Kırıkkale 20°
Kale Haber

Sağlık

DSÖ: 30'lu yaşlarda sigarayı bırakanlarda yaşam sü... 31 Mayıs Dünya Tütünsüzlük Günü dolayısıyla DSÖ'den derlediği verilere göre, tütün ürünü kullanımı, her yıl milyonlarca insanın sağlığını ve yaşamını kaybetmesine sebep olan önlenebilir risk faktörlerinin başında geliyor.Dünyada genelinde 1,3 milyar tütün ürünü kullanıcısının yüzde 80'inden fazlası düşük ve orta gelirli ülkelerde yaşıyor. Tütün ürünü kullananların yaklaşık yarısı, tütün kullanımıyla ilişkili hastalıklar nedeniyle beklenen yaşam süresinden daha erken dönemde hayatını kaybediyor.Her yıl tütün ürünü kullanımına bağlı yaşamını kaybeden 8 milyondan fazla kişinin yaklaşık 1,3 milyonunu, kullanmadığı halde tütünün dumanına maruz kalanlar oluşturuyor.Tütün dumanından yaklaşık 700 milyon çocuk etkileniyor. Her yıl 65 bin çocuk, pasif etkilenimin yol açtığı solunum yolu enfeksiyonları nedeniyle 5 yaşından önce yaşamını yitiriyor.Ekonomik kaybın yıllık 1,4 trilyon dolar olduğu öngörülüyorTütün endüstrisi, sigara, pipo, puro gibi tütün ürünlerinin yanı sıra elektronik sigara, nargile, meyve aromaları, mentol topları gibi ürünlerle çeşitlilik sağlayarak tütün bağımlılığının sürdürülmesini sağlamaya çalışıyor. DSÖ, bu ürünlerin tamamının sağlığı tehdit ettiğine dikkati çekiyor.Tütün ürünleri sağlığın yanı sıra ekonomiye de zarar veriyor. DSÖ, tütün ürünü kullanımına bağlı ekonomik kaybın yıllık 1,4 trilyon dolar olduğunu öngörüyor.Çevreye de zarar veren sigara izmaritleri, dünyada en yaygın atılan atıkları oluşturuyor. İzmaritlerdeki kimyasallar ve elektronik sigara atıkları, su ve toprağa sızarak doğaya zarar veriyor.Tütün endüstrisi, sigara üretimi için yıllık yaklaşık 600 milyon ağaç kesilmesinden sorumlu tutuluyor.İlk sigara bırakma gününden itibaren sağlık verileri iyileşiyorBu bağımlılıktan kurtulmak sağlık, sosyal, ekonomik ve çevresel pek çok kazanç elde edilmesine olanak sağlıyor.DSÖ, 30'lu yaşlarda sigarayı bırakanların yaşam süresinin, sigara içmeye devam edenlere göre yaklaşık 10 yıl arttığına dikkati çekiyor.İlk sigara bırakma gününden itibaren yüksek kalp atış hızı, kan basıncı, karbonmonoksit seviyesi normale dönüyor ve zamanla bağışıklık sistemi güçleniyor. Yaklaşık 2-12 hafta içinde dolaşım düzeliyor, akciğer kapasitesi artıyor."ALO 171 Sigara Bırakma Danışma Hattı ile canlı destek sağlanıyor"Sağlık Bakanlığınca tütün ürünü kullananlara, bu bağımlılıktan kurtulmaları için ALO 171 Sigara Bırakma Danışma Hattı ve sigara bırakma poliklinikleri aracılığıyla destek veriliyor.ALO 171 Sigara Bırakma Danışma Hattı, 7 gün 24 saat kesintisiz ve canlı destek sağlıyor. Danışma Hattını arayan bireyler, motivasyonel görüşmelerle bırakma girişiminde bulunmaları için teşvik ediliyor.Nikotin bağımlılık düzeyini belirlemek amacıyla nikotin bağımlılık testi uygulanan kişilere, bağımlılık düzeyine göre sigara bırakma planı hazırlanıyor, sigara bırakma sürecinde rehberlik ediliyor ve nikotin yoksunluk belirtileriyle baş etmeye yönelik davranış değişiklikleri hakkında danışmanlık veriliyor.Nikotin bağımlılık düzeyi daha yüksek olanlar, sigara bırakma hizmeti sunan sağlık birimleri hakkında bilgilendiriliyor ve sigara bırakma polikliniklerine yönlendiriliyor. Bu kişilerin randevusu Danışma Hattı tarafından alınıyor.Sigara bırakma planı yapılanların onay vermeleri halinde Danışma Hattı tarafından yapılan geri dönüş aramalarıyla, bu kişiler bir yıl boyunca takip ediliyor....
Yelda Kayhan
30 MAYIS DÜNYA MS GÜNÜ Merkezi Sinir Sisteminde sinir liflerini çevreleyen ve bu sinir liflerinin elektrik uyarılarını iletmelerine yardımcı olan miyelin isimli yağlı bir doku vardır. Multipl Skleroz'da sinir lifleri ve onu çevreleyen miyelin, geride skleroz adı verilen sert alanlar bırakarak birçok bölgede yok olur. Hasar gören bu bölgeler, plak olarak da bilinmektedir. Miyelin hasar gördüğünde sinirlerin beyine giden veya beyinden gelen uyarıları iletebilme kapasiteleri kesintiye uğramakta ve çeşitli belirtiler ortaya çıkmaktadır. Multipl Sklerozun nedeni tam olarak bilinmese de birçok araştırmacı miyelin hasarının vücudun bağışıklık sisteminin anormal çalışmasından kaynaklandığına inanmaktadır.Multipl Skleroz beynin görme, konuşma, yürüme gibi fonksiyonlar üzerindeki kontrol kabiliyetini bozar. En sık görülen Multipl Skleroz belirtileri güçsüzlük, yorgunluk, karıncalanma, uyuşukluk, ağrı, görme bozuklukları, bir gözde görme kaybı, bulanık veya çift görme, kas fonksiyon bozuklukları, katılık, titreme, idrar kaçırma, kabızlık, cinsel sorunlar ve dengesizlik, baş dönmesi, yalpalama gibi denge sorunlarıdır. Bugün için bilinen kesin bir tedavisi olmamakla birlikte 40 yaş altında en sık engel oluşturan nörolojik hastalık olduğu düşünülen Multipl Sklerozun dünyada ve ülkemizde birçok kişiyi etkilemektedir. Bu belirtilerin bir veya birkaçını hissedenlerin ''Nöroloji (sinir hastalıkları)'' kliniğine başvurmasında yarar vardır.Multipl Skleroz hastalığını kitlelere duyurmak ve farkındalık yaratmak adına Uluslararası MS Federasyonu ve Dünya Sağlık Örgütünün ortak kararları ile her yıl 30 Mayıs günü, ''Dünya MS Günü'' ilan edilmiştir.Kırıkkale İl Sağlık Müdürlüğü...
Yelda Kayhan
HEMŞİRELER GÜNÜ ve HEMŞİRELİK HAFTASI KUTLU OLSUN 12 Mayıs Hemşireler Günü ve Hemşirelik Haftası münasebetiyle Sağlık-Sen Kırıkkale Şube Başkanımız Recep AKDOĞAN, Yönetim Kurulu, İş Yeri Temsilcilerimiz, Engelli ve Kadın Kolları Komisyonumuz veGençlik KollarıKomisyonumuz ile birlikte Yüksek İhtisas Hastanemizde Hemşireler Günü ve Hemşirelik Haftası Kutlama etkinliği düzenlediler.   Ak Parti İl Başkanı Sayın Bahadır KILIÇ, Ak Parti Milletvekili Adaylarımızdan Sayın Ergün TEKİN’in de katılım sağladığı kutlama organizasyonunda günün anlamında binaen Yüksek İhtisas Hastanemizin her iki yemekhanesinde pasta kesimi gerçekleştirildi. Ak Parti İl Başkanımız Sayın Bahadır KILIÇ ve Ak Parti Milletvekili Adaylarımızdan Ergün TEKİN yapmış oldukları konuşmalarında, Hemşirelik mesleğinin önemi vurgu yaparak Ebeler, Hemşireler ve Anneler Gününü kutladılar. Ayrıca Bu anlamlı günde davet edildiklerinden dolayı Sağlık-Sen Şube Başkanımız ve Yönetim Kurulumuza teşekkürlerini ifade ettiler.  12 Mayıs Hemşireler Günü ve Hemşirelik Haftası konuşmasında Başkan Akdoğan;   “Hemşire Umut Demektir Hemşire en zor zamanda umut demektir. Hemşire acıya şefkat demektir. Hemşire her şeyden önce fedakarlık demektir. Ülkemizde görev yapan binlerce hemşire, gece gündüz demeden görevlerini hakkıyla yerine getiriyor. Pandemide, selde, depremde yani her koşulda insanımızın yaralarını saran hemşirelerimizin tek gayesi, yaşama umut olmaktır. Tarihimizin ilk hemşiresi Safiye Hüseyin Elbi’nin de gayesi umut olmaktı. Bugün ülkemizin dört bir yanında nice isimsiz hemşiremizin de bu gaye uğruna kendi canları ortaya koyarak çalıştığı tüm toplum tarafından bilinmektedir. Fedakarlıkları, alın terleri, mücadeleleri, canlarını ortaya koyarak çalışmaları; hemşirelerimizin nasıl bir hizmet verdiklerinin açık bir göstergesidir.Bu nedenle diyoruz ki; hemşire fedakarlıktır, şefkattir ve özveridir. Hemşerilerimizin, bu fedakarlığa karşı döktükleri alın terlerinin ve emeklerinin karşılığı görülmelidir. Seslerine kulak verilmeli, sağlık sisteminin mihenk taşı olan hemşirelerimizin sorunları çözüme kavuşturulmalıdır. İş yükünün azaltılması, çalışma koşullarının düzeltilmesi maaş iyileştirmesinin yapılması acil olarak çözülmesi gereken ve Sağlık-Sen olarak üzerinde hassasiyetle durduğumuz, çözümü için mesai harcadığımız konuların başında gelmektedir. Görevlerini bir meslekten öte insani sorumlulukla yapan hemşirelerimizin yüzünün güldürülmesi için mücadelemizi her platformda sürdürmekteyiz. Dün olduğu gibi bugün de hemşirelerimizin haklarını daha ileriye taşımak en büyük gayemizdir.   12 Mayıs Hemşireler Günü ve Hemşirelik Haftası kutlu olsun. Ayrıca; Ebeler, Hemşireler ve Anneler gününü’de kutluyoruz.” şeklinde duygularını ifade etti. ...
Yelda Kayhan
12 MAYIS HEMŞİRELER GÜNÜ KUTLU OLSUN Anadolu Sağlık Sen Genel Başkanı Necip Taşkın, 12 Mayıs Hemşireler Günü nedeniyle yaptığı basın açıklamasında 12 Mayıs Hemşireler Gününü kutlayarak, Hemşirelerin her zaman yanında olduklarını söyledi. Taşkın, 12 Mayıs Hemşireler Günü nedeniyle bu mesleği icra edenlerin yanı sıra sağlık teşkilatlarında çalışanların sorunlarını bir kez daha yetkililere duyurmak istediklerini söyledi. Hemşirelikmeslek  branşında görev yapan sağlık çalışanlarının yoğun ve uzun mesai ile çalışmak zorunda kaldıklarına dikkat çeken Taşkın, emeklerinin karşılığını alamadıklarını ve değersizleştirilen Hemşirelik mesleğinin itibarının ve mesleki saygınlığının yeniden eski haline kavuşturulması için gerekli düzenlemelerin ve çalışmaların yapılmasını beklediklerini söyledi. Hemşireler gününde sağlık teşkilatlarında çalışan tüm sağlıkçıların özlük haklarının iyileştirilmesi, Giyim Kuşam Yardımının ve nöbet ücretlerinin günün ekonomik koşulları dikkate alınarak revize edilmesini, her şartta milletimizin hizmetinde olan tüm sağlık çalışanlarının personel yetersizliği nedeniyle uzun, yorucu ve ağır koşullarda gece gündüz çalışırken mobbinge maruz kalmasını, baskılarla yıldırılmasını, görev yaptığı alanlarda şiddete maruz kalmasını kabul etmediklerini ifade eden Necip Taşkın, açıklamasında şunlara dikkat çekti. “Yoğun iş yükü altında strese maruz kalan, Tükenmişlik Sendromu yaşayan Hemşirelerimizin ekonomik, sosyal ve mesleki sorunlarının bir an önce çözülmesini talep ediyoruz. Çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesini, ek ödemenin emekliliğe yansıtılmasını, tek kalem maaş ödenmesini, yıpranma payının 4 yıla bir 1 yıl olmak üzere tüm çalışanları kapsayacak şekilde düzenlenmesini, yeterli Hemşire istihdamı sağlanarak çalışanların üzerindeki iş yükünün hafifletilmesini ve sağlık çalışanlarımızın çocukları için 7/24 hizmet verecek şekilde kreş açılmasını, şiddetin önlenmesini, seçim öncesinde ekonomik kayıpların telafisi edilmesi ve seyyanen zam talep ediyoruz. Hemşirelik Yönetmeliği, Tababet Ve ŞuabatıSan'atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun ve Yataklı Tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliği’nde Hemşirelerin görev tanımı belirlenmesine rağmen günümüzde hastane idareleri tarafından Hemşire arkadaşlarımız görev tanımı dışında çalışmaya zorlanmaktadır.Bunun önlenmesi için Hemşirelik meslek tanımının açık ve net bir şekilde yeniden düzenlenmesi gerekmektedir. Bugün 12 Mayıs Hemşireler Günü. Bu vesileyle Hemşirelerimizin bu anlamlı günlerini en kalbi duygularımla kutluyor; Hemşirelerimize  ekonomik, sosyal ve mesleki sorunlarından arınmış olarak huzurlu ve mutlu bir çalışma yılı diliyor, gelecek yıllardaki kutlamalarımızın sorunları anlatarak değil, sevinçlerimizin paylaşılacağı günler olmasını temenni ediyorum.”   ...
