Kızılırmak Havzası’nda geniş çaplı bir alanda planlanan altın madenciliği projesi, Kırıkkale, Kırşehir ve Ankara başta olmak üzere Türkiye’nin önemli bölgelerini çevresel ve sağlık açısından tehdit ediyor. İçme suyu kaynakları ve tarım arazilerinde oluşabilecek kirlilik riski, bölgedeki hayatı olumsuz etkileyebilir.

Tehlike Kapıda: Kimyasal Kirlilik Riski

Madencilik faaliyeti için kullanılacak zehirli kimyasalların yeraltı sularına ve Kızılırmak’a karışma ihtimali, yalnızca Kırşehir’i değil, havzadan geçen birçok ili etkileyebilir. Kızılırmak’ı besleyen ana kaynaklardan biri olan Kılıçözü Çayı, madenin planlandığı bölgedeki akarsulardan besleniyor. Bu durum, kimyasal atıkların hızla geniş bir alana yayılmasına neden olabilir. Kızılırmak, Kırıkkale’den başlayarak Ankara’ya, oradan da Çorum ve Samsun’a kadar geniş bir coğrafyada hayati öneme sahip bir su kaynağı olarak kullanılıyor.

Deprem ve Heyelan Riski Önemsenmiyor

Altın madeni sahasının planlandığı bölge, deprem ve heyelan açısından yüksek risk taşıyor. Kervansaray Dağları, geçtiğimiz aylarda sarsıntılara sahne oldu. Bu doğa olayları, madencilik faaliyeti sırasında kullanılan kimyasal maddelerin kontrolsüz şekilde çevreye yayılmasına neden olabilir. Deprem ve heyelan gibi doğal afetlerin maden sahasındaki atık havuzlarına zarar vermesi durumunda, bölgesel bir çevre felaketi kaçınılmaz hale gelebilir.

Ankara ve Kırıkkale’nin Su Kaynakları Tehlikede

Kızılırmak, başta Kırıkkale ve Ankara olmak üzere birçok ilin içme suyu ve tarım sulaması için hayati önem taşıyor. Ankara’nın su ihtiyacının şu anda yüzde 20’si Kızılırmak’tan sağlanırken, ilerleyen yıllarda bu oran yüzde 80’e çıkarılmak isteniyor. Zehirli kimyasalların bu kaynağa karışması durumunda içme suyu ciddi bir şekilde risk altına girecek. Ayrıca Kırıkkale’nin Kızılırmak’tan sağladığı sulama suyu da tarımsal üretim açısından büyük bir tehlike altında olacak.

Tarım ve Hayvancılık İçin Büyük Tehdit

Hirfanlı Baraj Gölü’nden çekilen suların Konya Ovası ve Aksaray’daki tarım alanlarına taşınması, zehirli maddelerin ülkenin en önemli tarım bölgelerine yayılma riskini artırıyor. Aynı zamanda, Samsun’daki Bafra Ovası gibi stratejik tarım alanlarının da bu durumdan etkilenmesi söz konusu. Zehirli kimyasalların tarımsal ürünlere geçmesi, hem ekonomik kayıplara hem de insan sağlığını tehdit eden uzun vadeli sorunlara yol açabilir.

Bölgesel Ekosistem Yok Olma Riskiyle Karşı Karşıya

Altın madeni projesinin planlandığı Kızılırmak Havzası, biyolojik çeşitliliği ve tarımsal üretimiyle ülkenin önemli doğal alanlarından biri. Ancak, bölgenin ekosistemi ve sürdürülebilirliği göz ardı edilerek yapılan bu tür projeler, sadece bugünü değil geleceği de tehlikeye atıyor. Tarım ve hayvancılıkla geçinen binlerce aile, hem ekonomik hem de çevresel anlamda zor durumda kalabilir.

Çözüm ve Önlem Çağrısı

Uzmanlar, bu tür projelerin çevresel etkilerinin detaylı şekilde değerlendirilmesi gerektiğini belirtiyor. Çevreye ve insan sağlığına zarar vermeden, sürdürülebilir kalkınma için alternatif projelerin geliştirilmesi gerektiği vurgulanıyor. Kızılırmak Havzası gibi stratejik bölgelerde, çevreyi korumaya yönelik daha kapsamlı düzenlemelerin hayata geçirilmesi gerektiği ifade ediliyor.

Kaynak: Haber Merkezi