Kış kışlığını gösterdi nihayet!.. Meteoroloji; günler, haftalar öncesinden müjdeyi vermişti millete zaten! “Bu sene kış, çetin geçecek...” diye!.. Öylede oldu!.. Ocak başında, yere düşen kar; nerdeyse Şubat ortası oldu, hâlâ kapımızda...Her gün lapa lapa “kar üstüne kar yağıyor!” Anlaşılan o ki, böyle giderse, hep birlikte evlerimize kapanacağız... Mart “mart”lığını bir daha gösterecek bizlere! Yine, bir bir kapıdan baktıracak herkesi kendisine her halde!.. Bu günlerde yer yüzü, tepeden tırnağa, adeta tek renge büründü! Beyaz gelinlik giymiş kızlar misali! Saf ve temizce... “Kara”dan artık eser yok, bu dünyada! Şimdi her şey artık “kar”a âmade!.. Her taraf bembeyaz! Diğer renkler ise, bir bir göç ettiler çoktan, Kaf Dağı’nın ardındaki ülkeye! Bir beyaz kaldı bu âlemde! Ne güzel!.. Şimdi her yer beyaz!... Her şey “kar beyazı...” Bütün yer yüzü; dağlar, taşlar, ağaçlar, dereler, ovalar... her yer beyaz, bembeyaz!.. Bizim inancımızda; beyazlığın, saflığın, temizliğin, bereketin ve rahmetin timsalidir kar!.. Çirkinliği örten, kirleri temizleyendir! Kirletmiş olduğumuz dünyamızın, ilâhî bir güç tarafından “ar”lanmasıdır kar! Rahman ve Rahîm olan, yüce Yaradan’ın canlı cansız bütün “âlem”e, kutlu bir armağanıdır.
Gücünün ve kudretinin büyüklüğü ile merhametinin sonsuz oluşunun bir göstergesidir.
Sorumsuzca ve hoyratça kirlettiğimiz “tabiat” denen “varlığımız”ın, yüce Mevlâ’mız tarafından “yunması” “yıkanması”dır kar! Çölde kalmışa, Kerbela’da yanmışa ve yürekleri kavrulmuşa, göğden rahmet olarak ağmasıdır!
Kar; sudur, hayattır; bütün canlıya, cansıza!.. Candır; yerde kavrulmuş, cansız toprağa! Gürül gürül akan pınarlardan taşarak; çağıl çağıl akan derelere karışıp, beyaz köpüklü çağlayanlara karışandır!
Aslında yanmışa, yakılmışa ve de çölde kavrulmuşa “sevilen”den “seven”e bir “hayat suyu”dur; gökten, damla damla gönüllere düşen kar!..
***
Yine dışarıda kar yağıyor! Pencereme yaslanıp, dalıyorum göklere... Bir kuşluk vakti sabahının saflığı ve temizliği henüz gönlümde... Yakalıyorum gözlerimle, en yukarılarda bir kar tanesini... Tutunuyorum bir köşesinden, yere birlikte düşüyorum!.. Yakalıyorum... Düşüyorum! Yakalıyorum... Düşüyorum!.. Ve... Kirlenen ruhumu temizliyorum!..
***
Bir kuşluk vakti, pencereme yaslanıyorum... Gözlerim semada asılı... İçim yanıyor!.. Ürperiyorum!.. Ve... Yeri göğü Yaradan’a sığınıyorum!..
Dışarıda lapa lapa gökten yine kar yağıyor!..