Üniversitemiz Kütüphane ve Dokümantasyon Dairesi Başkanlığı tarafından 59. Kütüphane Haftası münasebetiyle “Araştırma Faaliyetleri ve Üniversite Kütüphaneleri” temasıyla düzenlenen kutlama programı Üniversitemiz Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nuray Bayar Muluk’un  “Araştırma Faaliyetleri Çerçevesinde Kütüphanelerin Yeri ve Önemi”  konulu konferansı ile başladı.

 

Eğitim Fakültesi Nurettin Topçu Konferans Salonu’nda yapılan etkinliğe Rektör Yardımcılarımız Prof. Dr. Mehmet Başalan ve Prof. Dr. Erol Yılmaz, dekanlarımız, meslek yüksekokulu müdürlerimiz, Kütüphane ve Dokümantasyon Dairesi Başkanı Mine Keskin, Merkez Kütüphane personelimiz, akademik ve idari personelimiz, öğrencilerimiz ile ilimizde görev yapan kütüphaneciler katıldı.

 

Saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan program Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Erol Yılmaz’ın açılış konuşması ile devam etti.

 

Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Erol Yılmaz, konuşmasında “Sözlerime başlarken Rektörümüz Prof. Dr. Ersan Aslan’ın selamlarını iletmek isterim. Bugün burada bir araya gelmemize vesile olan Kütüphane Haftası ülkemizde ilk defa 1964 yılında kutlandı. Dünyanın farklı ülkelerinde de kütüphane haftaları çeşitli dönemlerde hafta ya da gün şeklinde kutlanıyor. Bir ülkenin kalkınmasında ve gelişmesinde son derece önemli görülen kütüphanelerin, üniversite kütüphaneleri, milli kütüphaneler, halk kütüphaneleri, okul kütüphaneleri, çocuk kütüphaneleri ve özel kütüphaneler olmak üzere 6 temel türü var. Bu türler, farklı hedef kitlelere bünyelerinde bulundurdukları çok çeşitli bilgi kaynaklarıyla yıllardan beri hizmet veriyorlar. Kütüphanelerin en büyük özellikleri sundukları bilgi kaynakları aracılığı ile dünyanın dününü bugüne, bugünlerini de yarınlara taşıma şeklinde köprü rolü oynamalarıdır. Üniversite kütüphaneleri ile ilgili genel kabul görmüş iki yaklaşımı söylemekte yarar görüyorum. Birincisi; batıda üniversite tanımı yapılırken çok ilginç bir şekilde üniversiteyi kütüphanenin etrafında şekillenmiş eğitim birimlerinden oluşan bir yapı olarak tanımlanmasıdır. Burada kütüphanenin üniversitenin başarısındaki yeri veciz bir şekilde açıklanmaktadır. Başka bir ifadeyle kütüphanesiz bir üniversiteyi burçsuz bir kale gibi tanımlayabiliriz. Tarihsel sürece baktığımızda bir zamanlar zincirli kitaplarla hizmet verilirken süreç içerisinde matbaacılığın ve sonrasında basım tekniklerinin gelişmesine bağlı olarak çoklu basımın gündeme gelmesi ve bu yayınların kütüphaneler aracılığıyla hizmete sunulduğu günlere, daha sonra elektronik yayıncılığa ve içerisinde bulunduğumuz dönemde anadan doğma sanal üretilmiş bilgi kaynaklarıyla hizmet verilen bir dönem içerisindeyiz. Bu gelişmelerle birlikte klasik anlamda sadece kitap ödünç alınıp verilen, sessizce ders çalışılan ve araştırma yapılan, yazları serin, kışları sıcak olan bir mekan olmanın çok ötesinde bir kütüphane yapısı ile karşı karşıyayız. İnsanlığın hafızası olarak tanımlayabileceğimiz  kütüphanelerde bugün bilgi kaynaklarının çoğu elektronik ortamda ve sanal ortamda hizmete sunuluyor olmasına rağmen kütüphaneler kültürel, sanatsal hatta sportif faaliyetlerin yapıldığı insanların sosyalleşmek için bir araya geldiği mekanlar haline geldi. Bu anlamda kütüphanelerin ev ve işin dışında  üçüncü mekan olarak tanımlandığı bir dönemi yaşıyoruz. Çok boyutlu fonksiyonlarını da düşündüğümüzde kütüphanelerin tıpkı hizmet verdiği bireyler gibi nefes alıp veren ve yaşayan bir mekan haline geldiğini, yaşayan kütüphaneler olarak adlandırıldıklarını da görmekteyiz. Yakın geleceğin Büyük Türkiye’sinin kurulduğu şu günlerde sürdürülebilir kalkınma anlamında çok önemli olan kütüphanelerin göz ardı edilmesi, gündeme gelmemesi düşünülemezdi. Özellikle son 10 yıl içerisinde devlet aklının kütüphane konusuna daha fazla yoğunlaştığını ve bu anlamda abidevi kütüphanelerin yapılmaya başlandığını görüyoruz. Bunun en güzel örneğini bir bilgi kurumu olmasının yanı sıra bir sanat eseri olan Ankara’daki Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi olarak görüyoruz. Kütüphanelerin bugünkünden daha iyi değerlendirilip, daha iyi günlerde ve niteliklerde hizmet vermesini diliyorum. Kütüphane Daire Başkanımız ve aramızda bulunan kütüphaneci meslektaşlarımızın şahsında  59. Kütüphaneler haftasını kutluyor ve hepinize saygılar sunuyorum” dedi.

