AHILI KÖYÜ HAMLI DEDETÜRBESİ :
Ahmet Yesevi’nin yetiştirip Anadolu’ya gönderdiği Horasan Erenlerinden Hamlı Dede’nin Ahılı köyüne gelerek yerleştiği herkes tarafından bilinmektedir. Ahılı köyünün doğu yönü çıkışında bulunan ve kendi adını taşıyan Hamlı Dede Tepisinin üzerine Dergâhını kuran Hamlı Dede’nin yöre halkını Türkleştirmek ve İslamlaştırma faaliyetlerini burada yürüttüğü ve vefatından sonra da buraya defnolunduğu inanışı yaygındır. Ahılı köyünün en kutsal yerlerinden olan Hamlı Dede tepesinin üzerinde eskiden birçok mezar olduğu ve Hamlı Dedenin mezarının da asırlarca ayakta kalmayı başaran meşe ağacının dibinde bir yerlerde olduğu köyün vefat eden uluları tarafından kuşaktan kuşağa anlatılarak günümüze kadar gelmiştir. Eteklerinde Ahılı köyünün en güzel ve az miktarda akmasına rağmen hiç kesilmeyen Goce Çeşmesi de bulunan Hamlı Dede tepesinde bahar aylarında kurbanlar kesilerek, yağmur duası veya şükür duası yapılmaktadır. Ayrıca; her ne kadar batıl bir inanış olduğu bilinse de, tepe üzerinde bulunan asırlık bir çam ağacı yıllarca Dilek Ağacı olarak kullanılmış ve dallarına bağlanan bez parçaları üzerinden yıllar geçmesine rağmen halen bağlı durmaktadır.
AHILI KÖYÜ SARIKIZ TÜRBESİ :
Kırıkkale Ahılı köyümüzün güneyine bakan,üzeri büyük kayalarla örtülü, Kartalların yuva yaptığı, höyük görünümlü Sivri Tepe eteklerinde bulunan Sarıkız makamı eskiden beri efsane olarak nesilden nesile anlatılagelmiştir. Efsaneye göre çok eski zamanlarda Ahılı köyünde şu anki yaşayanlardan mıdıryoksa Ahılı köyümüz kurulmadan önceki yaşayanlardan mıdır bilinmez, Sarıkız adında kimi kimsesi olmayan bir kızçocuğu yaşarmış.Köy halkının yardımlarıyla ve himayesiyle yıllar çabucak geçmiş ve o küçük Sarıkız sevimli bir çocukken zamanlabüyümüş ve kalbinde hiç kötülük olmayan, akıllı, terbiyeli, sarı saçları, masmavi gözleriyle köyün delikanlılarının aklını başından alacak kadar güzel bir kız oluvermiş. Öyle ki, köyün erkeklerinin çoğu gönlünü Sarıkıza kaptırmış. Bu durum köyün genç kızlarının ve hatta evli kadınlarının bile hiç hoşuna gitmemiş. Kimsesiz Sarıkızı kıskanmaya başlamışlar.Bu kıskançlıkları öylesine büyümüş ki, onu köyden kovup bir an önce kurtulma yollarınıaramışlar. Artık eskisi gibi kimsecikler ona yiyecek ve giyecek vermediği gibi, onunla konuşmuyorlarmış bile. Bu durum karşısında yalnız kalan ve aç açık,sefil bir şekilde hayatını devam ettirmeye çalışan Sarıkız daha fazla dayanamayarak yoksulluk ve açlıktan mıdır bilinmez genç yaşında vefat etmiş. Kıskançlık ve hasetlikten köy mezarlığına bile defnetmedikleri garipcağızı, köyün yamacına düşen ve şu an ki mezarının bulunduğu yere defnettikleri anlatılmaktadır. Zamanla çobanlar ve bazı köylüler Cuma geceleri Sarıkızın mezarına parlak bir ışığın indiğini ve gün ağarmaya başlamadan da kaybolduğunu görmüşler. Bu durum kısa bir süre sonra köy halkınıntamamı tarafındanduyulmuş ve Sarıkızın normal birisi olmadığı, erenlerden birisi olduğu düşünülerek, yaptıkları kötülüklerden çokpişman olmuşlar ve Allah’tan af dilemişler. Mezarını sürekli ziyaret edip, dualar eder olmuşlar. Efsane dilden dile, gönülden gönüle anlatılarak günümüze kadar ulaşmıştır. Hatta bundan 30-40 yıl öncesine kadar Ahılı köyü kadınları yağmur dualarında arazinin olumsuz şartlarına rağmen Sarıkızın mezarı başında toplanıp dua ederlerdi. Ancak, bu güzel adet maalesef günümüzde ulaşım şartlarından mıdır, yoksa insanların maneviyat eksikliğinden midir bilinmez terkedilerek, yağmur duaları Hamlı Dede Tepesi üzerindekadınların ve erkeklerin ayrı ayrı oturdukları bir düzende yapılmaya başlanmıştır.
Maalesef bu zamana kadar Hamlı Dedemize ve Sarı Kızımıza gereğince sahip çıkılamamış ve adlarına birer Türbe dahi yapılamamıştır.Yetkililerimizden bu eksiklikleri gidermek için Hamlı Dedemize ve Sırı Kızımıza adlarına yakışır birer Türbe yaptırılması, çevre düzenlemesi yapılarak ulaşımını kolaylaştırmak için mevcut yolun genişletilerek asfaltlanmasının sağlanmasını, Sarı Kız Türbesine de yol açılması ve çevre düzenlemesi yapılarak, insanların ziyaretlerine imkan sağlanmasını istirham ediyor, saygılar sunuyoruz.
Ahılı Köyünden Hüseyin DEMİRBİLEK.