0118348381170I M G 20240201 W A0069

Kızıl Elma Ocakları Genel Başkanı Hakan Polat 6 Şubat depreminin yıldönümü dolayısıyla" Bu büyük yıkıcı depremde zarar gören herkese geçmiş olsun. Allah yar ve yardımcımız olsun."dedi.

Kızıl Elma Ocakları Genel Başkanı Hakan Polat açıklamasının devamında ise şu ifadelere yer vererek deprem felaketinin bir daha yaşanmaması için toplumsal olarak bu sorunun ele alınması gerektiğini vurgu yaptı.

Hakan Polat açıklamasının devamında şöyle konuştu;

Etkisi kelimelerle anlatılamayacak kadar derin olan bu asrın felaketini anlatmak gerçekten zor. Yaşanan kayıplar, yaşamını kaybeden sevdiklerimiz, geri kalan yaşamını depremin izlerini taşıyarak yaşayacak olan vatandaşlarımız, hatıralarla doldurduğumuz evlerimiz, geçmişin izlerini taşıyan tarihi yapılar ve bunların hepsini içinde barındıran şehirlerimiz artık bir enkaz yığını..

Depremin bizden aldığı canları görünce aklıma Bülent Parlak'ın şu sözü geliyor "Hepimiz ölecek yaştayız." Gerçekten de deprem çocuk, genç, yaşlı demeden can aldı. Kimse böyle bir şey beklemiyordu. O gece kurduğumuz hayallerin, planladığımız işlerin, hazırlığını yaptığımız şeylerin saat 4.17 de bir enkaz yığınının altında kalacağını kim bilebilirdi.. Kim derdi ki bazı şeylerin son olduğunu bilmeden hareket ettiğimizi; son sevgi cümlelerini sarf etmek, son kez sarılmak, son kez bir şeyleri kağıda dökmek, son kez buluşmak, son kez tartışmak, son kez dinlemek, son kez görmek ve son kez hissedip ayrılmak gibi.. 

Kimileri için hayat bir noktalı virgül gibi son buldu; tamamlanmayı bekleyen işler, koşulması gereken yollar, dokunulması gereken hayatlar ve son demler..

Hayat bazıları için defteri kapatmayı, bazıları içinse satırları sonuna kadar doldurmayı uygun görür. O yüzden yaşamı çok ciddiye almamak lazımdır. Gördük, şahit olduk ki zengini de fakiri de mutlusu da mutsuzu da toprak altında. İşte yaşamın ciddiye alınmaması gereken noktada tavrımızı, insanlığımızı ele almamız gerekiyor. Bugün de yaşıyoruz ama bugün kadar geçmişten alınması gereken dersleri ve geleceğimizede o yönde şekil vermeyi unutuyoruz. Geçmişte bu topraklarda yine büyük depremler oldu (1939 Erzincan Depremi, 1976 Çaldıran Depremi, 1999 Gölcük Depremi, 1999 Düzce Depremi, 2003 Bingöl Depremi, 2011 Van Depremi, 2020 Elazığ Depremi, 2020 İzmir Seferihisar Depremi) ve bir çok can kaybettik. Bu depremin bize gösterdiği en büyük şeylerden biri de bizim geçmişten ders almadığımızdır. Geçmişi takmadığımızdır. Depreme dayanamayıp yıkılan çoğu binada alanı genişletmek için kolonların kesildiğini, müteahhit'in cebine üç kuruş daha fazla girsin diye maldan çaldığı, kaçak yapılar ve daha nice insanlık suçu.. Benim için bunları söylemek bile bir utanç kaynağı. Ama ne yazık ki söylemek zorundayız. Umuyoruz ki gerekli dersler alınır ve gereken yapılır.

Depremzedelerle konuşurken en çok şu lafı duydum "Ölmedik ama ölümden beter olduk." gerçekten duyguların tarifini yapmak çok güç. Anlatılanlar belki bir nebze durumu izah edebiliyor. Yaşanan acılar ilerleyen zamanlarda daha çok gün yüzüne çıkacak ve derin hasar daha çok belli olacak. Bir vatandaş olarak elimizden gelen maddi ve manevi tüm çabayı depremden etkilenen tüm vatandaşlara sağlamalıyız. Onların yanında olduğumuzu acılarını paylaşmak istediğimizi hissettirelim. Çünkü gün birlik olma günüdür. 

Dost kara günde belli olur.

"Sanki her şey bir uçurumun dibinde yaşanmış gibi bir tarafı her zaman kayıpla sonuçlanacakmışçasına..."

Depremin acı ve hüzünlü tarafından bahsettik. Şimdi de güzel şeylerden bahsedelim.

55 saat avucunu sıkmadan muhabbet kuşunu tutan çocuktan GÜVENİ;

88 saat sonra bulunduğunda "Önce kedimi kurtarın" diyen çocuktan MERHAMETİ; 

78 saat sonra kurtarılırken "Enkazdan çıkamam, çıkarsam babam sıkışır." diyen çocuktan SEVGİYİ; 

90 saat sonra çıkartıldığı halde "daha muayene olmadım, suyu içemem." diyen çocuktan BİLİMİ;

 61 saat sonra "Önce anneme bakın, sesi kesildi." diyen 8 yaşındaki çocuktan EVLAT OLMAYI;

 Anında umre parasını depremzedelere gönderen Edirneli amcadan ADAMLIĞI; 

Odunlarınızı, yorganlarınızı koydum yavrularım diyen Amasyalı ninemizden ANALIĞI;

 Bunu da başkalarına verin, onlar da nasiplensin diyen Hataylı Muhammed'den İNSANLIĞI; 

Ve gece gündüz canla başla deprem bölgesinde çalışan insanlardan GARDAŞLIĞI;

ÖĞRENMELİYİZ.

Deprem bölgesinde hiç bir çıkar gözetmeden giden sivil toplum kuruluşları, dernekler, diğer ülkelerden gelen yardım ekipleri kısacası yardım eden herkesten Allah razı olsun. Hiç birinizi unutmayacağız. Bu zor günler elbet geçecek. Yeniden şehirlerimiz inşa edilecek, yeniden güzel şeyler olacak, yeniden umutlar yeşerecek, yeniden o topraklarda çiçekler açacak ve yeniden güzel tebessümler olacak. Türkiye yeter ki tek yürek olmaya devam etsin. Allah yar ve yardımcımız olsun. Dualarımız hep sizinle.

Kaynak: Haber merkezi