 

Araştırma Faaliyetleri Çerçevesinde Kütüphanelerin Yeri ve Önemi, konulu sunumunu dinleyenlerle paylaşan Üniversitemiz Tıp Fakültesi KBB Anabilim Dalı Başkanı ve Üniversitemiz Araştırma ve Geliştirmeden Sorumlu Rektör Danışmanı Prof. Dr. Nuray Bayar Muluk konuşmasına 59. Kütüphaneler Haftasını kutlayarak başladı. Prof. Dr. Nuray Bayar Muluk, “Kütüphane Haftası, ülkemizde 1964 yılından beri her yıl mart ayının son haftasında kutlanmaktadır. Kütüphane haftasının tarihi, 1958 yılına kadar gitmektedir. Amerikan Kütüphane Derneği tarafından her yıl düzenlenen bir etkinlik olarak başlayan Kütüphane Haftası, zamanla dünya genelinde yaygınlaşmıştır. Üniversitemizde de bu hafta her gün bir faaliyet olacaktır.  Dünyanın ilk kütüphanesi, Asur Devleti Hükümdarı Asurbanipal tarafından M.Ö. 625 yılında kurulan Ninova Kütüphanesi bilinen en eski kütüphanedir. Türkiye’de ilk kütüphane İstanbul'da 1884'te Beyazıt Camii yanında yer alan Beyazıt Devlet Kütüphanesi, devlet eliyle kurulan ve kuruluşu ayrıntılarıyla bilinen ilk kütüphanedir. Türkiye genelinde 2021 yılında 1 Milli Kütüphane, 1 252 halk kütüphanesi, 612 üniversite kütüphanesi ve 32 bin 690 örgün ve yaygın eğitim kurumu kütüphanesi mevcuttur.  Uluslararası Kütüphane Dernekleri Federasyonu'nun 105 ülkeden verileri toplayan 'Dünya Kütüphane Haritasına göre dünyada 2.2 milyon, Avrupa'da 250.000 kütüphane bulunmaktadır. Avrupa'da 5900 kişiye bir halk kütüphanesi düşerken, Türkiye'de bu rakam 70 bin civarındadır” şeklinde konuştu.

 

Üniversite kütüphanelerinin işlevleri ve yeni nesil akademik kütüphaneler hakkında bilgi veren Prof. Dr. Nuray Bayar Muluk, “Araştırma faaliyetleri kapsamında üniversite kütüphanelerinin işlevleri; kullanıcıların eğitim-öğretim ve araştırma etkinliklerinden dolayı gereksinim duydukları çeşitli bilgi kaynaklarını sağlamak, bilgi kaynaklarından daha etkin bir şekilde yararlanılmasını sağlayacak ödünç verme, danışma, enformasyon vb. hizmetlerin yanı sıra çeşitli bibliyografik kaynak ve araçları hizmete sunmak, değişik amaçlı okuma ve çalışma alanlarını sağlamak ve düzenlemek, kullanıcı grubunun okuma alışkanlığını geliştirmek ve boş zamanlarının değerlendirilmesinde yardımcı olmak, kütüphane ve kütüphane kaynaklarından yararlanmayı artırmak amacıyla kullanıcı eğitim programlarını planlamak ve geliştirmek, üniversite yayınları ve diğer kaynakların kaydını oluşturmak, diğer kütüphane ve kuruluşlarla işbirliğine gitmektir. Yeni Nesil Akademik Kütüphaneler ise literatürde bu anlayışı yansıtan elektronik kütüphane, sanal kütüphane, dijital kütüphane, duvarsız kütüphane, yeni nesil kütüphane, geleceğin kütüphanesi, çok dilli kütüphane, portal kütüphane, masaüstü kütüphane, çevrimiçi kütüphane, karma kütüphane gibi eş anlamlı veya birbirine benzer terimler kullanılmaktadır. Yüksek eğitim sisteminin bir parçası olarak akademik kütüphanelerin mekânsal tasarımı öğrenci ve eğitimci etkinliklerini destekleyecek şekilde olmalıdır” dedi.