Yelda Kayhan
10 Mayıs Sağlık İçin Hareket Et Günü Fiziksel aktivite, günlük yaşam içerisinde kas ve eklemlerimizi kullanarak enerji tüketimi ile gerçekleşen herhangi bir bedensel hareket olarak tanımlanmaktadır. Düzenli fiziksel aktivite; yüksek tansiyon gibi kardiyovasküler hastalık, diyabet, meme ve kolon kanseri ve depresyon riskini azaltmaktadır. Fiziksel aktivite yetersizliği en çok yüksek gelirli ülkelerde görülse de, orta gelirli ülkelerde özellikle kadınlarda çok yüksek seviyelerde görülmektedir. Fiziksel aktivite ile koroner kalp hastalığı, inme ve diyabet riskinin azaltılması arasında direkt bir ilişki vardır. DSÖ’nün 2008 yılı raporunda dünya genelinde 15 yaş ve üzeri yetişkinlerin %31’nin yeterince hareketli olmadığı belirtilmiştir. Sağlık Bakanlığı tarafından 2011’de yapılan “Kronik Hastalıklar Risk Faktörleri Araştırması”na göre ise Türkiye genelinde kadınların %87’si, erkeklerin ise %77’sinin yeterli ölçüde fiziksel aktivite yapmadığı belirlenmiştir. Bu durum hareketsiz yaşam tarzının ülkemiz için ciddi boyutlarda olduğunu ortaya koymaktadır. Yeterli düzeyde fiziksel aktivite yapmayan bireylerin, haftada 4-5 gün ve günde 30 dakika hafif veya orta düzeyde fiziksel aktivite yapan bireylere göre ölüm riskinin %20-30 arasında arttığı bildirilmiştir. Kronik hastalıkların ortak risk faktörlerinden birisi olan fiziksel inaktivite (fiziksel hareketsizlik), dünya genelindeki ölüme neden olan risk faktörleri sıralamasında dördüncü sırada yer almaktadır (dünya genelindeki ölümlerin % 6’sı). Obezitenin artmasına neden olan önemli faktörlerden biri de hareketsiz yaşam tarzının yaygınlaşmasıdır. Fiziksel aktivitenin sağlığımız üzerine etkileri temelde şu başlıklar halinde incelenebilir:Bedensel Sağlığımız Üzerine Olan EtkileriKas kuvvetinin korunması ve arttırılmasını sağlar.Vücut düzgünlüğünün ve postürün korunmasını sağlar.Yorgunluğun azaltılmasını sağlar.Kalbi güçlendirerek kalbe olan kan akışını arttırır ve kalp krizi geçirme riskini azaltır.Solunum kapasitesinde artış meydana gelir.Düzenli aktivite yapan bireyler sigara bağımlılığından kurtulma konusunda inaktif bireylerden daha başarılıdırlar.Düzenli fiziksel aktivite insülin aktivitesinin kontrolünü sağlayarak şeker hastalığının ve kan şekerinin kontrolüne yardımcı olur.Vücudun su, tuz, mineral kullanımının dengelenmesine yardımcı olur.Enerji gereksinimini yağları yakarak karşılama alışkanlığı getirerek metabolizmayı hızlandırır ve kilo alımını önler. Ruhsal Ve Sosyal Sağlığımız Üzerine Olan EtkileriSağlıklı kas, kemik ve eklem yapısı üzerine olumlu etkileri nedeniyle vücut düzgünlüğü ve farkındalığını geliştirerek bedeni ile barışık, özgüvenli bireyler yaratır.Olumlu düşünebilme ve stresle başa çıkabilme yeteneğini geliştirir.Kendini iyi hissetme ve mutluluk oluşturur. Dr. Murat AĞIRTAŞKırıkkale İl Sağlık Müdürü...
Yelda Kayhan
8 Mayıs Dünya Talasemi Günü Talasemi (Akdeniz Anemisi) kalıtsal bir kan hastalığıdır. Kana kırmızı rengini veren ve oksijen taşıyan kırmızı kan hücrelerinin ( Alyuvar ) yapımında bozuklukla karakterizedir. Alyuvara rengini veren ve oksijen taşıyan Hemoglobin denilen maddenin sağlıklı üretilememesi ile seyreder.   Talasemi; taşıyıcı (talasemi minör), hafif hastalık (talasemi intermediya) ve hasta (talasemi major) tipi olarak üç farklı şekilde görülebilir. Anne ya da babasından yalnızca birinden talasemi genini alan kişi talasemi taşıyıcısı olur. Taşıyıcıların büyük bir çoğunluğu bu hastalığı taşıdıklarını bilmemektedir.   Talasemi taşıyıcılığı bir hastalık değildir. Kişinin sağlığını etkilemez, hastalığa dönüşmez. Herhangi bir tedavi de taşıyıcılığını değiştirmez. Fakat kişinin talasemi taşıyıcısı olduğunu bilmesi önemlidir. Çünkü bir taşıyıcı başka bir taşıyıcı ile evlenirse talasemi majörlü (hasta tip) çocukları olma ihtimali çok yüksek olur.   Hafif hastalık tipinde yani talasemi intermediyada, hastalığın belirtileri genellikle ileri yaşlarda başlar, kan nakli gerekebilir. Anne ve babanın her ikisinden de hasta geni alan kişilerde ise tablosu daha ağır seyreden hasta tip yani talasemi majör ortaya çıkar ve toplumda akdeniz anemisi olarak bilinir.  Bu kişiler kendileri için gerekli olan hemoglobini yeterli miktarda yapamazlar.   Bebeklerde 3-4 aylıkken başlayan, sürekli kan nakli gerektiren ciddi bir kan hastalığıdır. Sağlıklı toplumda beta-talasemi taşıyıcı sıklığı % 2,1’dir. Ülkemizde Çukurova, Akdeniz kıyı şeridi, Ege ve Marmara bölgelerinde talasemi taşıyıcılığı çok sık görülmektedir. Ülkemizde akraba evliliklerinin fazla olması ve bu evliliklerin %70’ inin 1. derece akrabalar arasında yapılması nedeniyle, genetik geçişli hastalıklar olan hemoglobinopatilerin görülme sıklığı artmaktadır.   Bu nedenle, hemoglobinopatilerin önlenmesinde en önemli adım, evlilik öncesi çiftlerin taşıyıcılık testinden geçmesi ve her ikisi de taşıyıcı olan çiftlerin belirlenerek çocuk sahibi olmadan önce, genetik danışmanlıktan yararlanmalarıdır. İlimizde evlilik öncesi, aile hekimliklerine başvuran çiftlerden alınan kan örnekleri talasemi taraması için Halk Sağlığı Laboratuvarına gönderilerek tarama testleri yapılmaktadır. Eğer erkek eş adayı hemoglobinopati açısından taşıyıcı ya da şüpheli çıkarsa kadın eş adayına da tarama testi yapılmaktadır. Her ikisi de taşıyıcı çıkan çiftler, mutlaka genetik danışmanlık almaları için merkezlere yönlendirilmekte ve çocuk sahibi olmayı düşündüklerinde sağlıklı bebek sahibi olmaları için gereken yönlendirmeler yapılmaktadır.   Kırıkkale İl Sağlık Müdürlüğü...
Yelda Kayhan
AMATEM’DE BAĞIMLILIK UZMANI ÇAĞLAR ERDEM Seyir Defteri’nin kıymetli okuyucuları Kırıkkale Zafer Caddesinden İşler Pastanesinden herkese merhaba bugün 27 Nisan 2023 Perşembe Kırıkkale Amatemde bağımlılık uzmanı olarak başarılı çalışmalara imza atan Sayın Çağlar Erdem Beyefendi ile bugün ikinci röportajımızı yapacağız. Başar Özdemir-1  Çağlar Bey öncelikle merhaba bağımlılığın önlenmesi bağımlılıkla mücadelenin en önemli ayağı demiştiniz. Önleme çalışması nasıl olmalıdır? Çağlar Erdem: Başar Bey Bağımlılık geliştikten sonra tedavisi çok uzun ve zor bir süreçtir. Bağımlılık başlamadan  önce yapılacak müdahaleler  her zaman daha başarılı ekonomik ve sosyal açıdan daha faydalı olmaktadır. Bütün önleme çalışmalarının özünde gerçekçi bilgilendirme yöntemi, madde kullanımının etkileri ve sonuçları hakkında insanları bilgilendirmek, merakı gidermek, yanlış inançları düzeltmek ve madde kullanan kişilere karşı toplum tarafından geliştirilen olumsuz tavrı gidermek amaçlarını taşımalıdır.   Önleme çalışmasının başarısını bu çalışmaların sürekliliği belirler günlük kampanyaların etkili olmadığı ispatlanmıştır yine gönüllü insanların çalışmalarda yer alması başarıyı arttırmaktadır. Bu çalışmalarda merak uyandırmamak ve özendirmeden kaçınmak gerekir. Bu konuda eğitim almış kişilerin bu çalışmayı yürütmesi çok önemlidir. Başar Özdemir-2 Çağlar Bey en tehlikeli uyuşturucular hangileridir? Çağlar erdem: Kanaatimce en tehlikeli iki uyuşturucu bir sigara iki bira sebebine gelince bu iki madde bütün madde bağımlılıklarının başlangıcını oluşturuyor. Gençlerin özellikle sigara ve biraya başlamaması  çok önemli. Tabi her maddenin etkileri ayrı ayrı hepsi birbirinden zararlı ve tehlikelidir desem yeridir. Başar Özdemir-3 Çağlar Bey uyuşturucunun insanlar üzerindeki psikolojik ve bedensel tahribatını sormak istiyorum? Çağlar Erdem: Madde kullanımı kişinin kontrol mekanizmasını devre dışı bıraktığı için kişi her türlü tehdit ve tehlikeye açık hâle gelmektedir. Psikolojik olarak bütün bağımlıların bağımlılıkların yanında kişilik bozukluğu, kaygı bozukluğu depresyon gibi ek bir hastalığı bulunmaktadır. Madde kullanımı kişinin acı eşiğini çok düşürdüğü için hayatta karşılaştığı her türlü zorluğu ve sıkıntıyı madde kullanımı yoluyla aşmaya çalışmaktadır. Bedensel etkilerine gelince hani deveye sormuşlar neren eğri nerem doğru ki demiş o misal. Bedensel olarak nereyi etkilemiyor desek daha doğru olur. Kısaca söylemek gerekirse uyuşturucu organizmanın çeşitli nedenlerle zarar gören DNA’sını onarma yeteneğini olumsuz etkiler. DNA hasarına bağlı olarak başta kanser olmak üzere bütün hastalıkların altyapısını oluşturur.   Başar Özdemir-4  Çağlar Bey madde bağımlısının madde ye ulaşma noktasında ailesine bir baskı kurduğunu söyleyebilir miyiz? Bu yol madde bağımlısını nereye götürür? Çağlar Erdem: Başar Bey kullanıcı maddeyi bulmak adına yasadışı her şeyi yapabilmekte hırsızlık gasp fuhuş gibi ailesinden para alabilmek adına farklı oyunlar yapıp yalanlar söyleyebilmekte aileler durumu ilk öğrendiklerindedurumu önce kabul etmiyorlar sonrasında ise profesyonel bir destek almak yerine saklayarak kendi içlerinde çözmeye çalışıyorlar. Bu durum bağımlılığın pekişmesine yol açıyor. Bazı ailelerde ise artık başına bir şey gelmesin, hapse girmesin diyerek kasıtlı şekilde sağlayıcılık yapıyorlar. Maalesef böyle durumlar bağımlılıkla mücadeleyi çok zorlaştırıyor. Yolun sonunu bir cümle ile özetleyeyim. Üzücü ama ya cezaevi ya da mezarlık. Başar Özdemir-5 Çağlar Bey yardım almak isteyendesteğe ihtiyacı olan aileler ve hastaların 24 saat sizlere ulaşma şansı var mı? Çağlar Erdem: Bu konuda destek almak isteyen herkes başta Yüksek İhtisas Hastanesi psikiyatri polikliniğine başvurabilir. Aynı zamanda Kırıkkale narkotik şubenin de bu konuda yardım ve destek almak isteyenlere el uzatmakta yine bu anlamda Kırıkkale YEDAM (YEŞİLAY DANIŞMA MERKEZİ)’ada başvurulabilir. Bunun dışında  beni ve bu iste gönüllü  olan kişileri kullanıcılar ve aileler her zaman arayabilirler. Başar Özdemir-6  Çağlar Bey Kırıkkale’de madde bağımlılığı  konusunda yaptığınız çalışmalar takdire şaiyan ilerde madde bağımlısı konusunda farkındalık oluşturacak bir eser yazacak mısınız? Çağlar Erdem: Başar Bey öncelikle güzel sözleriniz için teşekkür ediyorum. Bu konuda bugüne kadar yayınlanmış eserlerin özetleri ile kendi bilgi ve tecrübemi harmanlayarak bağımlılık oyunu isimli bir  kitap yazmayı düşünüyorum kısmet olursa. Başar Özdemir-7 Çağlar Bey Madde bağımlılığı uzmanı nasıl olunuyor. Bu görev kutsal bir görev bu görevi herkesin yapabileceğini düşünmüyorum. Kendi içinizde fırtınalar yaşadığınız oluyor mu? Çağlar Erdem: Madde bağımlılığı üzerine Sakarya Üniversitesinde yüksek lisans eğitimi aldım. Uzman sıfatı oradan geliyor. Önemli olan diploma veya statü değil. Önemli olan doğru bilgiyle, anlayışlı olarak fedakarca uyuşturucu ve diğer bağımlılıklarla mücadele etmek, bu şekilde mücadele eden herkes uzmandır herkes çok değerlidir. Klinikte ve klinik dışında hastalarla diyaloğumuzda hastaları  kendi yakınımız gibi görüyoruz. Özellikle ailelerin yaşadıklarını dinleyip çaresizliklerini gördükçe sanki kendi ailemizin yardıma ihtiyacı varmış gibi hissediyorsunuz. Bu noktada sadece ben değil bütün AMATEM çalışanı  arkadaşlarım aynı duyguları hissediyor. Başar Özdemir-8 Çağlar Bey teşekkür ederim. Son olarak gençlerimize neler söylemek istersiniz? Çağlar Erdem: Herhangi bir madde kullanmak başta sigara ve alkol olmak üzere bir statü veya sosyalleşmenin sembolü değildir. Bütün gençler kısa vadeli hazlar yerine uzun vadeli kazanımları tercih etmelidir. Karşılaştıkları her problemi kendi öz kuvvetleriyle çözme becerisine sahip olmalıdırlar. Bunun yanında akranlarına hayır diyebilmek bağımlı bir kişilik gelişiminin önlenmesi noktasında çok önemlidir. Bu fırsatı bana verdiğiniz için teşekkür ederim. Başar Özdemir: Çağlar Bey ikinci röportajımızın sonuna geldik bana değerli vaktinizi ayırdığınız için farkındalık oluşturacak bu röportaj için gençlerimizin yanında olduğunuz için sizlere teşekkür ediyorum. Çalışmalarınızda başarılar diliyorum. Seyir Defteri’nin kıymetli okuyucuları bugün Kırıkkale Amatemde başarılı çalışmalarıyla tanıdığımız Sayın Çağlar Erdem Beyefendi ile madde bağımlılığın insan üzerindeki psikolojik ve bedensel tahribatını konuştuk ve aydınlandık. Seyir Defteri Kırıkkale’mizin değerleriyle devam ediyor... ...
