Biz aslında Çanakkale de ölmedik,253000 şehit te vermedik.Biz aslıda Çanakkale de doğduk, yeniden doğduk ve 18 mart ta doğum günümüzü kutladık, Şahıs olarak.aile olarak,soy sülale olarak ve Vatan olarak, Millet olarak. Artık 100 yaşına değdik. Bir asır devirdik. Çanakkale ruhu ile piştik, olgunlaştık,kemale erdik.

 

               Öyle olgunlaştk ki ; Güllerimizi okşadık,Conk bayırın da, Arı burnunda, Seddül bahir de, Kitre bağların da,Alçı tepede, Anzak koyunda, Koca çimen de, Besim tepede,Kılıç bayırında Kanlı derede, Kereviz derede, Zığın derede, Sarı bayırda….

 

                Öyle olgunlaştık ki; Piç Gülleride sevdik Gelibolunun bağrındaki. Aşıladık o gülleri.Artık bizim gibi düşünüyorlar yaptklarından da utanarak.Aşıladık o gülleri, devşirdik,bağrımıza bastık, bizim oldular.Artık bizim  gibi torağın katmanlarındaki kımızı sudan besleniyorlar. 

 

                O güllere isimler koyduk. Yüzyıllarca  ve hatta var oldukca anmak, okşamak için.Kimine Halil Sami,Arif Tanyeri, Yarbay Hasan, Albay Refet. Kimine Hasan Basri, Alirıza bey, Cemil bey, Mehmet Muzaffer, Seyit onbaşı ve Mustafa Kemal  dedik. Kiminede Nezehat onbaşı, Erika hemşire, Zeynep Mido çavuş,hemşire Safiye Hüseyin ………..

 

                 Biz aslında yeniden doğduk . 18 Mart ta  doğum günümüzü kutladık. Piştik, olgunlaştık,Kemale erdik.

                

                 Çanakkale ruhu ile pişen, Kemale eren vatan evlatlarından olmamız dileği ile                  

 

 

                             

                                            KAVAL KEMİĞİ

 

 

                  Bu vesile ile bir de Çanakkale/Gelibolu da askerliğini yapan bir arkadaşımızın  anlatısını  paylaşmak istiyorum;

                  Komutan o gün çevre temizliğinizi yaptıktan sonra alanlarınızı biraz daha genişleterek arazi yüzeyinde savaşa ait buluntularınızı getirin der askerlerine.Askerler dağılırlar. Ve birisi yerde yarı topraga gömülü bir kemik bulur.Bu bir kaval kemik idir.Asker diğer bir iki arkadaşına seslenir.birlikte incitmeden birazda ürpererek kemiği çıkarırlar.ve görürlerki kemik tam ortadan çatlamış nere ise ayrılacak.Bakarlarki o çatlağın içerisinde bir şarapnel parçası (misket) görürler.Üzülmekle karışık bir heycan içerisinde kaval kemiğini incitmeden, şeklini bozmadan Komutana getirirler.Komutan aynı duygular içerisinde kaval kemiğini misket arasında olduğu halde korumaya alır. Yani topraktan çıktığı haldeki orijinallığını bozmaz.Olay üst komutana aksettirilir.ve karar :Kaval kemiği müzeye konulmak maksadı ile yoculuğuna başlar…

 

                 Karmaşık duygular içerisindeyim. O kaval kemiği yerindemi dursaydı ? Başka bir şehit mezarınamı konsaydı? Yoksa müzeyemi gitseydi? Hangisi eftal olurdu acaba?

                 Dedim ya karmaşık duygular içerisindeyim. TAKDİRİ İLAHİ.

                                                  

 

 

 

                                                                                                            DERMANCA

                                                                                                            Salim KILIÇ