Kırıkkale’nin Keskin ilçesinde yer alan Sulu Mağara, tarih ve doğayı bir araya getiren eşsiz bir turistik mekan olarak dikkat çekiyor. Yarı doğal-yarı yapay yapısıyla öne çıkan bu mağara, antik dönemlerde maden galerisi olarak kullanılmış ve günümüzde ziyaretçilerini büyülü atmosferiyle karşılıyor.
Mağaranın 115 metrelik bölümü, kayaların arasından gelen suyun biriktiği havuzlu alanı ile turizm amaçlı olarak gezilebiliyor. Toplam uzunluğu 285 metre olan mağara, birbirine bağlı üç kat ve üç galeri ile dikkat çekiyor: Havuzlu salon, küplü galeri ve alt maden galerisi. Mağaranın bir bölümünde mermer, diğer bölümünde ise çamur taşı ve kum taşı bulunuyor. Özellikle havuzlu salon, Pliyosen Rölyef dönemine ait doğal kesimiyle ziyaretçilerine tarihî bir yolculuk sunuyor.
Sulu Mağara'nın doğal ve yapay kesimleri, Erken Hristiyanlık dönemine ait taş duvarlarla örülen dar geçitlerle birbirine bağlanıyor. Bu dar geçitler, mağaranın derinliklerine inen ziyaretçilere, tarihî atmosferi yaşama fırsatı sunuyor. Mağaranın en derin noktası 25 metreye ulaşıyor ve tavan yüksekliği 1 ila 4 metre arasında değişiyor. Üç katlı yapay galeriler ise antik dönemdeki maden çıkarma faaliyetleri sonucu oluşmuş.
Sulu Mağara'nın iç yapısı sadece görsel değil, aynı zamanda sağlık açısından da önemli bir özellik taşıyor. Kırıkkale Üniversitesi'nden Prof. Dr. Mehmet Ekici’nin 2019 yılında yaptığı araştırmalar, mağaranın sağlığa olumlu etkileri olduğunu ortaya koydu. Mağaradaki zengin negatif iyonlar sayesinde, solunumun daha kolay gerçekleştiği, bu iyonların vücutta biriken pozitif iyonları atmaya yardımcı olduğu ve mağara havasının ağrı kesici etkisi olabileceği belirtildi.
Mağara, 2019 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yapılan düzenlemelerle ziyarete açıldı. Günümüzde Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ne bağlı bir ören yeri olarak hizmet veren Sulu Mağara, tarih ve doğanın iç içe geçtiği bu büyülü ortamda ziyaretçilerini bekliyor. Bu eşsiz mekan, hem tarih meraklılarına hem de doğaseverlere unutulmaz bir deneyim sunuyor.