Yıllar var ki, basın camiasının içerisindeyim. Ancak benimkisi sadece belirli zamanlarda köşe yazısı yazmaktan ibaret. Biz köşe yazarları yazısını belli zamanlarda yazar, mail yoluyla gönderir gazetede veya internet sitesinde yayımlanır.
Ancak bilirim ki, basın çalışanlarının, emekçilerinin işi hiç te öyle kolay değildir. Bir gazetede veya haber sitesinde muhabirler, kameramanlar, mizanpaj yapandan tutunda çaycısından temizlikçisine kadar çalışan bir kadro vardır. İşte esasen halkın en doğru ve tarafsız şekilde bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesinde bu kadronun emeği vardır. Bu kadronun işi o kadar zordur ki anlatamam. Şehrin bir yerinde herhangi bir olay olur muhabir ordadır. Olay yerine varıp bilgi alıp fotoğraf çekmekle iş bitmez. Tekrar gazeteye dönüp o olayın haberi yazılır. Foroğrafları haberin neresine konacağına mizanpanj-tasarım işini yapan arkadaşla birlikte karar verilir. O kadar çok ince işçiliği vardır ki…
Böyle bir girizgahtan sonra Çalışan Gazeteciler Günü’nün tarihine kısaca değinmek isterim. 4 Ocak 1961’de kabul edilen yasayla gazetecilerin çalışma hakları düzenlenmiştir. Bunun üzerine bazı gazete sahipleri yasayı protesto etmek için üç gün gazete yayımlamamıştır.Gazeteciler bu boykot karşısında 10 Ocak 1961’de bir yürüyüş düzenlemiş 11-12-13 Ocak‘ta da “Basın” adıyla sendika öncülüğünde kendi gazetelerini yayımlamışlardır.
Önce Çalışan Gazeteciler Bayramı daha sonra ise Çalışan Gazeteciler Günü olarak kutlanmaya günümüze değin devam etmiştir. Gazeteciliğin kahramanları muhabirlerdir. Aynı zamanda muhabirler olay yerine ilk giden, bir kulis bilgisini kovalayıp haberleştiren, fotoğrafları ilk çeken, en zor şartlarda karda, yağmurda, depremde, savaşta hayatlarını tehlikeye atarak bizlere doğru haberleri ulaştırmak için kamusal bir görev yapmaktadırlar.
Mesela hayatlarını tehlikeye atarak ne kadar çok çabaladıklarını Filistin saldırılarında gördük. Ve yine Suriye savaşında en taze, en doğru haberleri yine o muhabirlerden aldık. Aynı zamanda tüm dünyaya bir haberin yayımlanmasının gerçeklerin gün yüzüne çıkması açısından Suriye’deki Sednaya hapishanesindeki tutukluları,ilgili haberleri yine o muhabirler dünyaya duyurdu. O sebeple bir gazetenin bel kemiği muhabirler ve grafik tasarımcılardır.
Çocukluk yıllarımdan beri gazeteye, gazeteciliğe yazı işlerine hep merakım olmuştur. Teknoloji bu kadar ilerlememişken, henüz internet yokken kokusunu içimize çekerek heyecanla gazete okunduğu günleri hatırlıyorum.
Geçmiş yıllarda insanlar daha çok haberi gazetelerden okurlardı. İletişim teknolojilerinin ilerlemesi üzerine her ne kadar geleneksel gazetecilik devam ediyor olsa da artık hemen her gazetenin bir de internet sitesi var ve insanlar haberleri yoğunlukla ordan takip ediyorlar.
Hele ki sosyal medyanın yaygınlaşması ve adeta bir bilgisayar görevi gören cep telefonlarıyla birlikte herkesin habere ulaşması kolaylaştı. Dijital platformda basılı olmayan alışılagelmiş kalıbından uzak,hızlı ve çok renkli .Her ne kadar sabah kahvenizi yudumlarken gazetenizde okuduğunuz gündem haberlerinin tadını vermese de o gazete kokusunu hissetmesenizde hepimiz bu hızlı haber akışına,bilgiye çabuk ulaşmaya sanırım ayak uydurduk.Böylelikle Z kuşağının daha da hızlı kullandığı dijital yeni bir gazetecilik hayatımızda yerini aldı.
Digital gazeteciliğin daha da geliştirilmesi adına, güzel memleketim Afyonkarahisar’da 17/20 Ocak tarihleri arasında “Yeni Nesil Gazetecilik Çalıştayı” düzenleniyor.TİGAD (Türkiye İnternet Gazeteciliği Derneği ) başkanı Okan Geçgel ve Afyonkarahisar temsilcisi Faruk Kılınç tarafından düzenlenen çalıştaya TİGAD Avrupa başkanı kıymetli kardeşim Bilgin Özçiftçi de katılım sağlayacak .
Bu vesileyle tüm gazeteci kardeşlerimizin 10 0cak Çalışan Gazeteciler gününü tebrik ediyor, çalışmalarında kolaylıklar diliyorum.
Gazze Şeridi'ndeki acımasızca öldürülen 202 basın mensubuna ve hayatını kaybetmiş tüm basın mensuplarına Allah'tan rahmet diler, özgürlük ve hakikatin sesi olan tüm gazetecilerin gününü kutlarım.