Yelda Kayhan
24-30 Nisan Dünya Aşı Haftası Kırıkkale 2015 yılından itibaren ülkemizde çeşitli etkinliklerle kutlanan Dünya Aşı Haftası’nın amacı her yaştan insanı hastalıklara karşı korumak için aşılamayı teşvik etmektir. Aşılama çalışmaları ile her yıl milyonlarca insanın hastalanmasının ve ölümünün önüne geçilmektedir. Tüm bağışıklama çalışmalarına rağmen, dünyada aşılama henüz istenen düzeye gelmemiştir. Bugün yaklaşık 20 milyon eksik aşılı veya aşılanmamış çocuk bulunmaktadır. Ülkemizde, 1981 yılından bu yana yürütülen Genişletilmiş Bağışıklama Programı (GBP) kapsamında başarılı çalışmalar yapılmıştır. Aşılama kapsayıcılık hızları gittikçe yükselmiş ve buna bağlı olarak aşı ile korunulabilir hastalıklar daha az görülmeye başlanmıştır. Aşılamanın, bireyin korunması yanında toplumsal olarak da önemli etkisi vardır. Toplumun belli bir bölümünün enfeksiyon etkenine karşı bağışık olması halinde enfeksiyon zincirinin kırılacağı ve yayılımın duracağı kabul edilir. Aşı karşıtlığı, eksik aşılı veya aşılanmamış kişilerin göç, savaş gibi nedenlerle küresel dolanımının artması ile toplumsal bağışıklık düzeyi azalmakta ve kaybolup gitmekte olan bazı hastalıklar da tekrar görülmeye başlamaktadır. Bugünkü bağışıklama programımız ile Difteri, Tetanoz, Boğmaca, Pnömokok, Çocuk felci, Tüberküloz, Hepatit A, Hepatit B, Hemofilus İnfluenza Tip B, Kızamık, Kızamıkçık, Kabakulak, Suçiçeği enfeksiyonlarına karşı olmak üzere toplam 13 hastalığa karşı çocuklarımız aşılanmaktadır. Aşı takvimindeki tüm aşılar çocuklara ücretsiz olarak uygulanmaktadır. Aşılama her çocuğun hakkı, her ebeveynin sorumluluğudur. Aşılama hizmetleri Aile Sağlığı Merkezlerimizde ücretsiz olarak yapılmaktadır.  Dr. Murat AĞIRTAŞKırıkkale İl Sağlık Müdürü...
Yelda Kayhan
Kalp Değerlerine Dikkat Edilmeli   Kırıkkale Yüksek İhtisas Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Dr. Hüseyin KANDEMİR,” Kalp ve Damar Sağlığı, genetik özelliklerin yanı sıra beslenme ve yaşam tarzı ile doğrudan ilgilidir. Kalp ve Damar Sağlığını olumsuz etkileyen başlıca unsurlar; sağlıksız beslenme, şişmanlık, alkol, sigara, hava kirliliği, hareketsiz bir yaşam ve strestir.”       “Bu faktörler yalnızca kalp hastalıklarına zemin hazırlamakla kalmaz, aynı zamanda büyük bir sosyoekonomik problem olan inme olaylarına da (felç) yol açabilir. Sadece birkaç küçük değişiklikle bile kalp hastalığı ve inme riskini azaltabiliriz. Kan basıncı yüksekliği, şeker hastalığı ve uyku bozukluğu ile ilgili olan sorunların üzerinde durulmalı; kan şekeri, kolesterol ve kan basıncı gibi değerlerin belirli seviyelerde tutulmasına dikkat edilmelidir. “Sağlıklı beslenme, hazır gıdalar yerine taze besinlerin tercih edilmesi, aşırı tuz kullanımının önüne geçilmesi, düzenli sağlık kontrolleri, kan değerlerine dikkat edilmesi kalp sağlığını koruma tedbirleri arasındadır. Ayrıca hayata karşı iyimser olmak, aile ve çevre ile kaliteli zaman geçirmek, uyku düzenini kontrol altında tutmak da önemlidir.”   “Obezite, diyabet ve fiziksel aktivite yetersizliği gibi risk faktörlerinin çocukluk çağında görülmeleri, erişkinlikte kalp hastalığı gelişme riskini büyük oranda artırmaktadır. Çocuklardan başlayarak, tüm insanlara hareketli bir yaşam tarzı oluşturmak için mutlaka spor salonlarına ihtiyaç olmadığını,  gün aşırı 45 dakikalık yürüyüş bile kan tablomuzda, kan basıncımızda, moralimizde kardiyolojik hastalık riskini azaltacak değişikliklere neden olabilir.  Günümüzde giderek daha fazla insan, şeker, tuz, doymuş yağ ya da trans yağ içeriği yüksek olan işlenmiş gıdalar tüketmektedir. Meyve ve sebzeler açısından zengin olan “Akdeniz Tipi Beslenme Alışkanlığı” adını verdiğimiz, kalp sağlığı dostu bir beslenme şekli, kalp hastalığı ve inmeden korunmaya yardımcı olur. Günlük tuz tüketimimizi bir tatlı kaşığı (5 gr) ile sınırlandırıp, karbonhidrat ve doymuş, trans yağ içeren gıdaları minimuma indirip, mümkün olduğunca ev yemekleri ile beslenerek kalp hastalığı ve inme riskini biraz azaltabiliriz.”       “Sigara ve tütün içeren diğer keyif verici maddelerden, alkolden uzak kalmak ve bunların kullanımının başlanmaması için kendimizden küçüklere davranış modeli yaratmak. Sigara içilen ortamda dahi bulunmamak. Kilo fazlalığımız var ise, doktor kontrolünde sürekli uygulanabilir bir yeme alışkanlığı ve hareket tarzı ile mevcut yağ dokumuzu kas dokusuna çevirmeye çalışmak. Mevcut kan değerlerimizi bilmek ve olumsuz değerleri normal değerlere ulaşmak için yardım almak. Arada evde tansiyon değerlerimizi yakınmamız olmasa bile ölçmek ve ortalamalar yüksek ise doktordan yardım alıp, takibe girmek. Kalp, hücrelere besin taşımak için, hayatımız boyunca aralıksız çalışması gereken en yaşamsal organlarımızdan birisi olduğunu diğer organların sağlığı ve bir bütün olarak insan sağlığı açısından da önemlidir.”   ...
Yelda Kayhan
11 Nisan Dünya Parkinson Günü Parkinson hastalığı erişkinlerde Alzheimer hastalığından sonra ikinci sıklıkta görülen nörodejeneratif (sinir hücre harabiyeti sonucunda gelişen) hastalıktır. Parkinson hastalığının görülme sıklığı 55-60 yaş üzerindeki nüfusta %1’dir. Bu oran oldukça sabit olmasına karşın, yaşam süresinin uzaması dolayısıyla toplumda yaşlı nüfusunun artması Parkinson hastalarının sayısında da artışa neden olmaktadır. Parkinson hastalığı ender olarak, 20’li ve 30’lu yaşlarda da görülebiliyor. Bu genç vakalar tüm Parkinsonluların %5-10 kadarıdır. Genellikle bu yaş grubundaki Parkinson hastalığı kalıtsaldır ve akraba evlilikleri genç hastaların artmasına neden olabilir. Kalıtsal Parkinson hastalığı çok genç yaşlarda hareket yavaşlığı, titreme gibi belirtilerle başlayabilir. Önemli olan erken teşhis ve doğru tedavi yöntemiyle hastalık belirtilerinin önemli ölçüde kontrol altına alınabilmesidir. Böylelikle yaşam kalitesi yükseltilir. Birey iş ve sosyal yaşamını daha rahat sürdürebilir. Bu nedenle, 11 Nisan’ın Dünya Parkinson Gününün toplumda farkındalığı artırmak açısından oldukça önemli bir yeri vardır.  Parkinson hastalığının temel belirtisi hareketlerde yavaşlamadır. Buna ek olarak eklem hareketlerinde katılık, titreme erken dönemde ortaya çıkan başlıca belirtilerdir. Hastalığın ileri dönemlerinde denge bozukluğu da tabloya eklenir. Parkinson hastalığında bu motor bulgulardan başka motor dışı belirti ve bulgular da izlenir. Motor dışı belirtiler kabızlık, pozisyon değişikliği ile kan basıncının düşmesi, depresyon, anksiyete, uyku bölünmeleri, huzursuz bacak sendromudur. Hastalığın tedavisinde yer alan ilaçlar hastalığı durduramamakta ancak belirtileri hafifleterek hastanın günlük yaşam faaliyetlerini rahat sürdürebilmesine yardım etmektedirler. Yirmi yıl kadar önce Parkinson hastalığı tanısı koyduğumuzda hastaya günlük işlerini görebildiği sürece ilaç başlamaz, tedaviyi ertelerdik. Günümüzde bu yaklaşım kabul görmemektedir. Çünkü hastalığın erken evresinde tedaviye başlandığında dopamin eksikliğinin beyinde oluşturacağı diğer işlev bozuklukları geciktirilebilmektedir. Hastanın yaşı,  muayene bulguları, varsa eşlik eden diğer hastalıkları gibi birçok faktör birlikte değerlendirilerek hastanın hangi tedaviye uygun olduğuna karar verilir. Günümüzde birçok merkezde uygulanmaya başlayan girişimsel ve cerrahi parkinson tedavileri hastalarımızın yüz güldürücü hayat kalitesine kavuşmasını sağlayabilmektedir. Parkinson hastalığı ile mücadele etmede erken teşhis, fizyoterapi ve egzersiz, uygun ilaçlarla doğru tedavi seçiminin uzmanlarca yapılması çok önemli. Böylece hastalık önemli ölçüde kontrol altına alınabilir. Parkinson hastaları için egzersiz ve hareket, özellikle ilaçların pek etki edemediği yürüyüş ve denge bozukluklarının kontrolünde çok önemli. Egzersiz sadece yürüyüş, denge, duruşu düzeltmekle kalmaz, Parkinson hastalığının depresyon, durgunluk, yorgunluk ve kabızlık gibi diğer belirtilerini de olumlu etkiler. Hareketsizliğin davet edeceği kalp damar hastalıkları ve kemik erimesine karşı da koruyucu işlev görür. Parkinson hastası günü programlı yaşamalı ve mutlaka egzersize zaman ayırmalıdır. Bununla beraber günde en az bir istirahat dönemi olmalıdır. Bir işe başlarken veya işin bitiminde ya da her ikisinde dinlenebilirler. İlaç tedavisini aksatmamak ve ilaçları aniden kesmemek gerekir. İlaçlar başka bir sağlık sorunu nedeniyle bir süre kullanılamayacaksa nöroloji doktorunun önereceği takvime göre azaltılıp kesilmelidir. Parkinson hastalığının başlangıç tedavisi ilaçlardır. Cerrahi tedavi hastalığın orta evrelerinde, ilaçlar belirtileri kontrol ettiği halde, ilaca bağlı istemsiz hareketler ve ilaç aralarında aşırı yavaşlama gibi sorunların ortaya çıktığı durumlarda uygulanabilir. Demansı, denge bozukluğu olan veya sık düşen Parkinson hastalarında cerrahi tedavi yapılmamaktadır. Parkinson hastalığı yaşam boyu bireye eşlik edeceğinden ona teslim olmamak, onu yönetmek gerekir. Tedaviye uyan ve yaşam biçimini uyarlayabilen hastalar Parkinson'la dik bir yokuşu hızla inmek yerine, hafif eğimli bir rampada ılımlı seyirli bir hastalıkla yolculuk ederler. ...
