İçinde bulunduğumuz zaman hiçbirimiz için kolay geçmiyor. Hiçbirimiz uzun vadeli planlar yapamıyoruz artık; hayat gerçekten insanları çok zorluyor. Yoksulluk, yalnızlık, hastalık, maddi sıkıntılar vs. bir sürü sebepten ötürü kendi içimize çekilmiş, asosyal olarak bir kenarda durmayı yalnız yaşamayı seçmiş durumdayız. Bedenen ve ruhen kendimizi çok yorgun, yıpranmış ve hırpalanmış hissediyoruz.

İşte bu yüzden yüzümüzü güldüren bizi mutlu eden bize huzur veren şeyleri gözden geçirmemiz gerekiyor. Beklentilerimizi ciddi ciddi düşünüp imkanların ne derece ne doğrultuda olduğunu, bize ne fayda sağlayacağını tasarlamamız, düşünmemiz bizim yararımıza olacaktır diye düşünüyorum…

Küçük şeylerden mutlu olmayı, anda kalabilmeyi ve mutsuz olduğumuz zamanlarda kendimize yeni nefes alanları bulabilmeyi öğrenmemiz gerekiyor. Çünkü ruhumuzun dinlenmeye ve huzura ihtiyacı var. Zaman; yüzümüzü asıp karamsarlaşıp bir kenarda oturma ruhsuz ve mutsuz olma zamanı değil. Doğan Cüceloğlu’nunen sevdiğim sözlerinden biri de ‘ Sen hüzünlüsün diye, dünya durup sana yol vermeyecek ‘ sözüdür. Belki de başkalarının hayatına imrenerek, özenerek, takip etmek yerine kendi hayatımızı sorgulayıp içindeki güzellikleri bulup şükretmekten geçiyor.

Dünyayı aydınlatan güneşin doğudan doğduğunu bilip, kendi dünyandaki güneşin de farkına varıp hayatını tekrar ele almaktan geçiyor. Ha bir de şöyle bir şey var;  mutlu olayım derken hayatın amaçlarını ve araçlarını birbirine karıştırmamak gerekir. Çünkü fazla hırs, ulaşmak istediğin şeyin kölesi yapar seni. Unutma aklı başında olan bir insanın şu dünyada yaşarken beklediği şeylerden biri de iç huzurdur. Bu iç huzuru bulmak da çok zor olmasa gerek. Şükür eden insan iç huzuru elbet yakalar.

Şöyle durup etrafa, doğaya bir baktığımız zaman bir çocuk gülüşü, yağmurdan sonra toprağın kokusu, gökyüzüne baktığında gökkuşağı, okuduğun kitabın güzel kokan sayfaları… mutlu ve huzurlu olmak için o kadar çok sebep var ki …

Durun düşünün ve azimle, kararlılıkla yaşamaya ve çalışmaya hayatı en güzel şekilde yaşamaya, yarının daha güzel günler getireceğine inançla gayret gösterin, ayağa kalkıp yürüyebiliyorsak, derin nefes alıp doğan güneşi seyredebiliyorsak işte iç huzurun için bir nedendir bu. Karamsar olmaya, olayları hep olumsuz tarafından düşünmeye ‘ o bana bunu neden dedi?’ ‘ o bunu neden böyle yaptı?’ diyerek her şeyi kendimize zehir etmeyelim.

İşte bu yüzden bazen bir çocuk gözüyle dupduru beklentisiz, çıkarsız, riyasız anlık kalabilmemiz gerekir. Şimdi geçmişe bir yolculuk yapsak keşke şu zamanda bu durumda kalsam, dönebilsem o yıllara dediğimiz mekana dön! Eminim ki kendini bulduğun yerde zenginlik değil samimiyet, güven, sadelik, mutluluk ve huzur vardı. İşte senin başlangıç noktan o zamandaki düşüncen ve duygunu şimdiki zamanda hayata geçirip iç huzuru yakalamak olacaktır.

HUZURLA KALIN, MUTLU KALIN.

TUĞBA HARMANKAYA