 

Üniversitemiz Kütüphanesinin araştırma faaliyetlerine katkılarına değinen Prof. Dr. Nuray Bayar Muluk, “Üniversitemiz Merkez Kütüphanesi 1992 yılında kurulmuştur. 6.500 m² kullanım alanına sahiptir. Çalışma Salonu oturma kapasitesi 566 kişiliktir. Üniversiteler açısından bilimsel yayınlara ulaşmak oldukça önemlidir. Bilgi merkezi konumundaki kütüphaneler üniversitelerde ihtiyaç duyulan bilgi kaynaklarını sağlamakla yükümlüdür. Bu hizmeti yerine getiren kütüphaneler, eğitim-öğretim ve araştırma faaliyetlerinin yürütülmesi açısından stratejik önem arz etmektedir” diye konuştu.

 

Dünyadaki ve ülkemizdeki yeni  nesil kütüphaneleri görseller eşliğinde anlatan, yeni nesil kütüphane tasarım ilkelerini sıralayan  Prof. Dr. Nuray Bayar Muluk, “Esneklik: Bir kütüphane binasının en önemli özelliklerinden biri esnek bir mekânsal organizasyona sahip olmasıdır. Çeşitlilik ilkesi: Yeni nesil kütüphaneler kullanıcıların bir araya geldiği, toplandığı, etkileşime geçerek iş birliği yaptığı; bir hizmet yapısı olmanın ötesinde öğrenme kültürünün geliştiği yerlerdir. Bu nedenle sahip olduğu işlevler açısından yeni nesil kütüphaneler; kitapları, elektronik kaynakları, sergi alanlarını, bilim merkezlerini ve konferans salonlarını birleştiren etkili bir öğrenme alanı olarak tanımlanabilir. Teknoloji Kullanımı/ Teknolojik Adaptasyon ilkesi: Kütüphaneler, bilgi birikimi oluşturma ve toplumların gelişmesi hedefiyle katalizör olarak rolünü devam ettirebilmesi için yenilikçi yöntemlerle hizmet sunmaya ve yeni teknolojilerin bu mekânlara uyarlanmasına ihtiyaç duymaktadır. Estetik ve sembolizm ilkesi: Kullanıcıları kütüphaneye davet edebilecek, ilgi ve merak uyandıracak, keyifli vakit geçirmelerini sağlayacak, üniversitenin ruhunu yansıtacak estetik ve sembolik öğeler kütüphane tasarımlarda giderek daha da ön plana çıkmaktadır. Doğal Aydınlatma: İnsan psikolojisi ile ışık şiddeti arasında bir ilişki olduğu, doğal aydınlatmanın yapay aydınlatmaya göre daha pozitif etkiler barındırdığı birçok araştırmacı tarafından vurgulandığı için kütüphanelerde de olabildiğince gün ışığından yararlanmak gerekmektedir. Yeni Nesil Kütüphanelerin en önemli örnekleri, Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi, Rami Kütüphanesi, Sir Duncan Rice Kütüphanesi, Kaisa House Kütüphanesi, James B. Hunt Jr. Kütüphanesi, Brandenburg Teknik Üniversitesi Kütüphanesidir” dedi.

Konferans sonunda Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Mehmet Başalan, Prof. Dr. Nuray Bayar Muluk’a teşekkür ederek ebru tablosu hediye etti. Etkinlik günün anısına hatıra fotoğrafı çektirilmesi ile sona erdi.

 

5 gün boyunca sürecek Kütüphane Haftası kutlama programı, Veri Tabanı Eğitimi, Birlikte Okuyoruz Okuma Etkinliği, Kitaptan Ağaç Görsel Etkinliği ve en çok kitap okuyan kütüphane üyelerine hediye töreni ile devam edecek.


Editör: TE Bilisim