İstiklal Marşının kabulünün 90. Yılını kutluyoruz. Kahraman ordumuza adıyla Mehmet Akif Ersoy tarafından yazılan ve T.B.M.M. tarafından istiklal marşı tarafından kabul edilen, bağımsızlığın olmadığı bir zamanda, bağımsızlığın müjdecisi olarak gönüllerde bağımsızlık meşalesi yakan marşımız. Bugündüşünüyorum da bu marş kimin marşı, kim için ve niçin yazıldı. Doğrusu bir cevap veremiyorum. Doluya koyuyorum almıyor, boşa koyuyorum dolmuyor. Bu marşı kabul eden mecliste bugün, bu marşı ağzına almayanlar oturuyor. Bu marşın kabul edildiği gün, bunların ataları marşı dakikalarca ayakta alkışlayan insanlar. Onlar mı doğrusunu yaptı, bunlar mı? Yine aynı mecliste bu marş için canını verecek insanlar var, dün canını veren insanların evlatları. Evet istiklal marşını ağzına almayanla, marş için canını verecek olanlar yan yana oturmaktalar. Bunu da demokrasi, falan, filan diye açıklamaktalar. Ben bunu bir türlü anlayamıyorum ve cevabını da bulamıyorum? Bu marş kimin marşı? Emperyalist güçler, yeryüzünden Hakk’ın savunucusu, batılın düşmanı, mazlum dostu olan, her zaman ve şart altında istiklalini savunan Türk Milletini ortadan kaldırmak, cennet vatanı ele geçirmek için var gücü saldırıya geçmiştir. Bu saldırı karşısında kürdiyle, Çerkez’iyle, Laz’ıyla, Türkmen’iyle bütün Türk milleti, ezanını susturmamak, bayrağını indirmemem, namusunu çiğnetmemek için ayağa kalkmış, ya istiklal, ya ölüm diyerek kanını ve canını ortaya koymuştur. Düşman Anadolu’nun ortalarına bir hançer saplar gibi uşağı Yunanı göndermiş, ordu perişan Sakarya’ya doğru çekilmekte.
İşte o günler de Mehmet Akif kahraman ordumuza adıyla şiirini yazmaya başlar. ‘’Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen Alsancak; Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak O benim milletimin yıldızıdır parlayacak; O benimdir, o benim milletimindir ancak. Hakkıdır hür yaşamış bayrağımın hürriyet Hakkıdır, hakka tapan, milletimin istiklal! Bu şiir karanlık günleri aydınlatan, ümitsizliği ümide çeviren, imanı pekiştiren, her eri çelik bir sipere çeviren bir ses olur. Her askerin göğsü üzerinde yazılmış bu şiirin bir nüshası, mukaddes bir emanet gibi saklanır. Ben istiklal marşının manasın, önemini belirtmek istemiyorum. Senelerce bu konuları anlattık, anlattık.
Artık dilimizde tüy bitti. Gördü ki yüce meclisin çatısı altında bu marşı ağzına bile almak istemeyenler var. Öyle ise anlattıklarımız boşuna imiş. Şimdi tekrar soruyorum; bu marş kimin marşı? Bu marş: Toprağın bağrına giren binlerce şehidin marşı Bu marş: yüzbinlerce gazinin marşı Bu marş: o şehitlerin dul kalan eşlerinin, yetim kalan çocuklarının ve evlatsız kalan anne ve babaların marşı. Bu marş: kağnı kolunda cepheye, cephane yetiştirmeye çalışan kızın, kızanın, kadının, çocuk ve ihtiyarların marşı. Bu marş: bölücü terör örgütüne karşı şehit düşen on binlerin marşı.
Bu marş: canını uğruna feda edecek milyonların marşıdır. Amma: düşman karşısında onunla hareket eden Delibaşların, Anzavurlar’ın marşı değildir. Düşmanla birlikte hareket eden Ermeni, Rum ve Yahudi gibi ekmeğimizi yiyen azınlıkların marşı değildir. T.C. Devletini yıkamaya çalışanların marşı değildir. Vatanımızı bölmek, birliğimizi bozmak isteyen bölücü terör örgütlerinin marşı değildir. Bebek katillerinin, Törer elebaşlarının marşı değildir. Bu marşı söylemeye ağzı varmayan, kongrelerinde Türk bayrağını bulundurmayanların marşı değildir. Ben başka bir cevap bulamadım. Bu marşın gerçek sahibi milyonlara varan sessiz insanlar bu marş yüce Türk Milleti sizin marşınızdır. Sizin varsa verecek başka bir cevabınız bekliyoruz. Nice istiklal marşını kutlamanız dileğiyle, gününüz kutlu olsun.