FİLİSTİN VE KUDÜS

Ana yurt denildiğinde ilk akla gelen inanç topraklarıdır. İnanan insan için inanç toprakları, mukaddesliği ile kabul gören belli mekânların bulunduğu yurtlardır. Bunlardan biri de Filistin devletinin topraklarında yer alan Mescid-i Aksa’dır. Böyle mekânların varlığı birlik ve beraberliğin sembolleşmiş hallerinden ziyade insan onuruna ve şerefine yakışan fıtrata haiz olmalarındandır. Son dönem insanı bu gibi mekânların ve ihtiva ettiği anlamların peşine düşmekten acizdir. Çünkü bir yığın insan göz göre göre can verirken sessiz ve kayıtsız kalabilmek inancın ölçüsüne aykırılıktır.

Güncel ve gündelik haberlerden uzak şeyler söylemek istiyorum. Acaba biz inanmışlar, bize verilen nimetin ne kadarıyla hizmet edebilme bahtiyarlığına erişebildik. Hizmet edebilmenin gayesi ancak yaratanın rızasıdır. Bu rızanın huzuru için çaba sarf etmenin adıdır, Aksa! Bundan dolayı ölçümüzün Aksa üzerinden alınması gerekir. İlk kıble olduğunu da düşündüğümüzde bu durum daha da derinleşmektedir. Günümüz insanı televizyon karşısında binlerce inanan insanın acımasızca katledildiğine şahitlik etmekte. Düşünme melekesi durdurulan milyonların, çerçevelerinden kurtulamadığı bir dünyada sıkıştık kaldık! Boykot naraları atanlarınsa bir nebze olsun nefes almaya çalıştığını düşünürsek, bitkisel hayatın getirdiklerini kabul etmediğini görmekteyiz.

Anlamlıdır, boykot etmek.

Yeterli değildir, boykot etmek!

Azabı ve helakı kaldıracağına olan inancımız kuvvetlense de gök sofrasından payımıza ne ineceğini henüz bilememekteyiz. Yaratanın inananların yanında olduğuna dair vadini hatırladığımızda, inanç ölçümüzü ve neye inandığımızı yeniden sorgulamak ve gözden geçirmek durumundayız.