HİKMET YAZILARI XXII
RANA’YA
Göğün rengiyle gülen,
rüzgârın üstünden esen,
bir parça hisli yürek
*
Dağların arasında koşan gözleri,
dümdüz ovaya hâkim elleri,
her vakit abdest alan ruhuyla
salınırdı sokaklarda.
*
Ceyhan’ın ceylanı,
güneşin kızı
Sürmeli gamzelerin vurduğu,
kurşun kadar sıcak...
Sessizliği içen annelerin
pamuğuna sarılı,
narin bir naz çiçeği...
*
Rana, bu isimle seslenmek istiyorum sana.
Karanlık gecelerin kör kaldırımlarında,
bilinçsiz bakışların, baş dönmelerin arasında...
Sana bu isimle seslenmek istiyorum, Rana.
Vakitlerden, simsiyah bir kumaş aktı bugün.
Mâzimin gölgesine sığındığım hayatları getirdin bana.
Rana, uzaklığın ıstırabında kuruyan dilim,
bir an olsun sensizliği yudumlamadı.
Hayallerin ötesinde yaşayan ruhunla,
beraberdi benim ruhum.
Ay çıktığında, duvarların akisleri hep seni anlatırdı bana.
Ölümsüzlüğün ucunda sallandı gönlüm.
Sonra bir ışıktır, çıkageldin.
Güneşten daha parlak, daha aziz...
Günleri karıştırdığım vakitlerde şu beyaz bulutları,

yağmura ikna edişin yok mu?
Kaşlarınla yıktığın, kelimelerin yok mu?
Bir anlatabilsem sana...
*
Geçmişin karanlık yüzlü adamlarına,
sancısız bahçelerinden seslendiğin gün,
damarlarımdan akan kan, akmaz oldu.
Çok büyük sözler bunlar, bilirim Rana.
*
Saklambaç oynayalım seninle.
Kırlara çıkalım, çocuklar gibi koşalım.
Konuşmak için az. Yaşamak için az bilirim.
Yazlarımı, büyük yeşil bahçelere çevirdiğin günden beri,
kışları sevemez oldum.
*
Yağmurun hatırı ben de çok ayrı Rana.
Gönlünden kopan sevdanın,
gizli melodisini taşır bana.
Dinlerim, dinlenirim...
*
Rüyalarda buluştuğum,
ince nakışlı elbiselerde hep sen varsın.
Korktuğum çağların, pınarında hep sen varsın.
Kollarını açan ağaçların, dallarında hep sen varsın.
Hayatın bölünmez yollarında hep sen varsın.