1980 SONRASI İLK YILBAŞI

12 Eylül 1980 Yılını bizim kuşak ve bizden önceki  kuşaklar iyi bilir. 12 Eylül denince o günlerin kabusu gelir aklımıza.Hafızamızdan hiç çıkmaz.Hiç bir şey sormadan paldır küldür göz altına alınanlar.Göz altına alınıp birdaha aylarca haber alınamayanlar, aylarca işkence görenler,ne kadar olumsuz işler varsa hepsi gelir,insanın aklına.Bu gün siz okurlarıma, dostlarıma 1 Ocak 1981 yılında yaşamış olduğum bir anımı aktaracağım.

Evet ihtilal sonrası ilk yılbaşı.Gece 24 den sonra sokağa çıkma yasağı var.Benim o gün hiç keyfim yok.Erken yattım o gün,evden kimse de seslenmedi.Annemin sesi ile uyandım'Oğlum kalk kardeşlerin hala gelmedi' diyiyordu. Gerçekten  saat 24 e 15 dakika vardı.Apar topar  ne buldumsa giyindim,hemen evimizin altında bulunan dükkana indim.14_15 yaşlarında 8-10 çocuk oturmuşlar sohbet ediyorlar.saat 24 acele edin sokağa çıkma yasağı başlayacak herkes evlerine dedim.Apar topar hepsini dükkandan dışarı çıkardım.Kardeşlerim arkadaşlarıyla vedalaşıyorlar  ama ben  bir an önce gitmelerini istiyorum.Saat 24 ü 10 dakika geçiyor. Korktuğum başıma geliyor .Bir çavuş 5-6 asker olan cemse(askeri araç) bulunduğumuz yerde durdu.Askerler kıvrakça araçtan indiler, çocukların etrafını sardılar.ikiz olan iki kardeşim 14 yaşındalar.

Komutanım evimiz dükkanın üzeri,çıktık eve gidiyoruz diyiyorum ,yok anlamıyor.'Siz yılbaşı kutladınız, yasağa uymadınız ' diyiyor. Komutanım bilinçli yapılan bir şey yok,bunlar çocuk daha diyiyorum ama fayda etmiyor. Çavuş bana ' Sen hiç konuşma,çocukları toplamışsın başına birde konuşuyorsun,hele şu haline bak,ayakkabıları dahi yanlış giymişsin,ne kadar içtiysen 'diyiyordu.İlk defa ayakkabıların ikisinin farklı olduğunu gördüm,ne kadar yasağa yakalanmamak için acele ettimse,yanlış ayakkabıları giymişim.Ne dedimse fayda etmedi.Hepimizi cemseye  balık istifi bindirdiler. O zamanlar Kırıkkale Cumhuriyet Meydanında Yaylacık Karakolu vardı.Karakolun nezarethanesine doldurdular.Nezarethane küçük ,bizde gelince oldumu herkes balık istifi.Kardeşlerim ve arkadaşlarını sakinleştirmeye çalışıyorum,bir kaçı ağlıyor.

Evet küçük idrarını nezarethaneye yapanlar var,pis pis kokuyor.Bırak oturmayı ayakta yer bulmak bile zor, bir çoğu sarhoş,abur cubur konuşuyorlar,kavga çıkmasın diye dua ediyorum.Bir yandan da, ha şimdi çıkarırlar,ha biraz sonra çıkarırlar diye diye sabahı ettik.Gelen giden yok.Yanlış hatırlamıyorsam sabah 8 gibi bizi alıp , çıplak araziye götürdüler.Burası Bağlarbaşı Mahallesinin dağlık kısmı. Sayısını hatırlamıyorum ama belli bir çam ağacı diktikten sonra gidebileceğimiz söylendi.Çam fidelerini,bunları dikeceğimiz ekipmanları verip dikilecek yeri gösterdiler.Başımıza asker dikip gittiler.Karnımız aç,ben neysede kardeşlerim ve arkadaşları bitkin durumda.Belli bir süre sonra bizimle gelenlerden bir kaç kişi görünmedi. Belli ki onları bırakmışlardı. Bizler çalışıyoruz yemek verip vermediklerini hatırlamıyorum.Evet ne zaman Kırıkkale Kent Ormanına yolum düşse o günü hatırlarım.Şimdi o çamlar büyüdü .Kent sakinleri orada  çamların gölgesinde piknik yapıyor.

1980 darbesinin ülkeye,insanlara o kadar çok zararının olmasına rağmen tek faydası bu çam ağaçlarının dikilmesi olmuştur belkide.