Kırıkkale'de bir dernek.İyilik Yolu Derneği Başkanı Halil İbrahim İdik çalışmalarına devam ediyor .
Bir gönüllü olarak vatandaşların sorunlarına ve yardım ihtiyaçlarına yetişmeye çalışan İdik ve yardım gönüllüleri dar gelirlilerin umudu haline geliyor.
İyilik Yolu Derneği Başkanı Halil İbrahim İdik yaptıkları hizmetlere şu şekilde özetledi;
Kâinatın mayası sevgidir. Sevginin tezahürü ise merhamettir. Bize acımak olarak çevrilen duygu değil kastım. Acımak aslında “benden nefret et ama bana acıma” arabesk çığlığındaki kadar itici bir duygu olabilir. Ama merhamet öyle değildir. Merhamet, kökeninde sevgi olan ve alıp sağaltmaya, tutup adam etmeye, kurtarmaya, erdirmeye ve iki dünyada mutluluğu buldurmaya yarayacak yegâne duygudur. Bu duygu ile dünya yeniden imar edilebilir demiyorum, dünya ancak bu duygu ile kurtulabilir. 200 milyona yakın insanın kanına giren bu cinnet çağında merhametten başka ne ihtiyacımız daha hayati olabilir ki?
Küreyi bir yok oluşun kenarına getiren kokuşmuş düzene ancak merhamet çekidüzen verebilir. Bizi bize düşmanlıktan kurtarabilecek sadece bu duygudur. Bizler merhametin bir duruş, tavır ve hayat tarzı olarak tecessüm etmesine muhtacız. En alt kademesinden en üstüne kadar hepimize lazım olan yekdiğerimizi anlamak ve dolayısıyla sevgi bağlamında bir münasebet kurmak becerisi ancak aktif bir merhamet siyaseti ile kazanılabilir
Eğitim sistemimizi merhamet siyasetiyle şekillendirmeli; dış politikamızı merhametle biçimlendirmeli; teknoloji, sağlık, kültür, spor, mimari, güzel sanatlar, estetik, artık aklınıza gelen hayatın her ne alanı varsa hepsini merhametle yeniden formatlamalıyız. Bunun için merhametin bir hayat tarzı, alternatif bir bakış açısı ya da siyaset biçimi olarak takdimi gerekiyor.
Merhamet siyaseti, dünyaya ve insanlara dair bakış açımızı öte dünyayı da içine alacak şekilde yeniden kurgulamakla ortaya çıkacak. Acımak ve şefkatten daha öte bir şeyden bahsediyorum. Ve tabii ki adım atmaktan, harekete geçmekten, pasif kalmamaktan… Aktif merhamet siyaseti, merhametin bir hayat tarzı, usul ve üslup olarak ortaya çıkmasıdır. Öte dünya ile bağlantısı olan bu siyaset, uzun vadeli kurtuluşu kısa dönemli acılara ya da sıkıntılara feda etmez. Yaratılana Yaratan gibi bakabilme becerisini kazanmayı gerektirir. Sadece bu dünya ile sınırlı değildir, iki dünyayı da görür. Defolarımızı onarıcı uzun vadeli bir perspektife sahiptir.
Merhamet siyaseti, varoluş gayemizle bütünleşmemizi sağlayacak yegâne yoldur. Bu duygudan nasipsizlik aslında farklı şartlara maruz kaldığı için farklı yerlere savrulmuş insanları düşman görür; onların ortadan kaldırılmasını çözüm olarak önerir, hâlbuki benden sadır olan ancak benim kadar eksik, benim kadar yetersizdir. Merhamet siyaseti, hayata bakışımızı insanlık ufkunun en yücesine taşır, çünkü bizi yaratanın bize bakışını örnek alır. O bakış kimseyi fazla, düşman ya da “diğeri” olarak görmez; herkesi olması gerektiği için olduran o bakış bize biricik olduğumuzu hissettiren, bizi yekdiğerimizin şiddeti, enaniyeti ve umursamazlığından koruyacak tek şefkat nazarıdır.
Fransızlar “Her şeyi anlayabilmek her şeyi affedebilmektir” derler. Çiçekleri sopalayacak, milyonlarca insanı darağacına götürecek ya da Lenin gibi bir caniyi örnek gösterecek öfkeyi, nefreti ve kini anlamamız gerekmiyor, çünkü merhametten yoksun hiçbir tavır, duruş ve ideoloji bize aşina gelmiyor. Biz merhametle var olduk, ne yapacaksak merhametle var edeceğiz. Merhametsiz her tavır zulmün safında yer almak demektir. Zulüm ise yerinde olması gerekeni yerine koymamaktır; haddi aşmayı ve insanlığın sınırlarına tecavüz etmeyi doğurur. Bu tavra gösterilecek merhamet siyaseti, zalimin zulmüne engel olmaktan geçer. Zalime engel olmak ona yapılacak en büyük yardımdır. Merhamet siyaseti, son tahlilde muhatabın en büyük pişmanlığa duçar olmasını engelleme tavrını göstermektir.
Hepimize merhamet lazım; selamsız komşumuza da , sokakların garipleri sokak çocuklarına da.
Vurmak, kırmak, sövmek, nefret etmek ve kin duymakla başlayan her iş sonuçsuz kalmaya mahkûmdur. Çünkü bizi başlatan öyle başlatmadı. Biz sevgi ile var olduk. Vesilemiz, tezahürü merhamet olan bir sevgiydi. Vuslatımız da öyle olacak.