MİRAÇ ÜMMETE MÜJDEDİR

 “Âyetlerimizden bir kısmını ona göstermek için kulunu bir gece Mescid-i Haram'dan alıp çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ'ya seyahat ettiren Allah, her türlü noksandan münezzehtir. Şüphesiz ki O her şeyi hakkıyla işiten, herşeyi hakkıyla görendir.”(İsra Süresi -1) 


Kul olabilmek, kulum diye kabul görmek,Hediyelerle semada müjdelediğin kulun olmak,Hiç bir kula vermediğin makama nail olmak,Bir gece ansızın, (döndüğünde yattığı yatağının sıcaklığının kaybolmadığı, elbisesinin kenarının değdiği dalın hareketinin durmadığı) ışık hızından daha hızlı zaman dilimi içinde önce Kudüse Mescidi Aksâ'ya orada Peygamberlere imamlık,   ardından gökyüzüne yolculuk ve yedi kat semayı aşarak, arşın ayağının altında top gibi kaldığı anda' Ey Habibim ayağının tozuyla ona arşa baskı, Senin ayağının tozu ile şeref bahtiyar olsun' dediği makama, ardından Cebrail a.s “ben bir adım öte geçemem” dediği Sitreyi Müntehaya, ardından Kâbe Kavseyni derecesinde 'denizler mürekkeb ağaçlar kalem olsa görüşmeyi yazmaya takati yetmez' denildiği zamanın ve aklın iflas ettiği ulvi mükâfata, Cennet ve Cehennemi müşahede edip ümmetine kopya vermeye, Ümmeti için yalvaran, geçmiş ummetlere verilmeyen hediyeler ile dönen, ümmetinin “af olunacağı müjdesini Cenabı Haktan Kâbe Kavseynide isteyen” ümmeti için elli vakti beş vakte indirten, ümmetinin Miraçını namazla taçlandıran,  Kuranda Allahü Tealadan doğrudan alınan tek iki ayet olan 'Amennarrasulu' olarak bilinen Bakara Suresi 285 ve 286 âyeti celilede verilen müjdelerle ümmetini nail eden, gerçekleşmeyen iyi niyete sevab, gerçekleşen iyi amele bire bin derecesinde sevab, gerçekleşmeyen kötü niyete ceza olmayan, gerçekleşen kötü amele bir ceza olan müjde üzerine, müjde lütuf üzerine lütfa mazhar olan,geçmiş ümmetlere verilmeyen ümmetinden, unutma, yanılma ile yapılan hatalardan sorumlu kılınmayan, günde beş vakit ile günde beşdefa miraçi bize yaşatan, gece yolda gelirken yoldaki kafilelerin geliş saatini Mekkelilere bildiren, sorulan soru üzerine Mescidi Aksanın şeklini Mekkelilere anlatan kısaca ümmeti için yaşadığı Miraçı ümmetine hediyeler ve müjdeler manzumesi olarak, mükâfat olarak sunan Ümmetini düşünen Peygambere Hz.Muhammed Mustafa s.a.v denir.Bu olaya ise İsra ve Miraç hadisesi denir.

Onun bu yolculuğunu onu görmeden onun mübarek ağzından dinlemeden ' O dediyse doğrudur' diyen sadakatı vefayı bize öğreten sadık dosta ise “Sıddık” denir. O Ebu Bekir Sıddık r.a dır.

 


Onu yetmiş bin bineğin sıraya girip keşke benle beniz üzerimde semaya çıksa diye arzuyla Ona hizmet etmek isteyen sade birine nasip olan ve onu ışık hızından (333 bin km/sn)daha daha hızlı bir şekilde semaya götüren bineğe “Burak” denir.Gece yol arkadaşına Cebrail a.s. denir.Sitreyi Muntehadaki arkadaşına Refref (aşk) denir.Gidiş ve gelişindeki zaman dilimine iman denir.Allahın ayetlerini göstermedeki gücüne teslimiyet ve “O her şeye gücü yeten” Cenabı ALLAH’a c.c. İman her şeyden önce gelir.

 

Bunu hala tartışanlara ise Allah akıl fikir versin denir... Miraç hem ruhi, hem bedeni ve hem de fiziki olarak yaşanmıştır.


Bahattin Akyön