“Nevruz Bayramı”nın tarihi, Türk tarihi kadar eskidir. Bilinen en eski Türk takvimi olan “Oniki Hayvanlı Türk Takvimi”nde yeni yılın ilk günü 21 Mart’tır. Nevruz’un başlangıcı, “Ergenekon Destanı”na kadar iner. Bilindiği gibi Türkler; düşmanlarının baskısı yüzünden Ergenekon “Yeniyurt”a çekilirler. 400 yıl kadar Ergenekon’da kaldıktan sonra, bir 21 Mart günü demir dağları eriterek, bu yeni yurtlarından çıkarlar. Bir Bozkurt onlara kılavuzluk eder. Türkleri düşmanlarının barındığı topraklara getirir. Yüz yıllar öncesindeki atalarının intikamını düşmanlarından alırlar. Yeniden güçlü bir devlet olarak tarih sahnesine çıkarlar. Türkler, bu günden sonra her 21 Mart gününü “Kurtuluş Günü” kabul ederek, bayram olarak ilân etmişlerdir. Bu günde Türkler, bir parça demiri ateşe salıp kızdırır. Önce Türk kağanı bu demir parçasını bir kıskaçla tutarak örse koyar ve onu çekiçle döver. Daha sonra beyler ve halk aynı âdeti tekrarlardı… *** 21 Mart, tabiatın kıştan kurtulduğu günün sonu, baharın da başlangıcıdır. Türklerinde istiklâllerini ilân ettikleri günün başlangıcı olarak kabul edilmiştir. Bayram olarak kabul görmüştür. Bu sebeple de “Türk Dünyası”nda “Bahar Bayramı” olarak kutlanmaktadır.
Nevruz; Türklerin yaşadığı bütün coğrafyalarda asırlardan beri millî bir kültür unsuru ve gelenek olarak kutlanmaktadır. Günümüzde Azerbaycan, Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan Türkmenistan, Yakutistan ve Çuvaşistan’da 21 Mart; 1990 yılından beri resmi tatilli bir millî bayram günü olarak kabul edilmiştir.
Yukarıda bahsedilen Türk coğrafyasının dışında kalan Balkan Türkleri, Kıbrıs Türkleri, İran, Irak ve Suriye’deki Türkler ile Kırım’daki Türkler arasında da değişik isimler altında bahar bayramı olarak “Nevruz” kutlanmaktadır. Genel olarak Türk dünyasında bu güne; “Yeni Gün”, “Ulu Gün”, “Bayram”, “Mart Dokuzu” veya kısaca “NEVRUZ” denmektedir.
***
Osmanlı döneminde de Nevruz’un özel bir yeri vardı. Müneccimbaşı, Nevruz günlerinde hazırlamış olduğu yeni takvimi padişaha sunar ve karşılığında da “Nevruziye Bahşişi”ni alırdı. Saray hekimbaşları tarafından hazırlanan “Nevruziye” denilen çeşitli baharatlardan yapılmış macunlar, padişah ailelerine ve büyüklere bu günlerde sunulurdu.
Mesir Macunu da yine Nevruz geleneğinin bir parçasıdır. Bilindiği gibi, günümüzde Manisa’da geleneksel hale dönüştürülmüştür. Mesir macunu, 41 çeşit bitki ve baharatın karışımından meydana gelmiş, şifalı bir terkip olup, her yıl halka bedava dağıtılmaktadır.
Nevruz kutlamalarında genellikle Türk dünyasında şu oyunların oynandığını görürüz: Gökbörü oyunu ki, Türkistan’da oynanan oyunların başında gelir. At yarışları, cirit oyunu, kılıç sallama, yamba kapma, güreş, at üzerinde güç gösterisi, sinsin oyunu, v.b…gibi.
Ayrıca, seyirlik olarak bildiğimiz halk tiyatrosu veya orta oyunu da bu güne özgü ve yaygın olarak bilinen eğlence türleridir. Yine “koskosa oyunu”,”deve oyunu”, “ekende yoh, biçende yoh, yeyende ortag gardaş oyunu” ve “kış bovay oyunu” en çok bilinen oyun çeşitleridir.
***
Birlik ve beraberliğimizin en önemli unsuru hiç şüphesiz ki “Millî Kültürümüz”dür. Günümüzde Türk milletini bölmeye, parçalamaya çalışan Türklük düşmanlarının en şiddetli hücumları, “Millî Kültür” değerlerimize karşı yapılmaktadır. Millî kültürümüz yozlaştırılarak, millî tarihimiz saptırılmaya, yalan yanlış iddialarla, kafa bulandırıcı yayınlar yapılarak, maalesef (vatansızlara) yeni bir “ısmarlama tarih” yazılmaya çalışılmaktadır!...
Nevruz; dünya coğrafyasında yaşayan Türklerin, yüz yıllardır kutlaya geldikleri “millî” bir bayramdır. Nevruz; demir dağları, yüreği ile ısıtıp, bileği ile delerek, “Ergenekon”dan yeniden dirilerek çıkan TÜRK’ÜN BAYRAMIDIR!..
Nevruz Bahar Bayramı, Türk Dünyasına kutlu olsun!...
“Bağçamızda gül olsun
Gül olsun, bülbül olsun!..”