Yelda Kayhan
Yahşihan Belediyesi'nin Diyetisyen Hizmeti Ramazan... Sosyal Belediyecilik anlayışıyla çalışmalarına devam eden Yahşihan Belediyesi, vatandaşlara Ramazan Ayı’nda da diyetisyen hizmeti vermeye devam ediyor.   ÜCRETSİZ DİYETİSYEN HİZMETİ Yahşihan Belediyesi Kadın, Aile, Çocuk, Engelli Politikaları(KAÇEP) Müdürlüğü’ne bağlı Diyetisyen Münevver Kanık’a Yahşihan’da ikamet eden vatandaşlar gelerek sağlıklı hizmeti almaya devam ediyor. Diyetisyen Münevver Kanık, Ramazan Ayı boyunca vatandaşlara beslenme konusunda uyarılarda bulunurken, isteyenlerin KAÇEP Müdürlüğü’ne gelerek beslenme danışmanlığı alabileceğini söyledi.Vatandaşların sağlığını korumak ve dengeli beslenmelerini sağlamak amacıyla ücretsiz diyetisyen hizmeti başlatan Yahşihan Belediyesi’nde yeni doğum yapan annelere yönelik, bebek beslenmesi anlamında da anne-bebek eğitimleri ücretsiz şekilde veriliyor.   RAMAZANDA DESTEK OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ Yahşihan Belediyesi’nde görev yapanDiyetisyenMünevver Kanık, “Ramazan Ayı boyunca vatandaşlara beslenme konusunda destek olmaya devam edeceğiz. İçinde bulunduğumuz ay, sağlıklı beslenmenin önemli olduğu bir süreç. Ramazan'da uyulması gereken beslenme kuralları şunlardır; Öncelikle kilogram başına 30 mililitre su tüketmeye çalışmalıyız yani 50 kilogram iseniz bir buçuk litre, 100 kilo iseniz 3 litre sıvı tüketmelisiniz. İftar ile birlikte sıvı tüketimi başlamalı ve imsak vaktine kadar devam etmelidir. Yeterli sıvı alınmazsa tansiyon ve sindirim problemleri yaşanabilir.” diyerek sıvı tüketiminin önemine dikkat çekti.   SAHUR YAPMAK ÇOK ÖNEMLİ “Ramazanı daha rahat geçirebilmeniz için sahur yapmak bizim için çok önemli. Sahurda ise karbonhidrat ağırlıklı besinler tüketmek yerine protein ağırlıklı beslenmelerini tavsiye ediyoruz. Yani yumurta, peynir veya süt yoğurt gibi besinlere daha çok yer vermeliyiz.Sahurda kan şekerinin dengelenmesi için süt veya yoğurt üzerine eklenen toz tarçın kişinin gün içerisinde kan şekerinin dengelenmesine yardımcı olur ve gün içerisinde daha rahat orucunu tutabilir.İftarda ise kişi çorba içtikten sonra kesinlikle 10 dakika ara vermeli. Ardından diğer yemeklere geçmeli. İftardan 1,5 saat sonra ise kesinlikle egzersiz yapmalarını öneriyoruz. Ayrıca kişi eğer tatlı yemek isterse şerbetli tatlılar yerine haftada 1 veya 2 kez sütlü tatlı yiyebilir. Su tüketimi de her zaman olduğu gibi ramazanda da çok önemli. Günlük su tüketimi 2 litrenin altına düşmemeli. Ve günlük 1 şişe maden suyu tüketilmesini tavsiye ediyoruz.” İfadelerini kullandı.   DİYETİSYENİMİZ YAHŞİHAN’DA ÇOK SEVİLDİ Yahşihan'da vatandaş odaklı hizmetlerinin artarak devam ettiğini dile getiren Yahşihan Belediye Başkanı Osman Türkyılmaz, diyetisyen hizmetimiz Yahşihan’da çok sevildi. Günlük olarak gelen vatandaşlarımız bu hizmetten ücretsiz olarak yararlanıyorlar.Sağlıklı bir yaşamın herkes için önemlidir. Halkımızın fazla kilolarından kurtulması amacıyla bizlerde belediye olarak üzerimize düşen görevi yerine getiriyoruz. Her zaman olduğu gibi Ramazan ayında da bu hizmetimiz devam etmekte. Sağlıklı beslenmek isteyen tüm hemşehrilerimiYahşihan Belediyesi Kadın, Aile, Çocuk, Engelli Politikaları (KAÇEP) Müdürlüğü’ne bekliyorum. Tüm vatandaşlarımızın mübarek Ramazan ayını tebrik ediyor, sevgi, saygı ve hürmetlerimi sunuyorum" dedi.   ...
Yelda Kayhan
1-7 NİSAN KANSER HAFTASI MESAJI Kanser, dünyada ve ülkemizde sebebi bilinen ölüm nedenleri sıralamasında kalp ve damar hastalıklarından sonra ikinci sırada yer alan önemli bir halk sağlığı sorunudur. Gelecek yıllarda dünya nüfusunun artması, yaşlanması ve kansere yol açabilecek risk faktörlerine daha çok ve daha uzun süre maruz kalınması ile birlikte gerek tanı konacak kanser olgu sayısının artışı gerekse yüksek tedavi maliyetleri nedeniyle kansere bağlı ekonomik, sosyolojik ve psikolojik yükün artması beklenmektedir. Oysa erken teşhis edildiğinde tedavinin mümkün olduğu ve yaşam kalitesinin artırılabildiği kanser türleri olduğu düşünülürse korunmanın önemi daha da artmaktadır. Teknolojinin ve tıbbın ilerlemesi ile elde edilen sonuçların daha etkin kullanılması ve halkı bilinçlendirerek farkındalık kazandırma çalışmalarına yoğunluk verilmesi amacıyla düzenlenen “1- 7 Nisan Kanser Haftası” etkinlikleri, kanser mücadelesinde oldukça önemli bir yer tutmaktadır. Kanser beraberinde getirdiği sağlık sorunlarının yanı sıra, maddi ve manevi yönden uzun süreli mücadele gerektiren bir hastalıktır. Dünya genelinde 75 yaşına kadar her 5 kişiden 1 kişinin kansere yakalanacağı ve her 10 kişiden 1’inin ise kanser nedeniyle hayatını kaybedeceği tahmin edilmektedir. Dünyada ve ülkemizde ilk sıralarda yer alan kanser türleri akciğer, meme ve kolorektal kanserler olarak benzerlik göstermektedir. Kanser gelişiminde, %90 çevresel, %10 oranında ise genetik faktörler etkilidir. Çevresel faktörler arasında yer alan; tütün kullanımı, alkol tüketimi, fazla kilolu olma ve enfeksiyonlara maruziyet gibi risklerin engellenmesi yolu ile gelişmekte olan kanserlerin günümüzde yüzde 30-50 oranında önlenebileceği bilinmektedir. Özellikle tarama programları ve kanser belirtilerinin erken fark edilmesi,  teşhis ve tedavi hizmetlerine erken dönemde erişilmesi yolu ile uygulanan tedavinin yaşam kalitesine çok şey katabildiği kanser türleri göz önüne alınırsa, korunmanın önemi daha da artmaktadır. Yapılan çalışmalar yirmi birinci yüzyılda kanser konusunda en önemli kontrol stratejisinin korunma ve erken teşhis olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Bu kapsamda; kanserojen maddelerin tespiti, risk faktörlerinden kaçınma, tarama ve erken tanı en önemli kanser kontrol stratejileri arasında yer almaktadır. Toplum Sağlığı Merkezleri (TSM) bünyesinde hizmet veren Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezleri (KETEM), Sağlıklı Hayat Merkezleri (SHM) ve Aile Sağlığı Merkezleri(ASM)’nde;40-69 yaş arası kadınlara 2 yılda bir meme kanseri taraması30-65 yaş arası kadınlara 5 yılda bir rahim ağzı kanseri taraması50-70 yaş arası kadın ve erkeklere 2 yılda bir kalınbağırsak kanseri taramaları ücretsiz yapılmaktadır. Tarama sonrası sonucu pozitif ya da şüpheli çıkan kişiler, tarama sonrası teşhis merkezlerine yönlendirilmekte ve ileri tetkikleri yapılmaktadır. Teşhis ve tedavi hizmetleri ikinci ve üçüncü basamak sağlık kuruluşları tarafından yürütülmekte, ilimizdeki teşhis merkezimiz ise Kırıkkale Yüksek İhtisas Hastanesidir. Kansere karşı mücadelede “Farkındalık ve Bilinç Düzeyinin Artırılması” önemli diğer bir strateji olup, ülkemizde “Kanser Haftası” olarak kabul edilmiş olan Nisan ayının ilk haftası boyunca düzenlenen çeşitli etkinliklerle konuya halkın dikkati çekilmektedir. Her yıl 1-7 Nisan Ulusal Kanser Haftasında, sağlıklı bir toplum için önemi giderek artan kanser hastalığına karşı halkta farkındalık oluşturmak, taramalara katılımı artırmak için düzenlenen bu etkinliklerle halkı bilgilendirmek ve bilinçlendirmek hedeflenmektedir. Ancak tüm bu çalışmaların yılın bir haftası ile sınırlı tutulmayıp yıl boyunca sürdürülmesi kanserle mücadelede akılda tutulması gereken bir unsur olup önemli kazanımlar sağlayacaktır. Dr. Murat AĞIRTAŞKırıkkale İl Sağlık Müdürü...
Yelda Kayhan
AMATEM’DE BAĞIMLILIK UZMANI ÇAĞLAR ERDEM Seyir Defteri’nin kıymetli okuyucuları bugün 18 Mart 2023 Cumartesi  Zafer Caddesi’nde Çağlar Erdem Beyefendi ile İşler Pastanesindeyiz ve Kırıkkale’de farkındalık yaratacak bir söyleşi  gerçekleştireceğiz. Başar Özdemir: Çağlar Bey öncelikle merhaba bize biraz kendinizden bahseder misiniz? Nerelisiniz? KIRIKKALE AMATEM’DE Bağımlılık uzmanı olarak görev yapıyorsunuz. Sizi tanımak isteriz. Bağımlılık nedir? Çağlar Erdem: Başar Bey merhaba ismim Çağlar Erdem Deliceliyim  KIRIKKALE AMATEM’DE madde bağımlılığı uzmanı olarak yaklaşık 6 senedir çalışıyorum. Genel anlamıyla bağımlılık bir nesneye, kişiye ya da bir varlığa duyulan önlenemez istek veya bir başka iradenin tahakkümü altına girme durumu olarak tanımlanır. Bağımlılık nörobiyolojik temelleri olan bir beyin hastalığı, biyolojik temelinin yanında psikolojik, sosyal, ailevi, adli boyutları da olan çok katmanlı bir halk sağlığı sorunudur. Başar Özdemir: Çağlar Bey Türkiye’de bağımlılık üzerine basılan tüm kitapları bütün eserleri okuduğunuzu instagram sayfanızdan gördüm. Bu eserleri okumak yaklaşık kaç senenizi aldı? Çağlar Erdem: Bir konuda insanlara faydalı olmak istiyorsanız o konu hakkında bilgili olmalı ve sürekli kendinizi geliştirmelisiniz. Yaklaşık 4 yıldır geçmiş yıllarda basılan kitaplar dahil tamamına yakınını okudum. Sadece kitabi bilgi yetmiyor, Sahada karşılaştıklarınız, yaşadıklarınız, tecrübeniz ile bilgiyi iyi harmanlamanız gerekiyor. Başar Özdemir: Çağlar Bey gençler neden madde kullanır. Burada ailelere düşen görevler nedir. Bağımlılığın önlenmesi noktasında ailelere düşen görevler nedir? Çağlar Erdem: Başar Bey bu sorunun bir cümlelik bir cevabı yok. Herkesin madde kullanımını veya bağımlılığının altında altın da yatan sebepler kendine özeldir. Bu noktada yapabileceğim çatı tanım; gençler aydınlatamadıkları ve ortaya çıkaramadıkları içsel değerleriyle çelişki içerisindedirler. Bu çelişkileri aşamadıklarında madde veya farklı bağımlılıklara yönelebilirler. Ailelerin özellikle ergenlik döneminde çocuklarını yargılamadan, suçlamadan anlamaya çalışarak duygusal bağı kurmaları çok önemlidir. Ergenlik döneminde çocuğun okul, spor vb. Başarılarının aile tarafından ödüllendirilmesi çocuğu daha üretken bir birey olma yönünde teşvik eder. Bağımlılığın önlenmesi noktasında ailenin çocuğu, çocuklarını korkutması, tehdit etmesinin hiçbir anlamı yoktur. Gerçekçi düşünerek hayır demeyi öğretmek; Gerçekliği ispatlanmış doğru bilgiler ile ailelerin çocuklarına yaklaşması doğru bir adımdır. Özellikle her davranış öncesinde oluşabilecek riskleri uzun vadeli düşünerek iyi hesap edebilmeyi çocuklarına öğretmelilerdir. Bağımlılığın tanımlarından biride bir doymama ve tüketme halidir. Ergenlik döneminde bir kitap okuyarak bir makale yazarak derslerinde başarılı olarak yani üreterek başarılı olmanın hazzını çocuklarımıza yaşatabilirsek bağımlı bir kişilik geliştirmesini de büyük oranda önleriz. Yine ergenlik döneminde gencin kendi problemlerini kendi öz kuvvetiyle çözebilmesini teşvik etmek yani ona sorumluluk vermekte çok önemlidir. Bütün bu tedbirlerden önce “BENİM ÇOCUĞUM KULLANMAZ” hemen hemen her ailede olan şu önyargının yıkılması gerekir. Herkes potansiyel olarak bir bağımlı veya engelli adayıdır. Başar Özdemir: Çağlar Bey bağımlı bir bireyin tedaviden sonra topluma kazandırılmasında karşılaşılan önyargıları nasıl aşabiliriz ve burada topluma düşen görevler nelerdir? Çağlar Erdem: Başar Bey  bağımlılık ömür boyu sürecek bir hastalıktır. Şu anlamda söylemiyorum bağımlılar ömürlerinin sonuna kadar madde kullanacak anlamında söylemiyorum. Ancak her daim nüksetme ihtimali olan bir hastalıktır. Yataklı tedaviden sonraki süreç yataklı tedaviden çok daha önemlidir. Hani halk arasında bir söz vardır. Askerden gelen gençlere asıl askerlik şimdi başlıyor derler; Bağımlılıkta da yataklı tedaviden sonra ailenin ve hastanın yapması gerekenleri çok iyi bilmesi gerekir. Burada topluma düşen görev bağımlılığın bir irade veya ahlâk sorunu olmadığını bilerek bağımlıya yaklaşmasıdır. Başar Özdemir: Çağlar Bey bağımlı bir bireyin başarılı geçen tedaviden sonra takibi yapılıyor mu? İletişimde kalınıyor mu? Çağlar Erdem: Bağımlılıkta yataklı tedavi sürecinde psikiyatri uzmanının uygun gördüğü ilaçlar, psikoterapi grup çalışmaları, çeşitli kurs ve aktiviteler yapılmaktadır. Burada önemli olan maddeyi bırakma davranışının ve kazanılan becerilerin tedaviden sonra da devamını sağlayabilmektir. Bu anlamda SAĞLIK BAKANLIĞIMIZIN “ALO 191” hattından aileler ve hastalar destek alabilir. Aynı şekilde YEDAM (YEŞİLAY DANIŞMA MERKEZİ)’ dan da yüz yüze görüşerek destek alabilirler. Bu anlamda KIRIKKALE VALİLİĞİMİZ ve İL SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜMÜZÜN düzenlediği ailelere yönelik psiko eğitim seminerlerinin de hastalara ve ailelere büyük faydası olmaktadır. Başar Özdemir: Çağlar Bey öncelikle zor ve kutsal bir görev yapıyorsunuz. Görevinizde karşılaştığınız zorlukları dinlemek isterim? Çağlar Erdem: Başar Bey öncelikle duygusal olarak çok etkileniyoruz. Bağımlı gençleri kendi çocuğumuz ve kardeşimiz olarak aileleri ise kendi ailemiz olarak görüyoruz. Aileler ile görüşmemizde ailenin durumu kabul etmemek istememesi sık karşılaştığımız engellerden bir tanesi bağımlılık hasta  yönünden inkâr manipülasyon ve yalanla karakterize bir hastalıktır. Başar Özdemir: Çağlar Bey sizi en son TÜRKİSTAN TV’DE gördük onur duyduk öncelikle çalışmalarınızdan dolayı sizi tebrik ediyorum bu vesileyle röportaj teklifimi kabul ettiniz. Hafta sonunda cumartesi gününüzün 2 saatini bana ayırdınız bu röportajın  Kırıkkale’de farkındalık yaratacağından şüphem yok. Bu vesileyle ailelerimize, gençlerimize, kıymetli hemşerilerimize Kırıkkale’mize söylemek istedikleriniz var ise eklemek isterim. Teşekkür ederim. Çağlar Erdem: Başar Bey öncelikle bütün ailelerin “BENİM ÇOCUĞUM KULLANMAZ” önyargısından kurtularak bağımlılık konusunda bilgi sahibi olmaları gençlerin bir defadan bana bir şey olmaz şeklindeki yanlış düşünceden kurtulmaları önemlidir. Bağımlılık hastalığı iradi kontrol sisteminin devre dışı kaldığı bir beyin hastalığıdır. Yani tıbbi bir hastalık, bilimsel bir vaka ile karşı karşıya olduğumuzu bilmemiz ve bu yönde adımlar atmamız önemlidir. Bağımlılıkla mücadelenin en önemli ayağı bağımlılığın önlenmesidir. İnstagram sayfamdan da bu konularla ilgili kısa videoları paylaşıyorum. İnstagram adresim caglar_erdem71  bu fırsatı bana verdiğiniz için size teşekkür ediyorum. Başar Özdemir: Seyir Defteri’nin kıymetli okuyucuları yağmurlu bir cumartesi günü KIRIKKALE AMATEM’DE madde bağımlılığı uzmanı olarak görev yapan Sayın Çağlar Erdem Beyefendi ile farkındalık yaratacak bir söyleşi, röportaj gerçekleştirdik. Seyir Defteri KIRIKKALE’MİZİN değerleriyle devam ediyor. Saygılarımla   ...
