Anadolu'nun en eski yerleşimlerinden biri olan Kırıkkale'nin Keskin ilçesi, kendine özgü yerleşim dokusuyla Anadolu kültür mirası içerisinde önemli bir yere sahiptir. Ancak, bu tarihi ilçede geleneksel dokunun korunması konusunda yeterli adımlar atılmamış, birçok kültürel miras gözden kaçmıştır. 1980'li yıllarda yapılan birkaç tescil dışında, ilerleyen dönemlerde Kültür Bakanlığı tarafından yapılan diğer tesciller de yeterli başarıyı gösterememiştir.
Keskin ilçesi, Doğu-Batı yönünde eğimli bir arazide kurulmuş ve Kuzey-Güney yönünde gelişim göstermiştir. İlçenin doğu yamacında yer alan Gündoğdu Mahallesi'nin konakları, özellikle Yenice Mahallesi'ndeki üst kotlarda yer alan yapılarıyla dikkat çeker. Bu yapılar, genellikle taş ve ahşap işlerinde usta olan Ermeni ve Rum ustalar tarafından inşa edilmiş ve Keskin halkına aktarılmıştır.
Geleneksel Keskin ev ve konakları, genellikle 19. yüzyıla ait mimari özellikler sergiler. Zemin kat üzerine tek katlı olarak inşa edilen bu evler, bodrumsuz ve genellikle kiremit veya alaturka kiremit ile örtülüdür. Yüksek avlu duvarları ile çevrili geniş bahçelere sahip olan bu yapılar, geleneksel ataerkil yaşamın izlerini taşır. Evlerin avlu kapıları, genellikle çift kanatlı ahşap kapılar olup, bu kapılar yerel el işçiliği ile dikkat çekici metal detaylarla süslenmiştir.
Bu evlerin bahçelerinde havuz, çeşme, kuyu, çardak ve ek binalar bulunur. Bahçelerde tarhana, yufka ekmek, kışlık konserve gibi üretimlerin yapıldığı alanlar mevcuttur. Evlerin üst katları genellikle sokağa veya bahçeye çıkma yaparak konumlandırılmıştır. İç mekanda ise mutfak, kömürlük, samanlık gibi bölümler yer alır. Sofalar, odalar arası bağlantıyı sağlayan önemli hacimlerdir ve birçok evde dışa açılan geniş balkonlarla desteklenmiştir.
Odaların en önemli unsurlarından biri olan "başoda"lar, kapı, pencere, tavan gibi detayların büyük bir ustalıkla işlendiği, adeta sanat eserine dönüşmüş mekanlardır. Başoda, sedir ve sekialtı gibi geleneksel mimari unsurlarla zenginleştirilmiştir. Evlerin alt katlarında dar açıklıklar, üst katlarında ise bol ışık alan geniş açıklıklar bulunur.
Ancak, ekonomik ve toplumsal sebeplerle birçok konağın katlar arası bağlantısı koparılmış, özgün plan şemaları zarar görmüş ve mekân düzenleri bozulmuştur. Kimi konakların dekoratif mimari öğeleri çalınmış, kimisi ise sahipleri tarafından satılmıştır. Yapılar genellikle kullanılmamakta olup, kiraya verilmiş; ancak kiracılar bu yapılarda koruma bilincinden yoksun olduğu için yapılar harap olmuştur. Tescilli olan bu yapılarda tadilat yapılamaması ise büyük sıkıntılar doğurmuş ve yapıların ömrünü kısaltmıştır.
Keskin'de yapılan çalışmalar kapsamında, kültür varlığı niteliğindeki ev ve konakların genel tanımları, dış cephe ve iç mekan analizleri yapılarak kat planları ölçekli olarak çizilmiştir. Geleneksel doku ve yapıların özgün mimari özellikleri göz önüne alınarak, her konağın envanteri ayrı ayrı doldurulmuş ve korunması gereken bu mirasın gelecek kuşaklara aktarılması hedeflenmiştir.
Bu bilgiler Yağmur Saluk'un ''Keskin'in Kültür Mirası '' adlı kitabından alınmıştır