Yapay zekâ teknolojilerindeki gelişmeler, insan zekâsına ne kadar yaklaşıldığı sorusunu yeniden gündeme taşıdı. San Diego Kaliforniya Üniversitesi’nden iki araştırmacı tarafından yürütülen ve henüz hakem onayı almamış bir çalışmada, OpenAI’ın geliştirdiği GPT-4.5 adlı yapay zekâ modeli, tarihî bir başarıya imza attı: Turing testini geçerek katılımcıların çoğunluğu tarafından insan sanıldı.
1950 yılında Alan Turing tarafından ortaya atılan bu test, bir yapay zekânın insan olup olmadığının ayırt edilemediği durumlarda "insan benzeri zekâya sahip" olduğu varsayımına dayanıyor. Mart ayında gerçekleştirilen deneylerde GPT-4.5, test katılımcılarının yüzde 73’ü tarafından insan olarak algılandı. Bu oran, testin başarı kriteri olarak kabul edilen sınırın üzerinde.
Karşılaştırma açısından, Meta'nın LLaMa-3.1-405B modeli yüzde 56 oranında insanla karıştırılırken, daha eski ve basit sistemler olan ELIZA ile GPT-4o, sadece yüzde 23 ve yüzde 21 oranlarında insan sanıldı.
Ancak araştırmacılar bu başarıyı yapay zekânın düşünme becerisiyle değil, insan davranışlarını taklit edebilme yeteneğiyle açıklıyor. GPT-4.5’in dili kullanmadaki başarısı, gerçek bir anlayıştan çok, ikna edici rol yapabilme becerisine dayanıyor. Kısacası: Zekâdan çok taklit söz konusu.
Testin güvenilirliği de sorgulanıyor. Eleştiriler, Turing testinin sadece dışsal davranışlara odaklandığını ve yapay zekânın bilinç, duygu ya da içsel düşünce süreçlerini ölçemediğini vurguluyor. Ayrıca, deneklere atanan kişilik profilleri ve beş dakikayla sınırlı sohbet süresi gibi etkenlerin sonuçları etkileyebileceği belirtiliyor.
Uzmanlar ise gelişmeyi dikkatle takip ediyor. GPT-4.5’in hâlâ bilinçli bir varlık olmadığını, ancak bazı durumlarda insanları kandırabilecek kadar gelişmiş iletişim becerilerine sahip olduğunu kabul ediyorlar. Bu durum, yapay zekâ ile insan arasındaki farkın giderek silikleştiğini ve teknolojik ilerlemenin etik ve toplumsal sınırlarını yeniden tanımlamak gerektiğini ortaya koyuyor.