Yelda Kayhan
Sağlık Bakanlığı 42.500 Yeni Sağlık Çalışanı Atama... Sağlık Bakanlığı, 42.500 yeni sağlık çalışanı alımı yaparak sağlık hizmetlerini daha etkin hale getirmeyi hedefliyor. Bu alımlar kapsamında, farklı alanlarda görev yapacak sağlık personeli istihdam edilecek. Türkiye'de yaşanan afetlerin yaralarını sarmaya çalışıyor...  Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından yaşanan sel felaketi ülkeyi büyük bir yasa boğdu.  Devlet millet el ele yürütülen süreçte çalışmalar hız kesmeden devam ediyor.  Depremzede öğrencilerin eğitimden geri kalmaması kapsamında afet bölgelerine çadırlarda eğitim sürüyor. Öte yandan Kovid-19 salgın döneminde dünyaya örnek olan Türkiye deprem bölgelerinde de salgına salgın riskine karşı önlemler alıyor. Öncellik deprem bölgelerinin Bu kapsamda aksaklık olmamasına adına Cumhurbaşkanı, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada atama bekleyen öğretmenleri heyecanlandırdı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:  "Sevgili vatandaşlarım, eğitim camiamızın değerli üyeleri, buradan sizlerle bir müjdeyi paylaşmak istiyorum Eğitim sistemimizin kalitesini artırmak, eğitim kadromuzu daha da güçlendirmek için 45 bin yeni öğretmen ataması yapacağız. Atanacak öğretmenlerimizi öncelikli olarak depremin yaralarını sarmak için afet bölgelerinde görevlendireceğiz. Tüm öğretmenlerimize, ailelerine, öğrencilerimize ve eğitim camiamıza hayırlı olsun." 42.500 yeni sağlık personeli alınıyor  Bir yeni haberde Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'dan geldi.  Bakan Koca sosyal medya hesabında 42.500 sağlık yeni personel istihdamı için alım süreçlerinin başlatıldığını şu ifadelerle duyurdu: KPSS ile 6.069 hemşire, 1.530 ebe, 1.494 sağlık lisansiyeri, 798 sağlık teknisyeni ve 21.709 sağlık teknikeri olmak üzere, toplam 31.600 sözleşmeli sağlık personeli ve ayrıca 10.900 sürekli işçi istihdam edilecektir. Alım süreçlerinin başlatılması için, başvuru kılavuzları İŞKUR’a ve tercih kılavuzu hazırlanmak üzere ÖSYM’ye gönderilmiştir. 42.500 yeni çalışma arkadaşımıza ve bakanlığımıza hayırlı olsun. ...
zehra
21 Mart Dünya Down Sendromu Farkındalık Günü Mesaj... 21 Mart’ın Birleşmiş Milletler tarafından Dünya Down Sendromu Günü olarak ilan edilmesinin ardından dünya genelinde çeşitli farkındalık etkinlikleri düzenlenmektedir.   Down Sendromu, bir kromozom anomalisidir. Sıradan bir insan vücudunda bulunan kromozom sayısı 46 iken Down Sendrom'lu bireylerde ki kromozom sayısı 47’dir. Hücre bölünmesi sırasında yanlış bölünme sonucu 21. kromozom çiftinde fazladan bir kromozom yer alması ile meydana gelir. Bu sebepten dolayı Down Sendromu Trisomy 21 diye de bilinmektedir.   Down Sendromunun oluşmasında; ülke, milliyet, sosyo-ekonomik statü farkı yoktur. Down Sendromuna sebep olduğu bilinen tek etmen hamilelik yaşıdır, hamilelik yaşı ilerledikçe risk artar. Ülkemizde, doğum öncesi dönemde anne adaylarının, Down Sendromu gibi fetal anomaliler ve kromozomal bozukluklara yönelik tarama testleri ve USG incelemeleri hakkında bilgilendirilmeleri sağlanarak gerekli yönlendirmeler yapılmaktadır. Ortalama her 800 doğumda bir görülür. Tüm dünyada 6 milyon civarında Down Sendromlu birey yaşamaktadır.   Trisomy 21, Translokasyon ve Mozaik olmak üzere 3 tip Down Sendromu vardır. Down Sendromu tanısı doğumdan hemen ya da kısa bir süre sonra konulur. Down Sendromlularda görülen bazı fiziksel özellikler; çekik ve küçük gözler, basık burun, kısa parmaklar, kıvrık serçe parmak, kalın ense, avuç içindeki tek çizgi, ayak başparmağının diğer parmaklardan daha açık olması tipiktir.   Down Sendromlu bireyler bazı rahatsızlıklara daha yatkındırlar. Bu yüzden sağlık kontrollerinin aksatılmadan ve zamanında yapılması önemlidir. Down Sendromlu bebeklerin fiziksel ve zihinsel gelişimi yaşıtlarına göre daha geridedir. Ancak uygun eğitim programları ile toplum hayatına başarı ile uyum sağlayabilmektedirler.   Bu özel günün bir güne özgü değil, her gün hatırlanması gereken bir gün olmasını temenni ediyor, bu vesilesiyle Down sendromlu bireylere, kıymetli ailelerine sağlıklı, huzurlu ve mutlu bir hayat diliyorum. Dr. Murat AĞIRTAŞ Kırıkkale İl Sağlık Müdürü ...
Yelda Kayhan
Oruç Tutarken Sağlıklı Beslenme İçin Uzmanların Ön... Ramazan ayı boyunca sigara ve alkol tüketimi sağlık açısından riskli olabilir. Uzmanlar, sigara ve alkol tüketiminden kaçınmanın yanı sıra, uzun süre aç kalmadan sonra sigara içmek veya alkollü içecekler tüketmek gibi alışkanlıklardan da kaçınılması gerektiğini vurguluyor. İşte detaylar... Hastalığın derecesine göre kontrol altındaki kalp hastalarının oruç tutabileceğini belirten uzmanlar, mutlaka hekimlerine başvurmadan bir karar vermemeleri gerektiğini de vurguluyor. Ramazan öncesi uzmanlardan kalp ve damar hastalıkları olanlara tavsiyeler geldi. 11 ayın sultanı Ramazan geldi. Oruç tutmanın vereceği huzur ve ziyafet sofralarına dönüşen iftar sofralarının görüntüsü heyecanlandırmaya başlarken;  kronik hastalıkları olanları ise oruç tutabilecek miyim sorusunun yanıtı endişelendirmeye başladı. Ramazan ayında kalp damar hastalarının “oruç tutup tutamayacağına dair sorulara” çok yoğun bir şekilde maruz kalınmaktadır. Aslında kardiyovasküler (KV) hastalar için oruç tutabilir ya da tutamaz şeklinde bir genelleme yapmak doğru değildir. Kalp hastalıkları hiçbir belirti vermeden sessizce olabileceği gibi kişinin günlük aktivitelerini engelleyecek düzeyde sorun çıkaran şikâyetlere de dönüşebileceğini belirten doktorlar; Kalp hastalığının derecesine göre kontrol altındaki kalp hastaları oruç tutabilirler. Ancak kalp hastası olan kişinin mutlaka bu konuda kendisini takip eden doktoruna danışması gerekir. Son 1 yıl içinde kalp krizi hikâyeniz yoksa semptomları ilaç tedavisiyle kontrol altında olan kalp, damar ve yüksek tansiyon hastasıysanız doktorunuza danışarak oruç tutabilirsiniz.’ dedi.   Orucun Kalbe Faydaları Nelerdir? Sağlıklı bireylerde yapılan çalışmalar, orucun yararlı etkilerine işaret etmektedir.  Örneğin, sağlıklı bireylerde Ramazan süresince ve sonraki birkaç haftalık dönemde HDL kolesterol düzeylerinin Ramazan öncesine göre arttığı, LDL düzeylerinin ise azaldığı görülmüştür. Kontrollü çalışmalarda da bu sonuçlar yinelenmiştir. Oruç, inflamasyonu da azaltmaktadır. Doğru şekilde tutulan bir oruçta günlük kalori alınımının kısıtlanması ile insülin duyarlılığı artmakta, oksidatif strese dayanma kolaylaşmaktadır. Hatta ayda en az bir gün oruç tutanlarda bile aterosklerozun daha az olduğu bildirilmiştir.   Kimlerin Oruç Tutması Risklidir? Son 1 yıl içinde yeni kalp krizi geçirenler, Kalp hastalığına bağlı kontrol altına alınamayan şikâyeti olanlar, Çoklu ilaç kullanımını gerektiren kalp yetmezliği olanlar, Kontrolsüz hipertansiyon hastaları, Kalp kapak protezi ya da artmış inme riski nedeniyle kan sulandırıcı ilaç kullananların oruç tutmaları sağlıklı değildir. ...
