İlkokul 2. sınıfa gidiyorum o zamanlar ayakkabı pantolon
kısaca yeni giysiler bayramdan bayrama alınırdı. O yıllarda Türkiye'nin durumu
malum yeni giysiler ayakkabılar piyasada bulunuyor ama maddi durumu iyi olmayan
aileler alamıyordu. Biz 6 kardeşiz babamın maddi durumu pek iç açıcı değil
kimseye muhtaç olmuyoruz ama yeni çıkan giysiler bağlı olduğu için alamıyoruz.
O günlerde ayakkabı olarak kara lastik ayakkabı giyiyoruz,
benim babamdan isteğim yeni çıkan iskarpin ayakkabı alması. Adamcağız ne yapsın
bir tane değil alınca 6 tane almak zorundaydı, bende babasının adını taşıyorum
ya beni de üzmek istemiyordu.
Arife günü akşam üzeri babam elleri dolu geldi.Her çocuğa
ihtiyacı ne varsa elinden geldiği kadar almış bana da bir çift ayakkabı
almıştı. İskarpin mi aldın baba diye sordum ayakkabı gerçekten daha önce
giydiğim ayakkabılardan farklıydı. O gün ayakkabılarım ile yattım, sabah bayram
namazından çıkanlar ile bayramlaşmak için en güzel ve yeni ayakkabılarımı
giydim cami yakındı evimize, camiden çıkanlar ve birkaç arkadaşım ile
bayramlaştık
O yıllarda yuva köyünden Çoruh özü yakınına taşınan ev
sayısı da çok azdı bayramlaşma çabuk bitti. Ben arkadaşlarıma ayakkabılarımı
gösteriyorum babam bana iskarpin ayakkabı aldı diye ölmekteyim, sevincim sonsuz
arkadaşlarım hayran hayran bakıyor bende aldıracağım babama diyorlar.
Komşu çocukları ile her bayram bütün evleri dolaşır
bayramlaşır onların verdiği şekerleri daha sonra yemek için biriktiririz. O
bayram gittiğim evlerde babam bana
iskarpin aldı diye övünç ile
gösteriyorum onlar da güle güle giy diyorlardı.
Öğleye kadar evlerin çoğunu gezdik bayramlaştık öğle sonu az
bir evimiz kalmıştı öyle sonu yeniden bayramlaşmaya çıktık evleri dolaşıp
bayramlaşıyoruz gittiğim her yerde ayakkabımı gösteriyorum sevincime onların da
katılmasını bekliyorum bu beni çok mutlu ediyor bayramlaşacağımız birkaç ev
kaldı. Son eve gittiğimde ben yine ayakkabımı gösterdim evin gençlerinden biri
verde ayakkabına bakayım dedi sevinçle uzattım baktı baktı bu dedi iskarpin
değil. Onun ile biraz ağız dalaşı yaptık sonra babası evet bu kara lastik dedi
dona kaldım ama bir süre eve gittim kimse kara lastik dememişti.
Benim üzüldüğümü gören ak sakallı dede sen üzülmeyesin diye
demişlerdir dedi. Sen evde yine babana bunu kara lastik olduğunu söyleme dedi
babamın üzülmesini istemiyordu
Evet babamlara bir şeyler söylemedim ama ilkokul ikinci
sınıfta olmama rağmen kara lastik ile iskarpin ayakkabıyı ayıracak bilgim yoktu
maalesef fakirlik bu olmalıydı. 1980 hatta 1990'lı yıllarda kara lastik giyen
köylerin olduğuna şahit oldum. Türkiye'nin gerçekleri bunlardı o yıl ve ondan
sonraki yıllar kara lastik yemeye devam ettim. O bayramdan sonra babam ya da
anneme bayramda bana şunu alın demedim zaten ailem ailenin imkanları ölçüsünde
ihtiyacımız olan her şeyi alıyordu
İskarpin : Altı köseleden diğer yerleri manda derisinden
yapılan ayakkabı.
Kara Lastik : Siyah lastikten yapılan ayakkabı