basar.ozdemir@kalehaber.net
KELEBEĞİN YOLU- Burhan Gülderen
Bir zamanlar İsrail’in Ashdod limanında sabaha karşı sorgulanmıştım. Sorgucular sorguluyordu beni acaba İsrail’e gelmeden kimlerle konuşmuştum. Aslında gemide internet bile yoktu. Onların gözünde ne kadar tehlikeliydim ! Saat gecenin 4’ünde gözlerim uykuya hasret iken onlar bana Kudüs’e gidip gitmeyeceğimi soruyorlardı. Rıhtımda yaşadığım o durumu kabullenememiştim.
Fırat gibi o da kabullenemiyordu o da huzursuzdu Ashdod limanında bu sefer bir sıkıntı yaşanmaması için Süvari tarafından uyarılmıştı. Aslında bu dünyadan değildi sanki Fırat aslında bu gemilerde değildi. Fırat’ı gemide istemeyenler gemi hiyerarşisinde ondan üstte olanlar bile gemiden gönderiliyordu.
1.Zâbit şirkete Fırat hakkında rapor göndermişti gemiden gönderilmesi için lâkin şirket nâzik bir dille 1.Zâbit’e bavulunu toplamasını söylemişti.
Şaşkındı zabitler.
Neydi Fırat’ın ayrıcalığı? Bir keresinde Armatör Emre gelmişti gemiye ve gitme Fırat bu gemiden demişti.
Ast üst ilişkisi , gemi hiyerarşisi
Kaptan, zabit , gemici, aşçı vs... herkes şaşkındı...
Fırat aslında o gemilerde değildi ruhen,
Bedenen orada olabilirdi lâkin hayal ile gerçek arasında sıkışıp kalmıştı.
Sonra çöpe atılan bir defter çıktı ortaya sonra psikolog Yıldız Hanım trafik kazası geçirdi ve Fırat onun hayatını kurtardı...
Fırat insanların hayatına dokunmayı severdi yıllar önce de çocukken yaşlı bir adamı ölümün kıyısından kurtarmıştı.
Köyden ne zaman gitse köyde felaketler oluyordu.
İnsanların bazıları onu deli zannederdi bazıları kafayı yemiş bir insan olarak görürdü bazıları ermiş bazılarına göre ise dervişti.
Fırat bir gece köyü terk etti
Kemal elinde sarı zarf ile geldi bir gece Fırat’ın evine bir görevdi bu
Bir gemiye gidiyordu Kelebek.
O köyü terk ettiğinde ise köyde yine bir felaket oldu.
Bir kaya parçası köyün üzerine doğru geldi düştü lâkin o insanları uyarmıştı. Aylar öncesinden kaya parçası kopup geliyor demişti.
Okyanusun ortasında makina arızası da yaşadı , fırtınanın tam ortasında kaldı
Yalpaladı , batma tehlikesi yaşadı ama o hep maviyle konuştu...
“Denize bak, kendi tanrısına kafa tutmuş, hahaha, sen ey mavi derinlik, saydam yüzünün altında gizlediğin şeffaflığınla tuzak gibisin. Ama bütün gücün bu kadar işte, bu gemiyi derinlerinde hapsetmeyi başaramayacağa benziyorsun.”
“Bakmak ile görmek aynı şey değildir kızım, sen bakarsın görür algılarsın ama asıl algı başkadır. Denizin yüzeyine bakmayla derinliklerine bakmak farklıdır.”
“Şimdi değil” dedi “ Şimdi değil”
Bazen matabanda bazen İtalya’da Vezüv’ün yanı başında , LasPalmas’ta, Ceuta’da , Cebelitarık’ta , Amerika’da, Meksika’da karşımıza çıktı Fırat.
Gerçek ile hayal alemi arasında bir rüyadaydı. Faruk İtalya’da almıştı soluğu,
Yusuf bir dağ başında bir barakada saçı sakalı birbirine karışmıştı…
Fırat ise bir gemide “Poseidon”da...
Geçmişi acılarla dolu üç çocuk ve onları bu dünyadan başka bir yere götürmeye çalışan bir tekne.
Yol seni bırakmadan sen onu bırakamazsın diyor Sevgili Yazarımız Burhan Gülderen bu eserde.
Sonra kayıp bir defter, ardından Psikolog Yıldız hanım o defterin şifrelerini çözmeye çalıştı, yardımcısı Serpil ve Kripto uzmanı arkadaşı Nihal’in sayesinde...
Ve tabii ki Emrullah dede
Kelebeğin peşine düştüler...
“Mecburduk , o tekneyi beklemek zorundaydık. Şimdi bir mektup yaz asırlar sonrasına , gözyaşlarınla , durgun bir denizin üzerine yaz. Sadece anlayan okusun , işte biz senin yazacağın o mektubun satırlarından farklı değiliz. Zihninin sınırlarını zorla, ruhunu ateşe yaklaştırmaktan korkma, karanlığın ardındaki gölgeyi gözlerin seçebildiğinde o tekne o kıyıya senin içinde yanaşacaktır. Belki de günahsız bir çocuk vuracaktır kıyıya , cansız bedeniyle belki yine ölecektir bir şeyler ve bir gün karanlık insanlar aydınlatacaktır dünyayı sahte ışıklarıyla , gözleri kamaştıran o ışıltıların büyüsüne kapılanlar olacaktır. Ama aydınlık, o elbet gelip bozacaktır oyunları.
Eğer o tekne seni getirmezse bize, emin ol ışık geldiğinde bizi getirecektir sana o tekne. Şimdi gitmeliyiz , çünkü seni bıraktığım dünya bizim için tekin değil. “
“Hayatta kal”
Kelebek ...
Bu sefer “Burhan Gülderen’in romanında değiliz sadece...
Gemisindeyiz...
Aslında hepimiz o gemideydik
Fırat gibi huzursuzduk...
Hep gönderilmek isteniyorduk o gemiden.
Bu güzel eser “ Kelebeğin Yolu“ Romanını okuduğum için kendimi şanslı hissediyorum, Burhan Kardeşimin kalemine Sağlık, umarım ki daha nice eserler ile bizi şaşırtıp kitaplarını yazmaya devam eder. Şimdiden yazarımıza başarılar dilerim.
Saygılarımla;
Başar Özdemir
Yenidoğan Mahallesi Mimar Sinan Caddesi 596.Sokak No: 5 Kat: 3 Kırıkkale
+90 (318) 224 34 34
bilgi@kalehaber.net
Kalehaber I Kırıkkale Haber - Kırıkkale Son Dakika Haber Kırıkkale haber,Kırıkkale son dakika haberleri ve güncel Kırıkkale haberleri,güncel Kırıkkale nöbetçi eczaneleri,hava durumu,namaz vakitleri,cenaze ilanları ve vizyondaki sinema filmleri Kalehaber.net'de!
kalehaber.net, Anadolu Ajansı abonesidir.
Çerezler (cookie), hizmetlerimizi daha etkin bir şekilde sunmamızı sağlamaktadır. Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.