zehra
Sadece Hasta Memnuniyeti Değil, Sağlık Çalışanları... Sadece hasta memnuniyeti değil, sağlık çalışanlarının memnuniyeti de dikkate alınmalı Anadolu Sağlık Sen Genel Başkanı Necip Taşkın, Sağlık Bakanlığı İstatistik, Analiz, Raporlama ve Stratejik Yönetim Dairesi Başkanlığınca yayımlanan Kurum Hedef Katsayısı hakkında değerlendirme de bulundu.  12/08/2022 tarih ve 31921 sayılı Resmi Gazete de yayımlanan Sağlık Bakanlığı Ek Ödeme Yönetmeliği 4. Maddenin n fıkrasına dayanılarak hazırlanan “Sağlık Bakanlığına Bağlı Sağlık Tesislerinin Kurum Hedef Katsayısının Hesaplanmasına İlişkin Yönerge” nin 1 Nisan’dan itibaren geçerli olmak üzere yürürlüğe girdiğini belirten Necip Taşkın şunları söyledi:  “Sağlık tesislerinin kurum hedef katsayıları Genel Müdürlük tarafından hesaplanacak. Bu katsayı, Bakanlıkça sağlık tesislerinin dağıtımına karar verilen ek ödeme miktarının tesis başına belirlenmesinde çarpan olarak kullanılacak olan Kurum Hedef Katsayısı; 4/n fıkrasında belirtildiği üzere, Bakanlıkça sağlık tesislerinde dağıtımına karar verilen ek ödeme miktarının tesis başına belirlenmesinde çarpan olarak kullanılan ve ilgili birimin sağlık hizmet sunumu, finansal sürdürülebilirlik, çalışan ve hasta memnuniyeti gibi kriterler çerçevesinde düzenlenen 1,0 ile 1,3 arasında değişen katsayıyı elde edebilmesi için sağlık tesisinin o dönemde mali açıdan bağımsız olarak hizmet sunumu yapmış olması ve hizmet verilerinin oluşması şartına bağlanmıştır.  Yönergeye göre sağlık tesislerinin 1,0’in üzerinde bir kurum hedef katsayısı ile değerlendirilebilmesi için sağlık tesisinin sorumlu olduğu Ayaktan Sağlık Hizmetleri, Ameliyathane Hizmetleri, Görüntüleme Hizmetleri, Memnuniyet Göstergeleri bölümlerinin her birinden aldığı toplam puan, ilgili bölüm puanının en az %50’si olmalıdır.  Puan toplamı 50’den küçük değer alan sağlık tesislerine verilecek katsayı 1.0, puan toplamı 50’ye eşit ya da büyük ve 70’den küçük değer alan sağlık tesislerine verilecek katsayı 1,1, puan toplamı 70’ e eşit ya da büyük ve 90 ‘dan küçük değer alan sağlık tesislerine verilecek katsayı 1,2, puan toplamı 90’a eşit ya da büyük değer alan sağlık tesislerine verilecek katsayı 1,3 olarak tespit edilecek ve ek ödeme bu puanlara göre yapılacak.  Bu yönergeye göre hangi hastanenin hangi gerçekleşme puanına göre alacağı miktarı şimdiden tespit etmek mümkün değil. Nisan ayından sonra kimin ne kadar alacağı ortaya çıkacak. Anadolu Sağlık Sen olarak değerlendirmemiz şöyledir; mevcut sistemde hekimlerin hastaya ayırdığı zamanın kısıtlı ve yetersiz olduğu yönünde yoğun şikâyetler varken, sağlık tesislerinde en yüksek katsayıya ulaşabilmek için poliklinik sayısını artırmaya zorlayan bu yönerge ile hekimin hastasına ayıracağı zaman daha da kısıtlanacaktır. Öte yandan bu yönergenin alt kadrolarda çalışanlara sağlayacağı artı değeri de kestirmek zor. Bu nedenle sendika olarak önerimiz şudur; gruplandırılan sağlık tesislerinin aylık en az ve en çok dağıtacağı miktara göre çalışanların idari, mali ve hukuki sorumluluk dereceleri dikkate alınarak miktarı yönetmelikte net olarak belirlenecek oranlarda bir ek ödeme sistemi getirilmelidir. Yayımlanan yönergeyi de bu bakış açısıyla değerlendiriyoruz. Sağlık Bakanlığı sadece hasta memnuniyetini değil, çalışanların memnuniyetini de önceleyerek adil bir sistemi yürürlüğe koymalıdır.”...
Yelda Kayhan
ERKEN TEŞHİS HAYAT KURTARIR ERKEN TEŞHİS HAYAT KURTARIR Kanser hem dünya hem ülkemiz için ölüm nedenleri arasında ikinci sırada yer almaktadır. Ölüm nedenlerine bakıldığında dünya geneli için yaklaşık her 6 ölümden birinin, ülkemiz için ise her 5 ölümden birinin kanser nedeniyle gerçekleştiği görülmektedir.   Kanser başlıca; tütün kullanımı, yüksek beden kitle indeksi (fazla kilolu ya da şişman/obez olma), meyve ve sebzeden fakir beslenme, yetersiz fiziksel aktivite ve alkol tüketimi gibi başlıca davranışsal ve beslenme ile ilgili risk faktöründen kaynaklanmaktadır. Oysa yine günümüz şartlarında kanserlerin yaklaşık üçte birinin risk faktörlerinden kaçınma ve mevcut kanıta dayalı önleme stratejilerinin uygulanması yoluyla önlenebilir durumda olduğu bilinmektedir. Ayrıca, erken tanı konmuş ve uygun şekilde tedavi edilmişse birçok kanserin iyileşme olasılığının da yüksek olduğu bilinen bir gerçektir.    Dünya Kanser Günü, kanser konusunda farkındalığı ve eğitimi artırarak bireyleri hastalığa karşı harekete geçmeye zorlayarak her yıl milyonlarca önlenebilir ölümün önüne geçmeyi amaçlamaktadır.    Benimsediğimiz farkındalık mesajımız ise “Kanserden korunmak herkesin hakkıdır. Sizde kanserden korunmak ve kendinize uygun taramaları yaptırmak için; Toplum Sağlığı Merkezlerine (TSM) bağlı olarak hizmet veren Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezleri (KETEM), Sağlıklı Hayat Merkezleri (SHM)ve Aile Sağlığı Merkezleri (ASM)’ne başvurabilirsiniz”. Ulusal Kanser Tarama Programları hakkında daha detaylı bilgi Kanser Dairesi Başkanlığına ait web sitesinde mevcuttur. Ayrıca burada Hangi Tarama Bana Uygun? uygulaması ile hangi kanser türünde tarama yaptırabileceğiniz ve en yakın tarama merkezleri haritada gösterilmektedir.     Ülkemizde Dünya Sağlık Örgütü önerileri doğrultusunda 2008 yılından itibaren kayıt, önleme, tarama ve tedavi çalışmalarını bir arada barındıran Ulusal Kanser Kontrol Programı kapsamında; meme, kalın bağırsak ve rahim ağzı kanserleri için, toplumun kaynaklarına ve hastalık yüküne uygun olarak tarama programları yürütülmektedir. Ülke genelinde kanser taramaları; 1, 2 ve 3. Basamak Sağlık Kuruluşlarında yapılmaktadır. İlçe ve köylerde bulunan vatandaşlarımıza ise ilimizdeki mobil tarama araçlarımız ile de tarama hizmeti verilmektedir.       Ülkemizde yürütülen Ulusal Kanser Tarama programımızda;   Meme kanseri taraması; 40-69 yaş arasındaki kadınlara yılda bir kez klinik meme muayenesi yapılmakta, 2 yılda bir mamografi çekilmektedir.   Rahim ağzı kanseri taraması; 30- 65 yaş arası kadınlara 5 yılda bir HPV-DNA ve smear testi ile yapılmaktadır.Kalın bağırsak kanseri taraması; 50-70 yaş arasındaki kadın ve erkeklere 2 yılda bir Gaitada Gizli Kan Testi (GGK) yapılmakta, 10 yıl da birde kolonoskopi önerilmektedir. Tarama sonrasında pozitif ya da şüpheli bulunan kişiler ikinci ve üçüncü basamak sağlık kuruluşlarına yönlendirilmekte ve ileri tetkikler bu sağlık kuruluşları tarafından yapılmaktadır. Kanser taramalarınızı yaptırmak için sizleri Fabrikalar Mahallesi 25. Sokak No: 3 (Eski Tıp Fakültesi Hastanesi Binası) adresinde ÜCRETSİZ hizmet veren (KETEM) Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezine davet ediyor, ilçe ve köylerimizde gezici olarak hizmet veren Mobil Kanser Tarama aracımızdan da faydalanabileceğinizi hatırlatmak istiyorum.   Unutmayın ERKEN TEŞHİS HAYAT KURTARIR. Dr. Murat AĞIRTAŞ Kırıkkale İl Sağlık Müdürü ...
Yelda Kayhan
Tebrik Ediyoruz Anne Dostu Hastane Ünvanı Verildi Sağlık Bakanlığı'nın anne sağlığı hizmetlerinin niteliğini ve niceliğini artırarak anne adaylarının güvenli, kaliteli doğum hizmetine ulaşmalarını sağlamak amacıyla hayata geçirdiği "Anne Dostu Hastane" Programı kapsamında, Müdürlüğümüze bağlı Yüksek İhtisas Hastanesi, "Anne Dostu Hastane" unvan almaya hak kazandı.     Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü Kadın ve Üreme Sağlığı Dairesi Başkanlığınca yürütülmekte olan “Anne Dostu Hastane” programı kapsamında, Yüksek ihtisas Hastanesinde anne ve anne adayları için mahremiyete dayalı tek kişilik travay, doğum, lohusa odalarında gebelerin kendilerini ev ortamında rahat hissedebilmeleri, hareket özgürlüğü sağlayabildikleri ve istediği uygun bir refakatçi ile kalabilecekleri alanlar oluşturuldu.   Müdürlüğümüz Anne Dostu Hastane Program sorumluları tarafından hastane personelinin tamamına hizmet içi eğitimi verilerek başlayan süreç, müdürlüğümüzü ve hastanemizin koordineli çalışmaları ile fiziki koşullarının güçlendirilmesi, doğum salonunun annelerin konforlu bir şekilde doğum yapmalarına olanak sağlayacak şekilde dizayn edilmesi ile devam etti. Anne Dostu Hastane Ulusal Denetçileri ekibi tarafından hizmet sunumunda özveriyle çalışan hekim ve ebeler ile hizmet alan gebe, lohusa ve yakınları ile birebir görüşmeler yapıldı. Çalışmalar sonrasında hastanemizin birçok birimi bakanlığımızca görevlendirilen ekip tarafından değerlendirildikten sonra, Anne Dostu Hastane kriterlerinin tamamının yerine getirildiği gözlemlenerek anne dostu hastane unvanı almaya hak kazandı. Değerlendirme sonucunda Yüksek İhtisas Hastanesi, Ulusal Anne Dostu Hastane Kriterlerini yerine getirip başarılı uygulamaları sahada hayata geçirmesi nedeniyle 2023 yılının ilk ‘Anne Dostu Hastane’ unvanını almaya hak kazandı. ...
Yelda Kayhan
HAKLI BEKLEYİŞ SAĞLIK ÇALIŞANLARININ HAKLI BEKLENTİLERİ KARŞILANMALI Türk  Sağlık Sen Kırıkkale Şube Başkanı Murat Buluç yaptığı açıklamada sağlık çalışanlarının ekonomik şartlarının ve çalışma ortamlarının bir an önce düzeltilmesi gerektiğini dikkat çekti.    Buluç açıklamasında şöyle konuştu :Kamu çalışanlarının ekonomik sıkıntılarının çözümü için %30 zammın üstüne mutlaka bir seyyanen zam yapılması gerektiğini her platformda dile getirmeye ve bunun mücadelesini sürdürmeye devam ediyoruz. Bu temel talebimizin yanı sıra sağlık çalışanlarına yönelik temel beklentimizinde tek kalem maaş olduğunu vurguluyoruz. Mevcut durum üzerinden çalışanların beklentileri ise Sağlık Bakanlığı ve üniv. hastanelerinde taban ve teşvik ödemelerindeki mağduriyetlerin giderilmesidir. 1.Basamakta görev yapan sağlık çalışanlarının ücretler noktasında uğradıkları haksızlıkların çözülmesi, aile hekimliği çalışanlarının düşük ücretlerine çözüm üretilmesidir. 112 acil sağlık hizmetleri çalışanlarının teşvik ödemelerinin çok düşük kaldığı ortadadır. Riskli birimlerin dörtte biri kadar teşvik ödemeye mahkûm edilmeleri kabul edilemezdir. Sözleşme yapılan aile hekimi ve aile sağlığı çalışanlarının brüt sözleşme ücretlerinin yeniden revize edilmesi şarttır. Kanun gereği aile sağlığı çalışanları için en yüksek sözleşme brüt ücretinin şu an için 1,5 katı olup bu oranın yükseltilmesi aile hekimliği sisteminde görev yapan sağlık çalışanlarını rahatlatacaktır. Bu konuda kanuni düzenleme yapılmalıdır. Teşvik ödenmeyen Sağlık Bakanlığı çalışanlarının durumlarına bir çözüm üretilmelidir. Tavana takılmaları nedeniyle gerek taban ücreti, gerekse teşvik ödemesi alamayan Yardımcı Hizmetler ve Genel İdari Hiz. sınıfında görev yapan çalışanların mağduriyetleri bir başka boyuttadır. Bakanlığın bu ucube durumu ivedi bir düzenlemeyle ortadan kaldırması gerekmektedir. Bakanlığın taban ve teşvik ödemeleri konusunda hareket alanı olduğu açıktır. Bu durum mutlaka çalışanların lehine kullanmalıdır. Katsayılar tekrardan düzenlenmeli, adaletsizlikler bitmelidir. Taban ve teşvik ödemelerinin yanı sıra nöbet, giyim yardımı vb. ücretlerde günümüz ekonomik şartlarına göre uyarlanmalıdır. Taban ve teşvik ödemelerle ilgili hukuki süreci başlatmıştık, bu süreç devam ediyor. Bakanlığa başvurularımızı yaptık, görüşmelerimizi de sürdürüyoruz. Düzenlemenin hayata geçtiği günden bugüne bazı düzeltmeler yapılsa da biz bunları yeterli görmüyoruz. Mücadelemiz sonuç alana kadar tüm platformlarda sürecektir. Sağlık çalışanları için kesintisiz olarak devam edecektir. Yılmayacağız. Çalışanların kazanması, onların hak ettikleri ücretlere kavuşması için mücadelemizi ve "Mutlu Çalışan Mutlu Türkiye" idealimizi hakim kılma çabamızı bir an bile geri durmadan sürdüreceğiz. ...
