada adını duyurmak için
soruna dâhil olmuş, sorun büyümüştür.
Vay sen misin bunu söyleyen. Hayvan
severler, bazı sanatçılar, hayvan hakları dernekleri, insanları suça teşvik
ediyor diyenler, cezalandırılmasını isteyenler… Olay adli makamlara intikal
ettirilmiş, konuyla ilgili dava açılmıştır.
Şehir medeniyet demektir, medeniyetin
olduğu yerde vahşi hayvan olmaz. Köpek vahşidir ne zaman ne yapacağı belli
olmaz. Şehirler köpeklerden yaşanamaz hale gelmiştir. İnsanların sağlığı-güvenliği
söz konusudur. İnsanlar köpek bokundan sokaklarda sekerek yürür hale
gelmişlerdir. Köpek bir saat içinde onlarca defa çimene, ağaca sidikler,
mikropların çoğalmasına sebep olur. Köpek pisliğinde uçarak sağa sola bulaşan
virüs, mikroplar bulunur. Sinekler üzerine konar, başka canlılara bulaştırır,
hastalık yapar. Köpek mikrop taşıyan, kudura bilen hayvandır.
Köpekler yüzlerce çocukları kovaladı,
yaralandı, ısırdı, bazıları öldü. Köpek ısıran insana kuduz olmasın, kudurmasın
diye günlerce iğne vurulur. O kişi işini gücünü bırakıp tedaviye gider. Bir de
ısırdığı insanda travma yaratır. Yıllarca unutamaz. Gece rüyalarına bile girer.
Çocuklara saldırdığında, ısırdığında çocuklar aklını bile yitirebilir.
Tüm dinlere göre en kutsal varlık
insandır. Dindar insanlar “itin olduğu
evde namaz kılınmaz” der.
Köpek köye, davara, sürüye, doğaya gerekli
bir hayvandır. Şehirde köpek olmaz. Biri köpek diğeri domuz olmak üzere hem
kendi pisliğini hem insan pisliğini yiyen iki havan olduğu bilinmektedir. “İtin dostluğu olmaz”, “İtinen yatan bitinen
kalkar”, “İtin ne zaman ısıracağı belli olmaz”, “Eceli gelen it cami duvarına
işer” tarzında yüzlerce atasözlerimiz vardır.
Erkek it kızgınlık anında karşı cinsini
bulup kızgınlığını gideremezse insana sarılır, utanma nedir bilmez, şuursuzca
insana kerkinir, kerkinirken ağzından salyaları akar. Uygun bir anda cinsel olarak
her yanlışlığı yapar. Köpeklerin kontrolsüz şekilde çoğalmaları önlenmeli,
zehirleme değil de köylerde, kırsal kesimlerde yaşatılmalıdır.
Köyde köpek kakasını yapınca arka ayakları
ile toprağı kazar üzerini örter. Toprak bu pisliğin kokusunu yok eder, üzerine
sinek, eşek arısı, vb. haşeratın konmasını, virüs ve mikrobun yayılmasını
önler, köpek dışkısı kurur toprağa karışır gübre olur. Etrafa zarar saçmaz. Köpekler
köylerde zincirle bağlanır, köy insanı köpek saldırmasın diye elinde boyu
büyüklüğünde sopalarla gezer. Çünkü köylü köpeğin zararlı olduğunu bilir.
Köpeğin davranışlarını, yapısını ömrü boyunca köpekle birlikte yaşayan köylüden
daha iyi bilen olmaz.
Şehir dışlarındaki tek katlı bahçeli
villalarda, bahçe evlerinde zincire bağlı köpek olabilir, o da zararsız,
saldırmayan, tehlikeli olmayan cinsinden. Mevcut kanunlarımıza göre
apartmanlarda, sitelerde kedi, köpek beslenmesi yasaktır hükmü olduğu halde
inatla kanuna karşı gelerek hayvan besleyenler hukuken suç işlemektedirler. Ülkemizin
bebekleri, çocukları köpeklerden daha değerlidir, onlara zarar gelmesini istemiyiz.
Metro girişlerinde onlarcası yatıyor, potansiyel tehlikeli bir durumdur.
Hayvanın yaşama amacı çoğalmaktır. İnsanlarca müdahale edilmesi, kısırlaştırılarak çoğalmasının önlenmesi fıtrata aykırıdır. Hayvanların yaşam haklarının elinden alınması demektir.
Son yıllarda ülkemizde bir kedi, köpek hayranlığı
başlamıştır. Ülkenin beşte biri yoksulluk sınırı altında yaşıyor, bu kedi köpek
sevicileri bunların kumuna, mamasına, bakımına verdikleri paranın onda birini
dahi bu fakir, yoksul insanlara et, süt, sebze ya da gıda maddesi olarak dağıtmıyor. Köpek
savunucuları ortalığı velveleye veriyor ama bir gün toplanıp ta sokakları
hayvan pisliğinden süpürüp, sabunlu suyla yıkamıyorlar.
Eskiden bu sorun yoktu yeni çıktı. Bunalan,
boşanan, evlenemeyen, yalnız kalan, sorunlu kişilikler sarılıyor, yapışıyor kediye,
köpeğe. Doğaya aykırı iş yapıyorlar, insanların güvenliğini, sağlığını
tehlikeye atıyorlar.
Sorun ciddidir, kızmadan, birbirimize
düşmeden en kısa sürede sorunu halledelim. Çocuklar sokaklarda tek başına
yürüyemez oldu. Türkiye’nin binlerce sorunu var, işini gücünü bıraktı aylardır
köpek sorunuyla uğraşıyor. Bence ortada sorun yoktur, köpek kırsala, köye
yakışır, şehir kültür, medeniyet demektir, tartışma bitmiştir. Nokta.