Kırıkkale’nin Sulakyurt ilçesine bağlı Yeşilyazı köyünde bulunan Küçük Şeyh Şami Camii, bitişiğindeki türbesi ve haziresiyle birlikte bölgenin tarihî ve kültürel hafızasında önemli bir yere sahip. 15. yüzyılda Şeyh Şami ve oğlu Şeyh Carullah tarafından yaptırılan cami ve türbe, Anadolu’daki Selçuklu mimarisinin nadide örnekleri arasında gösteriliyor.
1435 yılında Şeyh Mehmed Bahaeddin tarafından yaptırılan cami, günümüze kadar orijinalliğini büyük ölçüde koruyarak ulaşmayı başarmış. Caminin batı duvarına bitişik türbe, Şeyh Mehmed Bahaeddin’in kabriyle birlikte, ziyaretçilerin ilgi odağı konumunda.
Tarihî belgeler ve kaynaklarda da yer alan yapılar, özellikle Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesinde övgüyle anılıyor. Evliya Çelebi, Şeyh Şami Hazretleri’nden “Hazreti Şeyh Şami’yi gelip ziyaret eyledik; çok şükür Hakk’a yine hüsn-i ibadet eyledik” sözleriyle bahsederek yapının ve şahsiyetin manevi etkisini gözler önüne seriyor.
Mimari açıdan dikkat çeken cami, kare planlı olup kesme taşlarla örülmüş dış duvarlara sahip. Doğu cephesindeki kapı üzerinde Osmanlıca yazılı kitabe, hem dini hem de tarihi mesajlar içeriyor. Caminin tek şerefeli minaresi güneydoğu köşesinde yer almakta ve orijinal formunu koruyarak günümüze ulaşmış durumda.
Caminin iç kısmından geçilen türbe, yaklaşık kare formunda, tek kubbeli yapısıyla dikkat çekiyor. Türbe içerisinde, Nakşibendi tarikatından Şeyh Carullah Hazretleri’ne ait büyük sanduka ile ailesine ait beş mezar bulunuyor. Ayrıca cami giriş kapısının sağ tarafında, Carullah Hazretleri'nin hizmetkârına ait olduğu söylenen ahşap bir sanduka yer alıyor.
Cami avlusundaki hazire, bölgedeki geçmiş yaşam izlerini taşıyan küçük bir mezarlık niteliğinde. Bazı mezar taşları zamanla tahrip olsa da Osmanlı dönemine ait izler hâlen görülebiliyor.
Bugün hem yerli halk hem de bölgeye gelen ziyaretçiler tarafından ilgi gören Yeşilyazı Camii, Türbesi ve Haziresi, hem mimarisi hem de manevi yönüyle Kırıkkale’nin önemli tarihî ve kültürel değerleri arasında yer alıyor. Uzmanlar, bu tür yapıların korunarak gelecek kuşaklara aktarılmasının bölge tarihi açısından büyük önem taşıdığını vurguluyor.