Yelda Kayhan
VEREM EĞİTİMİ Kırıkkale İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Başkanlığına bağlı personelleri tarafından Yüksek İhtisas Hastanesi kendi personeline yönelik verem eğitimi ve farkındalık haftası kapsamında toplantı yapıldı.   Yüksek İhtisas Hastanesi Toplantı Salonunda gerçekleştirilen programa İl Sağlık Müdürlüğümüz Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanı Dr. Adem YENİ, Yüksek İhtisas Hastanesi Başhekimi Dr. Yusuf ALBAYRAK ile müdürlüğümüz ile hastane idarecileri katıldı. Düzenlenen eğitimde Verem Savaş İl Koordinatörü Dr. Hilal TURHAN GÜLER tarafından katılımcılara çeşitli bilgiler verildi.   Yapılan bilgilendirmede katılımcılara “Bilinen en eski bulaşıcı hastalıklardan biri olan Tüberküloz (Verem) hastalığı, ölümcül ancak tedavi edilebilir bir hastalıktır. Öncelikle akciğerlerde olmak üzere tüm organlarda görülebilen bulaşıcı bir hastalıktır. Tüberküloz hasta kişilerin öksürmesi, hapşırması ile saçılan damlacıkların sağlıklı kişiler tarafından solunması ile bulaşır. Hasta kişilerde halsizlik, iştahsızlık, kilo kaybı, çocuklarda kilo alamama, ateş, gece terlemesi, öksürük, balgam, öksürükle kan tükürme, nefes darlığı gibi belirtiler görülür”   “Hastalığın tanısı balgam incelemesi ve akciğer grafisi ile konabilmektedir. Tüberkülozun tedavisi en az 6 aydır. İlimizde Verem Savaş Dispanserinde tüberküloz hastalarının tedavisi Doğrudan Gözetimli Tedavi ile yapılmaktadır. Tüberküloz ilaçları Verem Savaş Dispanserimizde hastalara ücretsiz olarak verilmektedir. Bulaştırıcı dönemde olan tüberküloz hastası ile aynı ortamda bulunan temaslı kişilerin, verem savaş dispanserimizde muayene ve tetkikleri yapılmaktadır”   “Enfeksiyon ya da hastalık riski taşıyan temaslılar koruma tedavisine alınmakta ve 6 aylık ilaç tedavisi başlanmaktadır. Tüberküloz hastalarının ilaçlarını düzenli ve yeterli süre kullanımı tedavi başarısı için çok önemlidir. Düzenli tedavi ile ortalama 2-3 hafta içinde bulaştırıcılık bitmektedir. Veremsiz Bir Türkiye hedefine ulaşmak için hastaların tedavilerinin başarıyla tamamlanması, bulaştırıcılığın önlemesi açısından önem arz etmektedir” denildi. ...
Yelda Kayhan
“Benim Kulübüm Yeşilay” Projesi Başladı İlkokul ve ortaokul öğrencilerinde Yeşilay’ın tanınırlığını ve bilinirliğini artırmak, bağımlılık konusunda bilinç oluşturmak, gönüllüğü yaygınlaştırmak amacıyla uygulanan "Benim Kulübüm Yeşilay" projesi Kırıkkale’de devam ediyor.   Yaptıkları eğitimler hakkında bilgi veren Yeşilay Kırıkkale Şube Başkanı Muhammet Erkam İŞLER; Benim Kulübüm Yeşilay Projesi, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı faaliyet gösteren okullarda öğrenim gören 3, 4 ve 7. sınıf öğrencilerine çeşitli etkinliklerle Yeşilay’ı tanıtmak, öğrencilerde bilinç ve farkındalık oluşturmak amacıyla hayata geçirilmiştir. 14 Aralık 2022 tarihinde başladığımız projemizde 585 öğrencimize ulaşıldı ve bu proje kapsamında hedefimiz 2023 yılı içinde il ve ilçelerdeki bütün ilkokul ve ortaokullarında ki bütün öğrencilerimize ulaşmaktır."   İşler “Öğrenciler nezdinde Yeşilay’ın tanınırlığını vebilinirliğini arttırmak, Yeşilaycılık mesajlarını ve gönüllülüğünü yaygınlaştırmak amacıyla uygulanan proje ile ilkokul ve ortaokullarda Yeşilay kulüplerinin kurulması/aktif hale getirilmesi hedefleniyor. Proje kapsamında ilkokul ve ortaokul öğrencileriyle farklı oyunlar, çizgi filmler ve sunumlar ile teknoloji bağımlılığı, sağlıklı yaşamın önemi ve zararlı alışkanlıklar karşısında nasıl tavır sergilemeleri gerektiği interaktif bir şekilde aktarılarak Yeşilay hakkında bilgilendirmeler yapılıyor; öğrencilere okullarında Yeşilay kulübü kurmaları halinde yapabilecekleri faaliyetler anlatılıyor. Konuyla ilgili duyarlılık göstererek katkı sağlayan İl Milli Eğitim Müdürümüz Hayati TELEFONCU’ya başta olmak üzere emeği geçen idareci, öğretmen, Yeşilay gönüllülerimize, tüm eğitim çalışanlarına ve destekleri için velilerimize teşekkür ediyoruz. ”dedi.   ...
Yelda Kayhan
22 ARALIK PARAMEDİK GÜNÜ KUTLU OLSUN Anadolu Sağlık-Sen Genel Başkanı Necip Taşkın, 22 Aralık Acil Tıp Teknisyenleri ve Teknikerleri (Paramedik) Günü nedeniyle kutlama mesajı yayınladı. Acil Tıp Teknikeri olarak bilinen Paramediklerin sağlık sisteminin en önemli çalışanlarından olduğuna vurgu yapan Necip Taşkın, saha da özverili bir şekilde çalışanParamediklerin daha iyi şartlar altında görevlerini yapabilmeleri için moral ve motivasyona ihtiyaçları olduğunu ve ekonomik, sosyal ve mesleki sorunlarının çözülmesi gerektiğini söyledi. Sağlık hizmetlerinin zamanında ve etkili bir şekilde verilebilmesi için canla başla çalışan Paramediklerin mesleki, sosyal ve ekonomik sıkıntılarına rağmen gece gündüz 24 saat özverili bir şekilde görevlerini yaptıklarına dikkat çeken Taşkın şunları söyledi: “Paramediklerin görev yaptığı istasyonların fiziki şartlarının günün koşullarına göre düzenlenmesini, yemek ve dinlenme gibi sosyal imkanların sunulması ve iyileştirilmesi;  ambulansların korunması, bakım ve onarımlarının zamanında yapılması, tıbbi malzemelerin dışarıdan gelecek etkilere karşı korunması vs. gibi olumsuzlukların giderilerek sorumluluk alanı içinde olmayan angarya işlerden kurtarılarak motivasyonlarının sağlanması, bunların yanı sıra ekonomik olarak desteklenmelerini sağlamak amacıyla taban ve teşvik ödemelerinin düzenlenerek aksaklıkların giderilmesi gerekmektedir. Coğrafi şartlara meydan okuyarak yaz kış, gece gündüz demeden özverili bir şekilde görev yapan Paramedikler, ambulans kurşunlanması, asılsız ihbarlarla yıpratılmalarının yanı sıra kimi zaman hasta yakınlarının şiddetine maruz kalıyor, kimi zaman ülkemizin ağır trafik koşulları içerisinde görev yapmaya çalışırken ölümlü, yaralanmalı veya sakatlanmalı kaza riskiyle karşı karşıya kalabiliyorlar. Acil sağlık hizmetlerine müdahalede önemli rol üstlenen Paramediklerin önemi henüz tam olarak anlaşılabilmiş değildir. Sağlık hizmetlerinde yetişmiş ve nitelikli insan gücüne her zaman ihtiyaç duyulmuştur. Bu alandaki boşluğu hiç şüphesiz Paramedikler doldurmaktadır. Sahada çok zor koşullarda görev yapmaya çalışan, hastaların can güvenliğinin yanı sıra, en kısa sürede sağlık teşkilatlarına yetiştirebilmek için ekip halinde var gücüyle çalışan Paramediklerin, çalışma koşullarının, sosyal ve ekonomik haklarının iyileştirilmesini ve geliştirilmesinitemenni ediyorum. Bütün Paramediklere sağlık, huzur ve başarılar dileyerek Acil Tıp Teknisyenleri ve Teknikerleri (Paramedik) Günü’nü kutluyorum.” ...
Yelda Kayhan
Yaşam Hastanesi Kadrosuna Yeni Bir İsim Daha Katıl... Diyetisyen göreve başladı Genç, tecrübeli ve başarılı bir isim diyet için Yaşam Hastanesi’nde  Kırıkkale Özel Yaşam Hastanesi kadrosuna yeni bir personel dahil oldu. Merve Yurtkuran hastanede Diyetisyen olarak danışanlarına sağlık hizmeti vermeye başladı.  KADROYA DAHİL OLDU Diyetisyen Merve Yurtkuran, 2021 yılında Gazi Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik bölümünden mezun oldu. Lisans eğitiminde klinik hastalıklarda beslenme, anne ve çocuk beslenmesi, obezite tedavisi, toplu beslenme ve toplum sağlığı stajlarını tamamladı. Mezuniyet tarihi olan 2021 yılında Online Diyet Danışmanlığı hizmeti vermeye başlayan Yurtkuran 2022 Kasım ayından itibaren Kırıkkale Özel Yaşam Hastanesinde diyet polikliniği, bariatrik cerrahi diyetisyeni, klinik diyetisyeni ve kurum mutfağı diyetisyeni olarak hizmet veriyor.   BAŞARILI BİR KARİYERİ VAR İş tecrübesi olarak online diyet ve beslenme danışmanlığı olan Merve Yurtkuran, hastalıklarda diyet tedavisi, anne-çocuk beslenmesi, sporcu beslenmesi, vücut ağırlığı yönetimi alanlarında ve Si Profesyonel Sağlık Yönetimi Danışmanlığı konularında tecrübe sahibi. Ayrıca, Dr. Gürkan Kubilay öncülüğünde obezite tedavisi ve yönetiminin sağlanan klinikte 40 iş günü gönüllü staj yapan Yurtkuran, obezite ve diyabet öyküsü olan hastaların diyet tedavilerinin uygulanmasında ve kontrolünde görev aldı.  T.C. Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nda stajyer olarak görev yaptı.   İYİ BİR TECRÜBEYE SAHİP Günlük 2500 kişilik yemek çıkaran merkezi kurum mutfağının işleyişinin düzenlenmesi, denetlenmesi, aylık menü planlarının oluşturulması, menünün kalori ve günlük gereksinmeyi karşılama miktarlarının Hesaplanması, mutfaktan çıkan ürünler için gerekli girdilerin satın alımı ve kontrolü, üretimin haccp şemalarına uygun işleyişinin kontrolü gibi görevler üstlendi. Ayrıca vücut ağırlığı kontrolü için diyetisyene başvuran kurum çalışanları için oluşturulan diyetlerde gözlemci olup yeri geldiğinde haftalık kontrollerini kendim yaptığım 21 iş günü süreli zorunlu staj gerçekleştirdi.   DİYET İÇİN DAVETTE BULUNDU Bunların yanı sıra gestasyonel diyabet sebebiyle klinikte yatan hastaların diyetlerinin oluşturulması, takibi ve bebek beslenmesi alanında çalışan uzman diyetisyenlerin yanında gözlemci olduğu gönüllü staj çalışmasına da katıldı. Bunlarla beraber bir çok alanda çok sayıda sertifika ve donanım belgesine sahip olan Diyetisyen Merve Yurtkuran, sahip olduğu bilgi ve tecrübeleri ile bundan sonra Yaşam Hastanesi’nde görevini sürdürecek. Yurtkuran Diyetisyen olarak Yaşam Hastanesi’nde çalışmaya başlamış olmaktan dolayı memnun olduğunu ve Kırıkkalelileri beslenme, diyet ve konularda danışmaya beklediklerini söyledi. ...
Yelda Kayhan
Yelda Kayhan
KIRIKKALE SAĞLIK-SEN ACİL SAĞLIK HAFTASI ETKİNLİKL... Şube Başkanımız Recep AKDOĞAN Acil Sağlık Hizmetleri Haftası münasebetiyle; Yönetim Kurulu Üyelerimiz, İş Yeri Temsilcilerimiz ile birlikte İl Sağlık Müdürlüğü Acil Sağlık Hizmetleri Başkanı Sayın Dr.Kerim ÇOLAK, İl Sağlık Müdürlüğü Acil Sağlık Hizmetleri Başhekimi Sayın Dr.Arif ÇAVDAR, Kırıkkale Acil Çağrı Merkezi Müdürü Sayın Muhammet Ali TEKİNAY’ı makamlarında ziyaret ettiler.   Şube Başkanımız ve heyeti ayrıca gündüz mesaide görev yapan Acil Sağlık Hizmetleri Çalışanları ile ve istasyonlarımızda nöbet tutan Acil Sağlık Hizmetleri Çalışanlarımız ile bir araya geldi. Acil Sağlık Hizmetleri haftasını kutlayan Şube Başkanımız Akdoğan Acil Sağlık Hizmetleri Çalışanlarımıza yönelik yapmış olduğu konuşmasında;“Hastane öncesi acil sağlık hizmetleri afet, kaza ya da hastalık sonucunda acil yardıma ihtiyaç duyan hastalara hastane öncesi sağlık çalışanları tarafından değerlendirilmesi, ilk tedavilerinin yapılması ve güvenli bir şekilde hastaneye nakledilmesini kapsar. Modern sağlık sistemlerinin temel yapı taşlarından birini oluşturan bu hizmetlerin esas amacı, hastaların morbidite ve mortalite oranlarının azaltılmasını sağlamaktır. Acil sağlık hizmetleri çalışanlarımız da tıpkı yapılan işin önemi gibi hem sağlık sistemimiz, hem vatandaşlarımız için hem de Sağlık-Sen sendikamız için oldukça önem taşımaktadırlar.   Sağlık-Sen olarak kısıtlı zaman içerisinde fedakarca görev yapan acil sağlık hizmetleri çalışanlarımızın özlük ve mali haklarını koruma ve geliştirme adına gerçekleştirilen hizmetin daha uygun şartlarda yapılmasını sağlamak için sendikal mücadelemizi özenle dikkatle ve ısrarlı bir şekilde gerçekleştirdik, gerçekleştiriyoruz. Bu ısrarlı hak mücadelelerimiz neticesinde   Son olarak 6.Dönem Toplu Sözleşme görüşmeleri ile;   -          Acil Sağlık Hizmeti çalışanlarımızın nöbet ücretlerinin artışları, -          Dini bayramlarda verilen artırımlı nöbet ücreti uygulamasının resmi bayramlarda da verilmesi, Resmi ve dini bayramlarda nöbet tutan her sağlık çalışanı, yüzde 25 artırımlı nöbet ücreti alması, -          Resmi ve dini bayram tatilleri sebebiyle verilen genel idari izin günlerinde görev yapan sağlık çalışanlarına mevzuat çerçevesinde nöbet ücreti ödenmesi, -          Asli görevlerinin yanında ambulans şoförlüğü de yapan Acil Tıp Teknisyeni ve Teknikerleri ile Toplum Sağlığı Teknisyenlerinin, performans puanları yüzde 50 arttırılması, -          Doğum yapan 112 çalışanlarının 2 yıl süren nöbet yasağının, süt izni bitiminden itibaren isteğe bağlı olarak kaldırılmasıimkanı -          Entegre sağlık hizmeti sunulan merkezlerde tutulan nöbetlerin ücretleri yüzde 50 arttırılması -          112 Acil Sağlık Çalışanlarımızın yemek bedellerinin kazanılması, (gündüz mesai yapan personelimizin de yemek ücretleri konusunda sendikal mücadelemiz devam etmektedir.) Kazanılmış haklarımızdan bazılarıdır.   Genel Merkezimizin T.C.Sağlık Bakanlığımız ile ısrarlı görüşmeleri neticesinde Birinci basamak sağlık çalışanlarımız için teşvik ödemeleri 1 Ekim tarihi itibariyle hayata geçirilmiştir. Bu gelişme de ayrıca memnuniyet verici bir gelişmedir.   Kıymetli mesai arkadaşlarım; gerektiğinde en sevdiklerinizden ayrılıp başka hayatların kurtarılması için 7 gün 24 saat muazzam bir özveriyle acil sağlık hizmetini sunmaktasınız. Sunmakta olduğunuz özverili hizmetleri büyük bir hayranlıkla izlemekteyim. Tüm stres ve zorluluklara rağmen yaptığınız iş sunduğunuz hizmet her türlü takdiri fazlasıyla hak etmektedir. İyi ki varsınız, her birinize çok teşekkür ediyor sizlerle birlikte cefakar ailelerinizin de haftasını kutluyorum.” şeklinde duygularını ifade etti. ...
Yelda Kayhan
VAKALARLA BİRLİKTE MÜCADELE EDİYORLAR Sağlık çalışanı baba ve oğlu, vakalara birlikte müdahale ediyor - Kırıkkale'de İl Ambulans Servisi Başhekimliğinde 30 yıldır çalışan Alparslan Kaya: - "Oğlumun bu mesleği seçmesi için öncü ve örnek olmaya çalıştım. Birlikte 4 yıldır görev yapıyoruz" - Paramedik Turan Berkcan Kaya: - "Mesleğimi seçerken babamı örnek aldım"   MUHAMMET FATİH GÖKMEN - Kırıkkale'de vakalara birlikte giden sağlık çalışanı baba ve oğlu, mesleğin zorluklarına da birlikte göğüs geriyor.   İl Sağlık Müdürlüğüne bağlı İl Ambulans Servisi Başhekimliğinde görevli 47 yaşındaki sağlık memuru Alparslan Kaya ve 25 yaşındaki oğlu paramedik Turan Berkcan Kaya, gittikleri vakalarda acil hasta ve yaralılara birlikte müdahale ediyor.   Alparslan Kaya, AA muhabirine, yaklaşık 30 yıldır İl Ambulans Servisi Başhekimliğinde çalıştığını söyledi.   Oğluna mesleği seçmesinde öncü ve örnek olmaya çalıştığını anlatan Kaya, "Kendisi de sağ olsun, baba mesleğini tercih etti. Birlikte 4 yıldır görev yapıyoruz. Oğlumla vakaya gittiğimde çok mutlu oluyorum. Birlikte göreve gittiğimizde vakaya nasıl davranılacağı ve tepki verileceğini biliyoruz. 'Şunu yapsaydık, bunu yapmasaydık' gibi birbirimizi yönlendiriyoruz, beyin fırtınası yapabiliyoruz. Bu da ikimiz açısından avantajlı oluyor." diye konuştu.   Kaya, vatandaşlara da bazı uyarılarda bulunarak, "Biz sadece sizlere yardım etmek için oraya geliyoruz. Bizim amacımız insanlara yardımcı olmak ve acılarını dindirmek. Bize en azından trafikte yardımcı olmaları, yol vermeleri ya da olay yerine gittiğimiz zaman ekipleri engellememeleri önemli." dedi.   Turan Berkcan Kaya da babası sayesinde 4 yıl önce mesleğe başladığını dile getirdi.   Babasının, çocukluktan beri bu mesleği yapmanın keyifli ve insanlara yardım etmenin güzel olduğunu anlattığını aktaran Kaya, "13-14 yaşından beri babam vakalara nasıl gittiğini, vakada nasıl davrandığını ya da nasıl davranması gerektiğini anlatırdı. Bundan dolayı başından beri mesleğimi seçerken babamı örnek aldım. Babamla vakalara gitmek hoşuma giden bir şey." ifadelerini kullandı.   Kaya, vakaya gittiklerinde babasıyla konuşmadan bile birbirlerinin ne istediğini veya istemediğini anlayabildiklerini ifade etti.   Bu tür şeylerin kendileri için alışılagelmiş olduğunu belirten Kaya, "Bunlar benim için çok iyi bir his. Bir olaya gittiğimiz zaman tamamen kimsesiz oluyorsun çünkü çoğu zaman yanında bir güvenlik personeli bulunmuyor. Sadece 3 kişilik ekiple birliktesiniz ve birbirinizi korumanız gerekiyor. Korumam gereken ya da korunması gerekenlerden biri babam olduğu için daha çok hoşuma gidiyor." dedi. ...
Yelda Kayhan
Kırıkkale'de Dünya Engelliler Günü Kutlandı Kırıkkale'de 3 Aralık Dünya Engelliler Günü dolayısıyla etkinlik düzenlendi. Vali Bülent Tekbıyıkoğlu, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Konferans Salonu'nda düzenlenen programda, bugün empati yapmak için bir araya geldiklerini söyledi. Herkesin, hayata aynı avantaj veya dezavantajla başlamadığını vurgulayan Tekbıyıkoğlu, "Kimimiz köylerde, kimimiz metropollerde dünyaya geliyoruz. Kimimiz asil, kimimiz daha sıradan ailelerin çocuklarıyız. Bunların hepsi mukadderat diyoruz. İnançlı insan ve Müslüman olmak şunu gerektirir, nefis insana kendisini düşündürür. Vicdan ise karşıdakini düşündürür. Hepimize düşen de vicdanlı insan olabilmektir. Bununla birlikte devletlere düşende pay vardır. Devletin sorumluluklarından biri de dezavantajlı kişilerin olumsuzluklarını minimuma indirmek, onların yanında olmak. Devletimiz de bu konuda öncü olan politikalar üretmektedir." ifadelerini kullandı. Konuşmanın ardından engelli bireylerin çeşitli gösterilerinin yer aldığı programda, Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü Gündüz Bakımevi'nde eğitim gören ve şarkı söylemek için sahneye çıkan Tuğçe Keskin, şarkı sözlerini unutunca gözyaşlarına hakim olamadı. Bir süre görevlilerce sakinleştirilmeye çalışılan Tuğçe, salonda bulunan davetlilerin uzun süre alkışlayıp şarkıya eşlik etmesiyle teselli buldu. Etkinlikte, Garnizon Komutanlığınca alınan akülü araç, Vali Tekbıyıkoğlu ve Garnizon Komutanı Tuğgeneral Mehmet Ali Durmuş tarafından bir engelliye hediye edildi. Fotoğraf çekiminin ardından sona eren programa, Belediye Başkanı Mehmet Saygılı, Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürü Rukiye Eryılmaz, protokol üyeleri ve aileler katıldı. ...
Yelda Kayhan
HERKES ENGELLİ OLABİLİR Kırıkkale  İl Müftülüğü ile  TDV Kırıkkale Şubesi Kadın Kolları, "3 Aralık Dünya Engelliler Günü" münasebetiyle  sosyal farkındalık oluşturmak amacıyla engelli vatandaşlara yönelik birçok etkinlik  düzenledi.   10 HANEYE ZİYARET Din görevlileri ve Kur’an kursu hocalarının da katılımıyla aralarında engelli Kur’an kursu öğrencilerinin de bulunduğu 10  haneye engelli ziyaretleri düzenlendi.   DAİMA YANINIZDAYIZ Bu kapsamda Kırıkkale İl Müftüsü Hasan Hayri Yaşar beraberindeki heyetle  engellilerin önemli olduklarını hissettirmek ve daima yanlarında olduklarını belirtmek amacıyla engelli vatandaşlara yönelik hane ziyareti gerçekleştirdi.   ALLAH KALBE BAKAR  İl Müftü Yardımcısı Kübra Göker ve TDV Kırıkkale Şubesi Kadın Kolları Başkanı Emine Çavdar’ın da eşlik ettiği ziyarette  Müftü  Yaşar, “Allah, sizin görünüşünüze ve mallarınıza bakmaz, O ancak kalplerinize ve amellerinize bakar.” Ayetini hatırlatarak “Her insan bir engelli adayıdır. Engelli kardeşlerimizin yanlarında olmak, onlara hayatı kolaylaştırmak dini ve insani bir sorumluluktur. Engelli kardeşlerimizin dertleriyle dertlenmek sevinçlerine ortak olmak onlara  bir damla sevinç taşımak en faziletli amellerdendir. Ben bu vesileyle TDV Kadın Kollarımız nezdinde tüm müftülük personelimize ve engelli bireylerin ailelerine teşekkür ederim.” dedi.   Ziyarette  Eğitim Hizmetleri Şube Müdürü Nihat Ceylan, Din Hizmetleri Uzmanı Lütfullah Bozok ve Celalettin  Aygün de hazır bulundu. ...
Yelda Kayhan
Onlarında Artık “Sevgi İzi” Var Yaptığı farkındalık çalışmalarıyla dikkatleri üzerine çeken Yahşihan Belediyesi, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü nedeniyle anlamlı bir etkinliğe imza attı. Zihinsel engelli olan, Alzheimer veya benzeri rahatsızlıkları bulunan bireylere yönelik “Sevgi İzi” yapıldı. Bu iz sayesinde kişilerin kaybolma riskine karşı önlem alınmış oldu. RENKLİ GÖRÜNTÜLER OLUŞTU Televizyon Programcısı Müge Anlı tarafından başlatılan ve kendini ifade edemeyen engellilere ve Alzheimer hastalarına verilecek numara sayesinde kaybolduklarında bulunmaları halinde kimliklerinin tespit edilmesi amaçlanan 'Sevgi İzi' projesi Yahşihan Belediyesi’nin koordinatörlüğünde gerçekleştirildi. 3 Aralık Dünya Engelliler Günü nedeniyle engelli vatandaşlara ‘sevgi izi’ yapıldı. SİSTEM ÜZERİNEN NUMARA VERİLDİ Yahşihan Belediyesi’ne ait nikah salonunda gerçekleştirilen “Sevgi İzi” etkinliğinde renkli görüntülerde oluştu. Etkinlik kapsamında ilçede ikamet eden ve belediyeye başvuran zihinsel engelli olan, Alzheimer gibi rahatsızlıkları bulunan vatandaşların bulunmasını kolaylaştırmak amacıyla Müge Anlı’nın başlattığı ‘sevgi izi’ yapıldı. İlk olarak sisteme kayıt olan engelli vatandaşlar, kayıt oldukları numaraları bileklerinin üzerine dövme yapıldı. ONLARA 3 DAKİKA 27 SANİYE VAKİT AYIRIN’ Etkinlikte aileler ve engelli bireylerle yakından ilgilenen Yahşihan Belediye Başkanı Osman Türkyılmaz,3 Aralık Dünya Engelliler Günü nedeniyle farkındalık oluşturmayı istediklerini söyledi. Bu etkinliği çok önemsediklerini vurgulayan Türkyılmaz, “İlçemizde ikamet eden ve her zaman kalbimizde olan arkadaşlarımız için bir etkinlik yapalım istedik. Müge Anlı’nın başlatmış olduğu ‘sevgi izi’ projesini hazırladık. “ SEVDİKLERİNİZ İÇİN BUNU YAPTIRIN “Sevdiklerimi eninde sonunda kaybedeceğiz ama bizler için değerli olan engelli vatandaşlarımızı erken kaybetmemek için onlara 3 dakika 27 saniye vakit ayırarak kollarına bir işleme yapılıp numara yazılıyor ve bu sistem sayesinde bulunuyor. Daha sonra dostlarımızla spor yapmaya gideceğiz. Yemek yedikten sonra da film izlemeye gideceğiz ve sonradan onları tekrar evlerine bırakacağız” dedi. Etkinlik sonrası Başkan Türkyılmaz, engelli vatandaşlara pamuk şeker ikramında bulundu. Ardından çocuklara sinema etkinliği ve çeşitli sportif aktiviteler yaptırıldı. ...
Yelda Kayhan
    BİZE ULAŞIN

    Yenidoğan Mahallesi Mimar Sinan Caddesi 596.Sokak No: 5 Kat: 3 Kırıkkale

    +90 (318) 224 34 34

    bilgi@kalehaber.net

    BİZİ TAKİP EDİN

    Kalehaber I Kırıkkale Haber - Kırıkkale Son Dakika Haber Kırıkkale haber,Kırıkkale son dakika haberleri ve güncel Kırıkkale haberleri,güncel Kırıkkale nöbetçi eczaneleri,hava durumu,namaz vakitleri,cenaze ilanları ve vizyondaki sinema filmleri Kalehaber.net'de!

    yüklenemedi

    kalehaber.net, Anadolu Ajansı abonesidir.

    © 2010-2023 Kale Haber Tüm Hakları Saklıdır.